Ünlü şarkıcı Yeşim Salkım, eşiyle yaşadığı sıkıntıları atlattığını belirterek nasıl barıştıklarını anlattı.
 

Ünlü şarkıcı ve oyuncu Yeşim Salkım yeni sahnelenen bir müzikalde oynamanın heyecanı yaşarken bir yandan da 11 aylık küçük kızıyla ikinci kez anneliği doyasıya yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde eşiyle ayrılık haberleri çıkan ünlü sanatçıyla, işini, ailesini ve hayatı konuştuk.

-Eşinizle aranızda tatsızlık yaşadığınız ve boşanacağınız yazıldı bunun aslı var mı?

Çok büyük de değildi aslen. Her evlilikte sabah evden çıkarken bazen insan kavga eder tartışır, iki taraf da birbirine küser ve çıkar. Bizde öyle bir dönem yaşadık. Öyle birkaç gün yaşadık. O çok büyütüldü. Biz sadece kavga etmiştik. Her evde karı kocanın birbirine kızdığı gibi kavga etmiştik. Her evde olan gibi yaşadık. Ben böyle bir şey yaşasam açık açık basına söylerim. Ama böyle bir şey yok.

-Tartışmalarınızda siz mi yoksa eşiniz mi geri adım atıyor?

Bazen o, bazen ben.

-Dargınlığınız nasıl çözüldü?

Kendiliğinden çözüldü. Baktım Hakan mutfakta yemek yapıyor, bende girdim yanına. Beraber yemek yedik, kavga bitti.

-Hakan bey sizin için ne kadar değerli?

Çok değerli. Çünkü benim çocuğumun babası, onun için çok değerli. Eşim insan olarak iyidir, baba olarak iyidir, iyi bir adamdır. Biz beraber girdik doğuma. Ben epidiral sezeryan oldum. fakat benim doğum çok problemliydi. Rahmimde 11 santimlik ur vardı. Beni uyutarak doğurtmak istediler ama ben Ada\'yı görmek istedim. Eşim de girdi ve eşimi ilk kez yaprak gibi titrerken gördüm. Bir an olsun yanımdan ayrılmadı, elimi bırakmadı. Ve sonrasında hastanede 5 gün kaldık. Uru alamadılar, aşırı kan kaybettim çünkü. Setten koştura koştura yanıma geliyordu, beni hiç yalnız bırakmadı.

-Doğumdan sonra kilolarınızı nasıl verdiniz?

Evimde her işi kendim yaptım. Bebeğime 6 ay kendim baktım, bakıcı yoktu. 2 saatte bir emzirdim. Evin yemeğini kendim yaptım, alışverişini kendim yaptım. Uyumadım, kimsenin bana bakmasına izin vermedim. \"Sen yat, biz senin yemeğini önüne getiririz\" dediklerinde \"Evimden gidin\" dedim. 6 ayda 30 kilo verdim. Hiç diyet yapmadım. Tek yaptığım tabağıma porsiyonları hep küçük aldım. Yani biz tencere yemeği pişirdiğimizde çok doldururuz ya, bir kere sulu şeyler yedim. Her şeyi yedim. Gece 7\'den sonra hiç pirinç pilavı yemedim, hamur işi ve makarna yemedim. Sadece meyve yedim.

-Bu kadar iradeli olmak sizi yormuyor mu? Nasıl boşaltıyorsunuz kafanızı?

Ben çok sinema filmi seyrediyorum. Boş zamanım olduğunda kızım uyuduktan sonra sevdiğim filmleri tekrar tekrar yeniden seyrediyorum. Kafamı onlarla boşaltıyorum. Örgü örüyorum. Kilim örüyorum, battaniye örüyorum ve rahatlıyorum.

-Eşinizi zaman zaman şımartıyor musunuz? Erkekler bazen pohpohlanmak isterler?

Yok, bizde hiç öyle şeyler yok. biz evin içinde iki gerçekçi insanız. Birbirimizin suratına her şeyi \"Dan dan\" söyleriz. \"Sen şu anda tembellik yapıyorsun\" dediğimde o gerçektir ya da o bana \"Sen şu anda gereksiz yere konuşuyorsun\" dediğinde doğrudur. Hiç birbirimize oynamıyoruz hiç öyle bir şeyimiz yok.

-Birbirinizi kıskanıyor musunuz?

Hiç öyle aşırı kıskançlıklarımız olmadı. Mutlaka ilişkinin başında, duygular çok tazeyken insanlar birbirlerini daha çok sahiplenir daha çok kıskanır. Biz artık 4.5 senedir beraberiz 4.5 sene yerini güvene, alışkanlığa bıraktı. Dolayısıyla öyle aşırı bir kıskançlığım hiç olmadı eşime karşı. Hakikaten eşimi hiç kıskanmıyorum.

