Sorunlu insanlardan uzak durduğun kadar az zarar görürsün demişti bir psikolog arkadaşım.

Bir de beynimizin ne kadar güçlü olduğundan bahsederdi sürekli. 

Aslında bütün sorun beynimizi düzgün kullanamamaktan kaynaklanıyor derdi. Yani gerçekte,  karşımıza çıkan sorunları çözüp yükümüzü hafifletebilmek, zararlı alışkanlıklarımızı bırakabilmek, hastalıklarımızı tedavi edebilmek mümkündü.

Beynimizi doğru kullandığımız takdirde daha mutlu ve huzurlu yaşayabilir, doğru ve bilinçli kararlar alabilirdik. Sonuç olarak hayatımıza girenleri ve çıkanları biz belirleyebilir böylece kimsenin bizi üzmesine izin vermeyebilirdik.

Bununla birlikte insanoğlunun beraber yaşadığı diğer canlılar ile sürekli bir uyumsuzluk içinde olmasını da yine beyin kapasitesinin tamamını kullanmıyor oluşuna bağlardı.

Buna en güzel örnek yunusları gösterirdi. Yunuslarda benzer bir beyin yapısına sahip oldukları halde, onlar beyin kapasitelerinin tamamını kullanarak yaşamlarını akıllı, sevgi dolu ve çevreleri ile uyumlu canlılar olarak sürdürdüklerini söylerdi.

O bütün bunlardan bahsederken ben adeta büyülenmişçesine dinlerdim. O zamanlar ben henüz bir üniversite öğrenciyken, kendisi kariyerini tamamlamak üzere olan ve başarıyla mesleğini sürdüren bir arkadaşımdı.

Ne zaman bunalıp sıkılacak olsam, ağlamadan önce ona koşardım. Her zaman sığınabileceğim bir liman, güvenle sırtımı dayayabileceğim bir çınardı.

Ona özenirdim.

Sürekli bu denli pozitif kalabilmesi beni inanılmaz derecede etkilerdi.

Onun yerinde olabilmeyi istediğim zamanlarımı her hatırladığımda tanrıya teşekkür ediyorum…     

Sonralarında hayat şartlarımızın değişmesiyle birlikte, araya istemeden de olsa mesafeler girdi. Farklı şehirlerdeydik artık ve daha az görüşür olduk.

Onun iş yoğunluğundan dolayı bir araya gelmeler azalmaya başlayınca, derin sohbetlerin yerini kısa ve öz halleşmeler aldı. Eskisi kadar neşeli ve canlı görünmüyordu ama yine de bir araya geldiğimizde muzır espriler yapıp gülebiliyorduk.

Artık beyin gücünü anlatan örnekler verebilecek kadar zamanı yoktu, ben de şahsi dertlerimle güzel vaktimizi heba etmemeye özen gösteriyordum.

Halbuki onun yardımına, aklına ve desteğine en çok ihtiyacım olduğu zamanlardı… Hani bir sorsa, belki hıçkırıklara boğulur, sonra onun beni bir silkelemesi ile yeniden kendime gelebilirdim.

Ona en son yaptığım iki saçma hatamı nasıl telafi ettiğimi anlatabilmek için çok heyecanlanmıştım ama sormadı.

Şimdilerde o günü hatırladığımda iyi ki hiç konuşmamışız diyorum..

Kendisini en son bir ay önce ziyaret ettiğimde, gereğinden fazla neşeli görünüyordu. Akıllı esprileri her zaman severdi, onunla şakalaşırken bile açık vermemek için dikkat ederdim.

Onu ilk defa böyle kesintisiz gülerken bulmuş olmak, beni derinden yaraladı.

Beni tanıyamamış olmasına rağmen, görür görmez boynuma sarıldı.

Elleri ilk defa bu denli soğuktu.

Aldığı ilaçlardan olsa gerek, o güzelim gür saçları seyrekleşmişti.

Yanında durduğum bu küçük kızın bir zamanlar benim yaslandığım büyük çınarım olduğuna inanmak çok güçtü...