Kıbrıs’ta Federal Çözüm modeli dillere destan bir “Türk tezi” değildir.
Öyle “olmuşluğu”, Türk tarafının bunu kabul etmesi ile ilintilidir sadece…
Bu, Ada’da uydurulmuş sloganlardan biri ve federalciler tarafından sık sık “bu zaten Türk tezi” ve sair denerek pazarlanmaktadır.
“Hariciyenin” çaylakları bile sanırım bunun böyle olmadığını bilir.
Federal model önerisi Kıbrıs’a mahsus bir Sovyet tezidir.
Kökü oradan çıkar.
Öylesine “öyledir” ki bu öneri ile döneminde Türkiye’nin NATO ile müstakbel ilişkisi de o tarihlerin Sovyet gazetelerine bu bağlamda konu olabilmiştir. Ayrıca bakınız: https://www.cairn.info/revue-les-cahiers-irice-2013-1-page-123.htm#re14no366
Ötesi;
CTP’nin “kuruluş” hikâyesinde de bu modelin Moskova ile ilişkili öyküleri bulunmaktadır.
Bu tezin savunulması gerektiği, bu nedenle Ada’da bir “partinin” de gerekliliği çapraz çalışan NATO konsepti çerçevesinde hâsıl olunca CTP’ye bu yaklaşım bir “SOVYET İŞTİRAKİ” olmaklığı ile pazarlanmıştır…
Bu tez ilk kez “gazeteci ve çarlık Rusyası memuru” olarak kariyerine başlayan, Ukrayna doğumlu olduğu varsayılan dönemin Sovyet diplomatı Andrey Andreyeviç Gromiko'nun mutfağında pişmiş bir iştir.
Kıbrıs’ta Federal modelin komplo teorisyeni Andrey Andreyeviç Gromyko
Elbette bu köşede ele aldığımız diğerleri gibi çok önemli biridir…
BM’nin "altın çocuğudur" en başta…
Amerika-Rus dengesinin sahada görünen ilk aktörüdür.
Öyle ki 1939'da ünlü SSCB Dışişleri Halk Komiseri M. M. Litvinov, 1920'lerde Stalin ile beraber hızla yükselen ve Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı’nın mimarlarından Vyaçeslav Molotov’un yerine dışişlerinde görev almasıyla, Gromyko önemli bir görev olan bakanlığın bilin bakalım hangi bölümüne atandı?
Tabi ki Amerika bölümüne tayin edilmiştir…
Kısa süre sonra da Washington'a Litvinov'a yardımcı gönderildi ve 1943'te –özel yetiştirilmiş kişilik olarak- Sovyetlerin en genç elçisi olarak ABD'de göreve başladı.
İkinci Dünya Savaşının Tahran, Yalta ve Potsdam Konferansına katıldı.
Bu Konferanslar bugünlerde sallanan dünyanın hem kurucusu, hem de "kurucu" bekçisi olan Birleşmiş Milletlerin doğuşuna sebep oldu.
Gromiko, 46'da bakan yardımcısı ve Sovyetlerin, Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyi'ndeki Daimi Temsilcisi oldu.
1952'de bir müddet İngiltere'ye elçi bile tayin edildi.
Stalin'in ölümünden sonra Moskova'ya döndü ve bundan önce olduğu gibi bundan sonra da “seçilmiş kişi” olarak Sovyetlerin Batı ile yaptığı görüşmelerde daima önemli rol oynadı.
**
Göreceğiniz üzere aldığı tüm “TUHAF VE KARİYER TESADÜFLERİNİ AŞAN- GÖREVLER Moskova-ABD, Sovyet-Batı İLİŞKİLERİNİN KRİTİK YERLERİDİR.
İşte BU ROLLERDEN BİRİ DE KIBRIS’TA TÜRKLERE FEDERAL MODELİ YUTTURMAK olacaktı Andrey Andreyeviç Gromiko’un…
Kimlere, nerelerde neler yutturdular bu ne ki!
Nitekim kendisi şimdilerde eski olan dönemin “yeni dünyasını” politik olarak inşa eden ve 74 Barış Harekâtına giden yolları ne ustalıkla dizdiği İngiliz arşivlerinden izlenebilen Henri Kissenger’la “AYNI DAİREYE” çalışmaktadır!
Buna şaşırıyorsanız Lenin’nin İsviçre’den içi altın külçelerle dolu diplomatik trenini "ne diye" devrimcilere taşımış olduğu gerçeğini ne yapacaksınız!
