Uçağın vurulduğu ana ait telsiz kayıtları, “Türk uçağı olduğunu bilmiyorduk” açıklaması yapan Suriye’nin yalanını ortaya koyuyor.

Suriye telsizlerinden, uçağın vurulduğu üst makamlara arz edilirken Türk uçağı olduğu bilgisi de veriliyor.
 
Başkent, Suriye'nin düşürdüğü savaş uçağımız nedeniyle hayli gergin.
 
Olay anından bu yana Ankara kırmızı alarm durumunda. Toplantı üstüne toplantı yapıldı, olay bütün boyutlarıyla değerlendirildi.
 
Önceki gün itibariyle tablo netleşti.
 
Dışişleri Bakanı Davutoğlu dün TRT Haber'de detayları açıkladı. Uçak silahsız bir eğitim ve gözetleme uçağı. Ulusal radar projesi kapsamında test uçuşunda iken vuruldu.
 
Yani Suriye'yi ilgilendiren bir durum yoktu. Tabii ki açıklananlardan daha fazla bilgi var Türkiye'nin elinde.
 
İsrail uçaklarını seyret, Türk uçağını vur!
 
Mesela uçağın vurulduğu yer, vurulma anı, hangi görevle orada olduğu gibi çok kritik bilgiler de net. Üstelik o bölgede her gün Türkiye'nin uçuşları var. Saldırıdan bir gün önce de aynı yerde Türk uçakları uçmuştu. Ankara'nın tepkisini yükselten olaylardan biri de bu. Zira Suriye tarafı da Türk uçaklarının hangi amaçla orada olduğunu biliyordu.
 
Hatta Suriye'nin kendi havasını ihlal eden İsrail uçaklarına karşı takındığı tavırla ilgili bile önemli ayrıntılar mevcut. Bu kritik bilgi Suriye'nin Türk uçağını kasten ve hasmane niyetlerle düşürdüğünü teyit ediyor.
 
Telsizde 'Vurduk vurduk' anonsu
 
Türkiye'nin elinde Suriye'nin Türk uçağını şüpheye gerek bırakmayacak şekilde bilerek ve isteyerek düşürdüğünün delili de mevcut. Uçağı vuran, savunma sistemindeki SA-8 füzesinin ateşlenmesi ve uçağın vurulduğu ana ait telsiz kayıtları Ankara'nın en büyük kozu.
 
Füzenin uçağa isabetinden sonra Suriye telsizlerinde uçağın vurulduğu üst makamlara arz ediliyor. Burada da Türk uçağı olduğu bilgisi mevcut. Yani Şam yönetiminin ilk andan itibaren söylediği 'Kazara vurduk, Türk uçağı olduğunu bilmiyorduk' ifadesi gerçeği yansıtmıyor.
 
Suriye sularına vurulduktan sonra düştü
 
Türkiye'nin elini güçlendiren bir başka önemli ayrıntı ise uçağın vurulduğu nokta. Resmi kayıtlarda da görülen isabet alanı uluslararası sular. Uçağa füze isabet ettikten sonra 8 km boyunca kontrol dışı yalpalayan uçak denize çakılıyor. Dün akşam saatlerinde uçağın enkazı denizin 1300 metre derinliğinde tespit edildi.
 
Öte yandan uçak vurulmadan önce kısa süreli bir ihlal yaşandığı, uçağın bağlı bulunduğu birimden 'Sınır ihlali yaptınız geri dönün' uyarısı yapıldığı da ortaya çıktı. Fakat ihlal miktarının çok kısa bir mesafe olması ve hemen geri dönülmesi ihlalin bilinçli olmadığının delili olarak gösteriliyor
 
Türkiye diplomatik atakta
 
Ankara Suriye'nin cuma günü düşürdüğü Türk Hava Kuvvetleri'ne ait RF-4E keşif ve gözetleme uçağıyla ilgili yol haritasını belirledi. Türkiye uluslararası hukuku esas alarak saldırıya karşı diplomatik girişimlere öncelik verecek.
 
