CMK. 250 ile yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri (ACM) tartışması son günlerde yeniden alevlendi.
Zaten uzunca bir süredir Başkent kulislerinde değişiklik hazırlığı konuşuluyordu. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın 'değiştireceğiz' açıklaması ile tekrar gündem oldu.
Üstelik son günlerde internete düşen Balyoz sanığı generallerin 'düzenleme tamam yakında çıkıyoruz ve hepsinin canına okuyacağız' sözleri de üstüne gelince kamuoyunda ciddi bir hassasiyet oluştu.
Peki ne oluyor? Gerçekte böyle bir hazırlık var mı ya da ÖYM'ler neden önemli?
ÖYM'lere ihtiyaç var mı?
Türkiye terör ve örgütlü suçlarla mücadele eden bir ülke.
İhtiyaç üzerine 2005'te yürürlüğe giren yeni CMK'nın 250-252. maddelerinde düzenlenen ÖYM'ler kuruldu.
Yeni yapı örgütlü suçlar ve terör için ekstra yetkiyle donatıldı.
Mesela gözaltına alınan bir kişinin ilk 24 saat içinde avukatları ile görüşmesi kısıtlanıyor. Ancak bu aşamada ifade alınmıyor. Amaç avukatlar üzerinden muhtemel bilgi akışını engellemek.
Yine 251/4'e göre diğer suçlarda 24 saat olan gözaltı süresi CMK 250. maddeye giren suçlarda 48 saat olarak uygulanıyor. Zaruri hallerde bu durum 2+1+1 şeklinde uzatılabiliyor.
Bir başka farklılık ise CMK 252/2 kapsamında ÖYM'lerin kapsamındaki suçlarda tutukluluk süresi iki kat uygulanıyor. Normal ACM'lerde üst sınır 5 yıl iken ÖYM'lerde bu süre 10 yıl.
Bunun nedeni de çok sanıklı ve örgütlü suçların yargılamasının zorluğu.
Avrupa'da da aynı sistem
Aslında ÖYM'ler AB ülkelerinde yaygın olarak var.
Hatta terör sorunu olmayan Almanya ve Fransa'da bile var. Çünkü bunlar ihtisas mahkemeleri. İrlanda, İspanya ve İngiltere'de ise hem var hem de yaptırımları bizden çok daha ağır.
Mesela İngiltere'de terör soruşturmalarında gözaltı süresi 28 güne kadar çıkabiliyor. Fransa'da 6, ABD'de 7, İspanya'da 5 gün gözaltı uygulanıyor.
Yani Kılıçdaroğlu'nun 'nerede var böyle mahkemeler' tezi dayanaksız.
Kaldı ki bugün ÖYM'ler kalksın diyen CHP bu yasa Meclis'ten geçerken itiraz bile etmemişti. Ne zaman ki konu Ergenekon'a geldi itirazlar başladı. Bu da itirazların hukuki değil ideolojik gerekçelerle yapıldığının bir başka açıdan delili.
Kaldırılırsa ne olur?
Terör ve örgütlü suçların varlığı, aynı zamanda AB ülkelerinde de ÖYM'lerin olması nedeniyle 'mahkemeler kalksın' kampanyası bugüne kadar tutmadı.
Onun yerine tutukluluk sürelerinin kısaltılması kampanyası yürütüldü.
Fakat onun da handikapları siyaseten taşınacak gibi değil. Danıştay saldırganından tutun da Hizbullahçılar'a, PKK'dan tutun da seri katillere kadar 'sorunlu' 800 kişi ilk anda tahliye olacak.
Hükümetin soğuk bakması üzerine süre kısaltımı gündemden düştü. Fakat bu kez de tekrar ÖYM'ler kalksın kampanyası başlatıldı.
Özellikle de MİT soruşturmasından sonra hükümet çevrelerinden kaldırılması yönünde destek de geldi.
Oysa hukukçular ÖYM'lerde yapılacak bir düzenlemenin sürmekte olan soruşturmaları bitireceği iddiasında...
Şurası kesin ki ÖYM'ler olmasaydı bugün ciddi mesafe alınan cunta ve darbe soruşturmaları başlayamazdı bile. Mesela Susurluk soruşturması ÖYM'lerde yapılsaydı kesinlikle farklı bir sonuç çıkardı.
Özellikle 2004 sonrası gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla MLKP, DHKP/C gibi örgütlerle mücadelede başarılı olundu. Aynı şekilde PKK'ya karşı mücadelede de ÖYM'lerin katkısı yadsınamaz.
Ayrıca geçmişte sokakları eline alan organize suç örgütleri (Peker, Çakıcı, Karagümrük çetesi gibi yapılar) ÖYM'lerde yargılandıkları için ciddi güç kaybettiler.
En önemlisi de seçilmiş hükümete karşı darbe girişimlerinin yargılanması. Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat ve 12 Eylül'ün yargılanıyor olmasında ÖYM'lerin katkısı büyük.
ÖYM'lerin bazı uygulamalarının kamuoyunu meşgul ettiği aşikâr. Ancak bunların birçoğunun kritik davaları sulandırma girişimleri olduğunu da unutmamak lazım.
Problem alanları hukuki olmaktan çok uygulama ile ilgili. Kaldı ki mart ayı içinde Adalet Bakanlığı ile Adalet Akademisi ÖYM'lerde görevli hâkim ve savcılar için meslek içi eğitim düzenledi.
Nitekim eleştiriler sonunda halen süren 28 Şubat soruşturmasının daha titiz yapıldığı da görülüyor.
Bu aşamada yapılması gereken şey CMK 250'nin kaldırılması değil geniş yorum ve istismar alanlarının giderilmesi için bazı açıklayıcı maddelerin eklenmesi olmalı.
Çünkü sürmekte olan davalar bu ülke için hayat memat meselesi.
Ergenekonseverlerin çok bağırması sonucu oluşan havaya kendini kaptıran bazı siyasiler ve aydınların kafa karışıklığı halen kırılgan olan demokrasimize ağır darbe vurabilir.
Bunun faturasını da ödemek hiç kolay olmayacaktır...
(Bugün gazetesinden alınmıştır)