Vazgeçtik Troçki’nin ABD pasaportu sahibi oluşunu ve sınır geçerken gizemli ellerce kurtarılışını…
Henry Kissinger ve ebedi dostu Andrei Gromyko
Öte yandan 1958’de (1848 sonrası İslam’a ihtida etmiş Polonyalı bir siyasi mültecinin soyundan gelen) Fatin Rüştü Zorlu da –ki hükümeti ABD tarafından Ruslara yaklaşmakla suçlanmıştı- muhatabı Yunan Dışişleri Bakanı Averof’a New York BM binasında bunu, Federal Kıbrıs’ı ifade etmiştir.
Kıbrıs’ta tezleri Zorlu’dan itibaren ele alırsanız değil Dünya düzeninde, küçücük Kıbrıs’ta bile “olayların” kapağını aralayamazsınız.
Aralamayan göremez!
**
Velhasıl bu ABD-Sovyet (bugün Suriye ve İran konusunda olduğu gibi çatışır görünerek) ortak yapım modeli Türk tarafı benimsemiş, o gün bugündür de dillendirmiş…
BM parametrelerine de işlettirmiştir.
BM dediğiniz de zaten Gromyko’dur.
Yani işin kitabı Moskova’da yazılmıştır.
Ne bir model olarak ne de bir tez olarak “Türklükle” bir alakası yoktur.
Biz sadece bunu “yutmaklığımız” ile varız.
**
Bu işlere, yani bu konulara eklemli “Self-determinasyon” kavramı da ta çarlık dönemine uzanan bir geçmişe sahip.
O da Ruslarındır.
Federal Kıbrıs gibi izleri takip edilebilen ABD-Rus ortak yapımıdır.
Self-determinasyon, yani -kaba uydurma çevirisi ile- bilinen “kendi kaderini tayin hakkı” Bolşevik önder Vladimir Lenin tarafından 1914'te dile getirilmiş, ardından I. Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında ABD Başkanı Woodrow Wilson terimi sık sık kullanmıştır…
Son yüzyılda genelde böyledir: İngilizler ayarlar, Ruslar -hatta bazen romanını- kitabını yazar. Amerika da uygular…
Yani ABD ve BM yıllardır bir oyalantı olarak başından beri tasarlanan bir komplo gibi “Sovyet modelini” kendi çıkarları doğrultusunda Kıbrıs’ta sözüm ona savuna gelmiştir.
**
Türklerin bugüne değin Kıbrıs’ta bir tezi yoktur.
Uygulayıcı olmuşuzdur sadece…
Mustafa Kemal Atatürk, fi vakitte ‘Kıbrıs çok önemli bir yerdir’ minvalinde jeopolitiğe işaretle konuştu diye Türklerin Ada’da bir tezi vardır sanmayın.
Tarihte bunun bir karşılığı yok!
Ötesi Türkiye 74’ten bugüne Kıbrıs’ta ne yapacağını da bilememektedir.
Düşman belledikleri ile can-ciğer olmuştur.
Dün dostum dedikleri şimdi düşmandır.
Bazen hiçbir şeye karışmamakta bazen her şeye bulaşmaktadır...
Kıbrıs’ta Yunanlıların ülküsü, İngilizlerin çıkarları, Amerikalıların hesapları, Rusların da tezi vardır ama Türklerin bir şeyi yoktur.
Mavi Vatan, diye bir şey vardır ama hala bir Münhasır Ekonomik Bölge yoktur sözgelimi...
Dilerim ve BELKİ BUNDAN SONRA OLUR.
Bilemem!
İÇ POLİTİK KONULARDA da maalesef BÖYLEDİR; Son dönemde sorumlu Fuat Oktay mesela…
İlk önce zırnık para koklatmamıştır.
Simdi bu kadar milyar yetmez 750 milyon daha vereceğiz, diye konuşmaktadır.
**
Federal Kıbrıs konusu hiç karışık bir mesele değil özetle.
Bu kadar.
Esasa müteallik bitirelim;
Bana inanmıyorsanız Andrei Gromyko’yu “bana Bidenepolis, derler’ diye övünen kök İsviçre’li Joe Biden’a sorun!
Biden’ın Gromiko’ya saygısı çoktur.
Hürmete mecburdur!
Joe Biden ile Gromyko…
(Kıbrıspostası'ndan)