Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin, çoğu zaman işe bisikletle gittiğini hepimiz biliyoruz. Hatta, sadece işe değil, Kral ile görüşmeye, seçimlerde oy kullanmaya dahi bisikletle gittiği de malum. Öyle ki, Türkiye-Hollanda diplomatik ilişkilerinin kutlandığı 2012 yılında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmeye de bisikletle gelmişti Rutte.
Başbakan Rutte, bu hafta, meşhur bisikletine eski model arabasını da ekledi ve üzerine kuşların pislediği arabasıyla gündem oldu.
Bu hafta, Rutte’nin, Lahey'deki Villa Ockenburgh'da yapılan ‘Tarım Anlaşması’ toplantısına, kuş pisliğiyle dolu 16 yıllık eski model SAAB 9-3 Sport Estate aracıyla gelmesi, çeşitli medya organlarında geniş yer aldı. Lükse önem vermeyen, ‘sade bir yaşama sahip Başbakan’ olarak ifade edilen Rutte’nin, günlük yaşantısından da örneklere yer veren haberlerden birisi de, Hollanda’nın günlük gazetelerinden Algemeen Dagblad (AD) oldu.
Christy Dollen’in AD’de yer alan haberinde, Başbakan Rutte’nin bilinen ve bilinmeyen yönleri anlatılırken, halktan birisi olduğunu gösteren çeşitli fotoğraflara da yer verilmiş. Haberde, pazar yerinde bir bankta, Den Haaglı arkadaşı René Bom ile, korona döneminde ellerinde karton bardaklardaki kahveyle verilmiş pozunu görünce ve anlatılanları okuyunca, insanın aklına, ‘Bir lokma bir hırka’ misali, dünya malına tamah etmeyen bir Başbakan geliyor ister istemez…
Öyle ki, modern bir derviş misali, Başbakan olmasına rağmen, devlet evi ‘Casthuis’de oturmayı kabul etmeyip, yıllardır Lahey’de sıradan bir apartman dairesinde yaşıyor Rutte. Yakın zamana kadar eski küçük Nokia telefon kullanıyordu. New York’daki bir toplantıda telefon çalışmayınca, (zira Nokia G4’de çalışmıyor), Rutte yeni telefon almak zorunda kalmıştı.
Esasen, Hollanda Başbakanı Rutte’nin mütevazı ve sade yaşam tarzı dünyaca biliniyor. Lüks düşkünü olmayan birisi olarak bilinen Başbakan Rutte, uluslararası medyada da ‘Bay Normal’ olarak nitelendiriliyor.
Elbette, Rutte’nin sade yaşamı bunlardan ibaret değil. Rutte, uzun zamandır Den Haag’daki Endonezya Restoranı “Soeboer” müdavimi. Yemeklerin çeşidi açısından beş yıldızlı bir restoran değil ama, 7,95 euroya dört şiş sate ile karnınızı doyurabiliyorsunuz. İlginçtir ama, Başbakan Rutte, zaman zaman dünya liderlerini de bu restorana götürüp, yemek ısmarlıyor. Rutte, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u bu restorana götürmek istemiş, ancak o gün bu restoran kapalı olunca, yine Den Haag’da bir başka restoranda Sumatra pirinç masasında kişi başına 32,50 euro ödeyerek, 20 çeşit yemek yemişler.
Den Haag’dan yakın arkadaşı René Bom, Rutte’nin bu kadar yorucu bir güne, meyvalı yoğurt yiyerek başladığını söylüyor. Bom, Rutte’nin kesinlikle lüks olmadığını, onun bir Berlusconi hiç olmadığını da ekliyor. Bu tespiti, The New York Times da, 2020 yılında korona sürecinde, Rutte hakkında yayınladığı bir yazıda, “festivale girişte, ziyaretçilerin arasında sıraya giren adam” olarak tanımlamıştı.
Rutte ile ilgili, diğer farklı siyasi parti mensuplarının değerlendirmeleri de bu yönde. İşçi Partili Gerdi Verbeet “Rutte, asla siyasetten bir çıkar sağlayan birisi olarak görülmek ve bilinmek istemez” diyor. Yine PvdA’dan eski milletvekili Diederik Samsom, The New York Times'a Rutte için şu yorumu yapıyor: “Rutte, maddi şeylere hiç ilgi duymuyor, yalnızca birkaç kişisel eşyası var. Kelimenin tam anlamıyla bir iş kolik, 7/24 çalışır”.
Başbakan Rutte, hatırlanacağı üzere, hükümet ortağı Demokratlar (D66) eski lideri Alexander Pechtold ile birlikte, Meclise girerken elindeki kahveyi dökmüş ve kahve dökülen yeri kendi eliyle temizlemişti. Tüm bu anlatılanlara pek fazla inanmayan ve bu şekilde bir Başbakanın olamayacağını düşünenler olsa da, karşımızda sade ve mütevazı bir liberal olmasına rağmen, mala mülke tamah etmeyen bir Başbakan var. Kuş pisliğiyle dolu aracıyla bu hafta gündeme gelen Hollanda Başbakanı, bize de yukarıdaki özelliklerini bir defa daha hatırlama fırsatı verdi. Adeta, Yunus’un ‘Mal da yalan, mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan!. dediği gibi.
Veyis Güngör
22 Mayıs 2023