Saldırı tüm ayrıntılarıyla uluslararası camiaya anlatılarak diplomatik baskı oluşturulacak. Ankara ilk olarak istişareler için NATO'yu toplantıya çağırdı.
 
Brüksel'de salı günü üye ülkelerin NATO büyükelçilerine, saldırı tüm ayrıntılarıyla anlatılacak, teknik raporlar ve koordinatlar verilecek. Ancak bu girişim NATO'yu göreve davet eden 5. madde değil, istişare amaçlı 4. madde çerçevesinde gerçekleşecek. Türkiye'nin şu aşamada gündeminde NATO'yu fiili göreve davet niyeti yok.
 
İstanbul'daki Suriye Başkonsolosluğu vasıtasıyla Şam'a nota yollandı.
 
Tek sayfalık notada saldırının kabul edilemez olduğunu vurgulanarak, "Her türlü hakkımızı saklı tutuyoruz" denildi.
 
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da önceki gece yirmiye yakın muhatabıyla telefon görüşmesi yaparak olayla ilgili bilgilendirmede bulundu.
 
Türkiye'nin bu bilgilendirme çalışmaları önümüzdeki günlerde de devam edecek. Ömer Çelik'in dediği gibi 'Türkiye yüzde yüz haklı' bir pozisyonda.
 
Şu aşamada önce NATO'yu bir şekilde oyuna dahil edip resmi olayı kayda düşüyor. Bundan sonra atılacak adımlar için bu kayıtlar önemli bir referans kaynağı olacak.
 
Bu yöntemle ilgili olarak diplomatik kaynaklar "Dağlıca ve Aktütün saldırısı sonrasında öyle bir hava esti ki Türkiye olarak Irak'a girmek zorunda kalacaktık. Ama soğukkanlı şekilde diplomatik mekanizmaları işlettik. Herkesi bilgilendirdik.
 
Yasal haklarımızı kullanacağımızı ifade ettik. Ardından da ihtiyacımız olan tüm operasyonları yaptık ama hiç kimse tepki göstermedi çünkü herkes haklı olduğumuzu biliyordu" diye konuşuyorlar.
 
Nihai yol haritası salı günü
 
Hükümet, süreci başından bu yana soğukkanlı götürüyor. Zaten doğru olan da bu. Kendi halkını katletmekten adeta zevk alan bir zalime karşı akıllı mantıklı adım atmak gerekiyor. Başbakan dün TBMM'de grubu bulunan partilerle görüştü. Bu görüşmeye askeri yetkililer de katıldı. Hükümet 'milli bir mesele' olarak gördüğü bu saldırıyı, tüm partileri bilgilendirerek yürütüyor.
 
Atılacak adımlarla ilgili muhalefet partilerine bilgiler de verildi. Bugün ise Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelecek olan 'yol haritası' salı günü Başbakan Erdoğan tarafından açıklanabilir. Kulislerde muhtelif senaryolar var ama diplomatik kaynaklar somut bir ifade kullanmak yerine 'Bu aşamadan sonra söylem değil eylem zamanı' diyorlar.
 
Konu son derece ciddi. Kamuoyunda hassasiyet üst seviyede ama hükümet süreci soğukkanlı şekilde yürütme konusunda kararlı. Çünkü bölgede yaşanacak bir belirsiz süreç öngörülemeyen sonuçlar doğurabilir. Fakat bir uçağın kasten düşürülmesi ve iki pilotun kaybedilmesi bir ülke için kabul edilebilir değil. O yüzden konu Türkiye için itibar meselesine dönüşüyor.
 
Türkiye'nin tepkisi sert olacak ama şurasını söylemek mümkün; bu tepki bağıra çağıra gelmeyecek.
Özetle şu saatten sonra Esed düşünsün... Tabii ömrü ve iktidarı Türkiye'nin tepkisini görmeye yeterse...

(Bugün gazetesinden alınmıştır)