Mısır, tarihinin ilk özgür seçimini yaptı.

Muhammed Mursi'nin seçimi kazandığı resmen açıklandı.

Gerçi Mursi'ye yetkileri devretmeden ordu, kendi yazdığı yeni anayasayı yürürlüğe soktu.

Cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtladı.

Ordunun karar mekanizmasındaki ağırlığını artırdı.

Yine de Mısır'da "Ok yaydan çıktı..."

Bundan böyle demokratikleşme ve özgürlük arayışının geriye dönmesini beklemek zor.

Mursi, Müslüman Kardeşler'in desteklediği partinin adayı olarak yarışa katıldı.

Müslüman Kardeşler, Nasır tarafından yasaklanan ve son seçime kadar siyasete girmesine izin verilmeyen bir yapı.

Zaten Nasır'ın ardından Enver Sedat ve Mübarek göreve geldi ve Nasır'ın karizmasını değil ama otoriter yönetim tarzını sürdürdü.

Mısır tarihinde seçimle değişmiş bir lider henüz yok!

Tahrir'e desteğin sırrı

Halk devrimi, Tahrir gösterileriyle geldi.

Müslüman Kardeşler burada ne kadar rol oynadılar hep tartışıldı.

Ancak halkın önemli kesiminin desteğine sahip oldukları art arda yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ortaya çıktı.

Mursi'nin göreve başlarken yaptığı açıklamalar, oldukça kucaklayıcı.

Demokratik, özgürlükçü ve eşitlikten yana...

Batılı ülkeler Tahrir gösterilerini desteklerken Mursi'nin seçimine neden olacaklarını bilseler yine de yaparlar mıydı?

Emin değilim? Onlar Baradey, Amr Musa, Eymen Nur gibi isimleri planlıyorlardı.

Hatta Baradey liderliğinde Mübarek karşıtları birleşene kadar desteğin dozu küçük tutuldu.

Tıpkı Irak'ta Iyad Allawi gibi...

Batılı ülkeler sandıktan halkın iradesinin tecellisinden ziyade, kişisel tercihlerinin iktidarından yanalar.

Irak'ta Maliki de Mısır'da Mursi de istedikleri, arzu ettikleri sonuç değil.

Mısır, Arap âleminde lider bir ülke...

Mursi ilk açıklamasındaki çizgisini tutturabilirse, sonuç bölge adına da umut verici olur.

Müslüman Kardeşler, fikir yelpazesi olarak da Arap dünyasında etkin.

Dolayısıyla oralarda da dönüşümlere model olur ve hatta fitilini ateşler.

Filistin, Ürdün, Suriye ilk etapta sayılabilir.

Yersiz kaygılarla yüzleşilmeli

Batılı ülkeler, Arap dünyasında aslı astarı olmayan kaygılarıyla yüzleşmek zorundalar.

Irak'ta Şii Dawa hareketinin desteklediği, Tunus'ta Nahda hareketinin desteklediği, Mısır'da Müslüman Kardeşler'in desteklediği isimler yönetimde...

Toplumların gerçeği neyse, adil ve şeffaf seçimlerin ardından sandıktan da o çıkıyor.

Önemli olan bu liderlerin halk desteğini kaybettiklerinde sandık yoluyla değiştirilebilmeleri...

Milletin iradesi, her zaman Batılı ülkelerin umduğu gibi tecelli etmiyor.

Batının Arap halklarının ferasetine güvensizliği ve istiskali, Türkiye'de Jakoben aydınların halka gösterdiği tavır ile aynı.

Yıllardır halk desteğine sahip olmadığı için iradesiz, baskıcı diktatörlere verilen desteğin bir nedeni de bu değil miydi?

Sonuç olarak, Mursi'den Suriye için de çıkarılması gereken dersler var.

"Suriye'de muhalefet örgütlü değil, Esed sonrası iktidarı devralacak isim yok" gibi anlamsız gerekçelerle Esed'in katliamlarına açık kapı bırakılmaya son verilmeli.

Sandıktan halkın desteğini alabilecek bir isim mutlaka çıkacaktır.

Önceden lider belirlemek, halka isim dayatmak ve kukla liderde ısrar etmektir.

Batı bir ismi tercih edebilir, ama dayatamaz.

"Bizim adamımız yerine gelmeyecekse, Esed devam etsin" demek akan kana destek olmaktır.

Umarım Batı, Mursi üzerinden gerçeği görür.

Siyasi hesaplarla Suriye halkının geleceğini riske atmaya son verir.


(Bugün gazetesinden alınmıştır)