DÜN olabildiğince net anlatmaya çalıştım. Türkiye dünyanın büyük oyun kurucularının oluşturduğu acımasız bir oyunun hedefi.
21 'inci yüzyılın bu büyük oyununda nihai hedef, bölgemizde bir büyük Kürdistan kurmak. Yıllardır devam eden bu süreçteki Irak savaşları, Arap baharları, Suriye meselesi ve Türkiye'deki terör olaylarının temelinde hep bu büyük Kürdistan'ı dünyanın düzen koyucularının çıkarlarına en uygun koşullarda ve uygun zamanlamayla kurma stratejisi vardı.
Zamanlamalar yapıldı, bu oyunun son aşamasına gelindi ve bölgemizde her şey çok tehlikeli hale geldi.
TÜRKİYE'NİN BÜYÜK OYUNU
Tabii hiçbir büyük oyunda, üzerinde planlar yapılan ve oyunun temel hedefi olan ülke hiçbir zaman çaresiz değildir. 20'nci yüzyıldaki büyük oyunlar gösterdi ki üzerinde oyun kurulan her ülkenin de karşı oyun planı vardı ve onlar da kendi büyük oyunlarını oynadılar.
Dün büyük oyunu ve büyük planı anlatmaya çalışırken sanki planlananlar bir kadermiş, bundan katiyen bir kurtuluşumuz yokmuş gibi bir hava olmuş. Ancak Türkiye'nin elinde hâlâ büyük bir koz var. Türkiye isterse düzen koyucularının oyununu bozabilir.
Yıllar önce Amerika'nın başkentinde çalışırken gördüklerim, duyduklarım ve bana sızdırılanlardan kesin olarak bildiğim şu: Bölgemizde bir büyük Kürdistan kurulurken Türkiye'den de toprak alınması planlanıyor. Bu planın uygulanması hızlandırıldı, süreç ivme kazandı.
Ancak bu tür oyunlarda daima planlanamayan gelişmeler de olur. Oyunun hedefi olan ülke ve yöneticileri dikkatli olurlarsa, bu gelişmeler olduğunda fırsatı kullanırlarsa oyunda inisiyatifi ele geçirirler.
OTORİTE BOŞLUĞU
Görünen o ki dünyanın düzen koyucularının ve onların maşası terör örgütünün şimdiki belirgin hedefi, Türkiye'de bir otorite boşluğu yaratmak. Foça'daki bombalama olayı, Şırnak'ta olanlar ve vekilin kaçırılması, oyunun bu aşamasındaki amacını net gösteriyor.
Veklin kaçırılmasıyla terör örgütü bu ülkede "siyasi otorite ve siyaset kurumu çökmüş durumda" demeye çalışıyor.
ASLINDA KORKUYORLAR
Bu, onlar açısından çok önemli; çünkü oyunu planlayanlar biliyor ki çözüm arayışı siyasi kanala çekilirse planlarının bozulması ihtimali büyük.
Planı yapıp uygulatmaya sokanların başarı için en güvendikleri konu, Türkiye'nin meseleyi çözmek için silahlı mücadeleden katiyen vazgeçmeyeceğidir. Bundan plan yıllar önce oluşturulurken emindiler, şimdi buna hâlâ güveniyorlar.
Kürdistan'ın kurulması, Türkiye askeri çözümde ısrarlı olursa başarılı olacak. Şırnak'ta da bu oyunu oynamaya çalıştılar.
Bu aşamada vekilin kaçırılması ile siyasi otorite boşluğu yaratılmaya çalışılmasının da anlamı bu. Çünkü terör örgütü ne yaptığını iyi biliyor, önüne konulan dersi, planı iyi çalışmış durumda.
BAZILARI BİR YERLERDE PANİKLEYECEK
Türkiye çözüm arayışını askeri çözüm alanı dışına kaydırdığı ve siyasi, demokratik çözüm düşündüğü an emin olunuz ki bir yerlerde bazılarında büyük panik başlayacaktır. Çünkü bu durum Türkiye'den toprak alınmasını önleyecek tek yoldur. Ve biliniyor ki büyük Kürdistan, Türkiye'den toprak alınmadığı takdirde kurulmuş sayılmayacak.
Daha fazla demokratikleşmiş, özgürleşmiş ve her öneriyi tartışmaya hazır Türkiye, kendi Kürt vatandaşlarını ayrılmak fikrinden caydırabilecek tek oluşumdur.
Bu üzerimizde oynanan büyük oyunun çökmesi anlamına gelecek.
Türkiye, Kürt sorununa demokratikleşme, daha fazla özgürlük bağlamında çözüm aramaya başladığı an büyük oyun bozulacak. Çünkü dünyanın düzen koyucularının bu hamleye karşı getirebilecekleri alternatif planları şu anda yok.
Türkiye yeni demokratikleşme ortamında Kürtlere otonomi dahil birtakım özerk adımları konuşmaya hazır olduğu an Türkiye'den toprak alınması fikri, planın koyulduğu kasada kalacak.
Türkiye bu yolda kendinden emin ve tavizsiz yürüdüğü an, o planların bir daha kasadan o şekilde çıkarılması ihtimali kalmayacak.
Kürtlerin kültürel, ekonomik özerklik arzusuyla bu şekilde uzlaşmış Türkiye, o zaman bölgedeki büyük oyunu bozmuş ülke olarak gerçekten de en büyük oyuncu olabilecek. Dünyanın yeni oyun kurucusunu ancak o zaman görebileceğiz.
DÜŞÜNMEMİZİ ENGELLEMEK İSTİYORLAR
Dikkat edin, bazıları bizi sürekli bu olasılığı düşünmenin dışına çekmeye çalışıyor, sürekli bize çatışmanın tek alternatif gibi gözüktüğü ortamlar hazırlıyor.
Amaç düşünmemizi engellemek. Düşünmeden savaşı sürdürdüğümüz takdirde bize arzu ettikleri her şeyi yapabileceklerini biliyorlar.
(Haber Türk gazetesinden alınmıştır)