Naim Süleymanoğlu 1988 Seul Olimpiyatları'nda altın madalyayı kaldırdığında dünyada ve Türkiye'de yer yerinden oynamış herkes 'Cep Herkülü'nü konuşur olmuştu. Öyle ya, Türkiye ilk defa olimpiyatlarda güreş haricinde bir dalda altın madalya almış, Süleymanoğlu Doğu Bloku bir ülkeden getirildiği için de bütün dünyanın ilgisini üzerine toplamıştı.


Politikacı, devlet adamı, gazeteci, yazar kim varsa 'Cep Herkülü'nün etrafında yerini almıştı. Onun yetişmesinde, gelişmesinde, bu hale gelmesinde hiçbir katkıları olmamıştı ama ortada popüler bir başarı varsa bütün popüler insanlar da orada olacaktı.


Süleymanoğlu ise ilgi ve servet içinde bir rüya âlemine girdi. Öyle ya Bulgaristan'da bunları bulmak ne mümkündü! Ancak bu rüyadan uyanması çok da uzun sürmedi. Uyandığında ona verilen büyük paralar ile sağlığı bitmişti. Hastaneye zor yetiştirildi. Ciğerleri tükenmiş, sağlığı son derece tehlikeli bir noktaya gelmişti. Popüler bir şampiyonken yanında olan hiç kimse hastalandığında yanında yoktu. Sonuç olarak, dünyanın gelmiş geçmiş en önemli sporcularından biri olan Naim'i yemiş bitirmiş posasını da kenara atmıştık.


Süreyya Ayhan da, 2001 yılında dünya atletizm yarışmalarında finale kaldığında bir anda herkesin ilgisini üzerine çekmişti. Hele 2002 yılında Avrupa şampiyonu olduğunda bütün kamuoyu Süreyya Ayhan'ı konuşur olmuştu. Düne kadar kimsenin tanımadığı bu kızcağız bir anda neye uğradığını şaşırmıştı. Çankırı'nın Korgun ilçesinde son derece mütevazı bir ailede doğan Ayhan'ın gösterdiği başarılar medyada destanlaştırılmaya başlamış, genç atlet yere göğe sığdırılamaz bir efsaneye dönüştürülmüştü. Her yerde Süreyya Ayhan'dan bahsediliyordu. Çok iyi bir atletti hatta 2002 yılında Avrupa'da yılın en başarılı kadın atleti seçilmişti. Türkiye ondan çok daha büyük başarılar bekliyordu. Ülkenin 2004 Atina Olimpiyatları'ndaki en büyük madalya ümidiydi.


Ancak Süreyya Ayhan hızlı bir koşucu olduğu kadar özel hayatında da hızlı dönüşümlerden geçiyordu. Süreyya bundan sonra hep tartışmalarla gündeme geldi. Çocuk yaşlardayken hocalığını yapmaya başlayan Yücel Kop eşinden ayrılıp kendisiyle evlendi. 2004 Atina Oyunları'na az bir süre kala önce Almanya'da yaptığı antrenmanlarda sakatlandığını ve oyunlara katılamayacağını açıkladı. Bir süre sonra Ayhan'ın oyunlar öncesi doping testi yapan yetkilileri engellediği rapor edildi. Test sonuçlarında temiz çıkmasına rağmen, işini yapmaya çalışan görevliyi engellediği gerekçesiyle Ayhan'a ceza verildi. 2008 Olimpiyatları için hazırlıklarını ABD'de sürdüren Süreyya Ayhan'a yapılan doping kontrolü numunelerinde de iki yasaklı madde tespit edildi. Süreyya Ayhan, hayatını büyük başarılara imza atarak geçirecekken polemiklerle, tartışmalarla uğraşıp yeteneklerini heba etti. Bu şöhret ve ilgiyi kaldıramadı.


Naim Süleymanoğlu ve Süreyya Ayhan birer örnek. Ancak maalesef Türkiye'de bu örneklerden o kadar çok var ki... Bizim ülkemizde başarılı olduktan sonra dengelerini korumuş, kendini kaybetmemiş, başarıyı taşıyabilmiş insan bulmak neredeyse mümkün değil. Bu nedenle bizim başarmaktan çok başarıyı taşıyabilmek üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Başarının süreklilik arz etmesi ve bizi savurup yok etmemesi için hem sporcularımıza hem de kendimize başarıyı taşımanın yollarını öğretmeliyiz.


Maalesef biz küçük başarılardan büyük destanlar çıkarmayı ve bu destanlardan kurduğumuz rüya âleminde yaşamayı seviyoruz. Başarıyı, 'kuru övünmelerimize alet edelim' diye istiyoruz. Sporcunun ne hale geldiği, filmin sonunda ne olduğu, bu başarının devam edip etmemesi hiçbirimizin umurunda değil.


Aslı Çakır Alptekin, olimpiyat şampiyonu oldu. Eğer daha önceki sporcularımızın başına gelenin kendisinin de başına gelmesini istemiyorsa bütün yaşananlardan ders almalı ve asıl önemli olanın bu başarıları taşımak olduğunu fark etmeli. Medyanın, popüler insanların ve şöhretin kendisini yok etmesine asla müsaade etmemeli.

(Zaman gazetesinden alınmıştır)