(Yazar ve Öğretim Görevlisi Murat Erdin, 24 Mart 2020’de mürekkephaber.com’da yayımlanan yazısını, konunun güncelliğine binaen kendi bloğunda yeniden yayınladı. Biz de Eurovizyon’da yer veriyoruz)
Batı dünyası ve onun temsil ettiği kapitalizm büyük sanayi devrimi sonrasında hiç bu kadar aciz duruma düşmemişti. Avrupa, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük savaşını veriyor. Bu savaş küçücük bir virüse karşı sürüyor: Korona.
Virüs öyle etkili ve saldırgan ki Sovyetler Birliği’nin başını çektiği komünist bloğun soğuk savaş yıllarında askeri güçle ve hatta nükleer silahlarla yapamadığını tek başına yapıyor. Çok uluslu dev şirketler dünya çapındaki mağazalarını birer birer kapatıyor. Kapitalizmin mabedi sayılan AVM’ler teslim bayrağını çoktan çekti. Turizm firmaları, beş yıldızlı oteller, tur şirketleri, müze ve sergi salonları ne yapacaklarını bilemez durumdalar. Başta Şampiyonlar Ligi olmak üzere milyonlarca avro paranın döndüğü tüm spor müsabakaları ve olimpiyatlar ertelendi ya da iptal edildi. Bankalar geleceği planlamakta zorluk çekiyor. Üniversiteler öğrencilerini kaybetmemek için uzaktan eğitim adı altında on-line bağlantıları kullanmaya başladı.
McDonald’s ve Sturbuck’s gibi dünya kapitalizminin sembolü kabul edilen gıda firmaları dünyanın her yerinde kepenk indirdi. Kapitalizmin anlı şanlı temsilcileri Korona virüsü karşısında çaresiz durumdalar. İtalya başta olmak üzere bazı sanayileşmiş ülkelerde üretim tamamen durduruldu. İlan edilen sokağa çıkma yasakları tüm dünyayı hayalete çevirirken, 400 bine ulaşan hasta sayısının tüm bu önlemlere rağmen daha fazla artmasından endişe ediliyor.
Şimdi tartışılan konu şu: Tek kutuplu küresel kapitalizmin sonuna mı geliniyor ? Dünya 1990’lı yıllarda komünizme karşı kazandığı zaferden sonra kendi sonunu mu hazırlıyor ?
Yani kapitalist sistem hayatında ilk kez mağlup mu oluyor ?
Francis Fukuyama komünizm yıkıldığında “tarihin sonu geldi” demişti. Ama öyle olmadığı kısa zamanda anlaşıldı.
Şimdi küçücük bir virüs, galiba tüm dünyayı kökünden değiştirecek.