-Hakan Bey\'in mükemmel bir koca olduğunu kendisine söylüyor musunuz?

Mükemmel olduğunu düşünmüyorum eşimin. Hayatta hiç kimse mükemmel değil. Ama eşim çok iyi bir adam, iyi bir erkek, iyi bir eş. Ama bunun yanında çok eksileri de var.

-Eşinizin bir eksiğini söyler misiniz?

O bana ev işlerinde hiç yardım etmez.

-Kocanız mükemmel bir koca olabilir mi?

Tabii zamanla mükemmel olabilir.

-Kendinizi mükemmel bir eş olarak görüyor musunuz?

Hayır.

-Sizin bir eksiğiniz?

Ben zor ikna olurum. Beni ikna etmek biraz zordur. O da evin içinde çok kolay bir şey değil yani. Bu böyleyse böyledir. Kedi gibi bir kadın değilim.

ÇİĞDEM TALU’YU OYNAYACAK

-Yeni müzikaliniz \'Bizim Şarkımız\'ın  konusu nedir?

Müzikal aslında Çiğdem Talu\'nun hayatından yola çıkılarak yazılmış bir oyun. 40\'lı yaşlarında bir kadın, aslında şarkı sözü yazıyor, aynı zamanda şarkı söylüyor. Kendinden 15 yaş küçük bir erkekle yolu kesişiyor. Adam mühendis aynı zamanda müziğe de çok meraklı. Şarkılar yapmaya başlıyorlar o şarkıları yaparken de birbirlerine aşık oluyorlar. Onların hüzünlü biten bir aşk hikayesi.

3 sene mesleğime ara vermek zorunda kaldım

-Elinizde sihirli bir değnek olsa hayatınızın hangi bölümünü değiştirmek isterdiniz?

Hiçbir bölümünü. Hayatımdan çok memnunum. Hayatımın hiçbir bölümünden pişman değilim. Bir 3 sene kadar ülkemden uzak yaşadım, uzak yaşamak istemezdim. Buradan gitmek istemezdim. 3 sene mesleğime ara vermek zorunda kaldım, bu da uzun bir süre. Bir tek o da mesleğimle alakalı olan bölümde belki değişiklik yapmak isterdim. Bu benim özelim, böyle istedim böyle yaşadım.

Benim için lüks değil temiz olmak önemli


-Lükse ne kadar meraklısınız?

Gençken çok daha fazla seviyordum, şimdiyse temiz olmak yeterli. Şık olmak için çok zorlamaya gerek yok. Kadın zaten güzel bir varlık, kadının temiz olması bence yeterli. Ben pazardan alışveriş yapıyorum ve pazarı çok seviyorum. Evimin alışverişini de oradan yapıyorum, kendi üstüme de oradan bir şeyler almayı çok seviyorum. Ama zaten bütün yurt dışındaki starlar da pazardan alışveriş yaparlar. Bugün Fransa\'da çoğu starları pazarda bulursunuz.

Paramızı göstermeyi seviyoruz


-Ülkemizde durum nasıl?

Biz toplum olarak paramız olduğu zaman göstermeyi çok seviyoruz. Birazcık parası olan hemen telefonunu değiştirir, arabasını değiştirir, evi vardır onu değiştireyim daha büyüğünü alayım der. Avrupa\'da herkes iki oda, bir salon evlerde yaşar. En fazla 3 oda bir salon evlerde yaşar. Burada koca koca gökdelenlerde oturuluyor. Biz Araplar\'a çok benziyoruz. Çok yakınız kültür olarak. Biraz Araplar gibi yaşıyoruz. Anne ve babalar çocukların ceplerine o kadar çok para veriyorlar ki o çocuklarda bilmiyorlar nasıl kullanacaklarını. En büyük örnek benim kızım Amerika\'da burslu okuyor. Crimenal psikoloji okuyor. Bu sene mezun oluyor. Bir yandan da Amerika\'da çalışıyor. Hafta sonları gidiyor, bir güzellik merkezi var yağ ve vücut losyonları satıyor, haftalık 40 dolara çalışıyor. 

Mücevherleri evde tutacak kadar salak değilim

-Çalınan mücevherleriniz bulundu mu?

Hayır bulunmadı.

-Uluslararası bir şebekenin işi olabilir mi?

Yok o kadar merak etmedim çünkü o kadar çok büyük ve değerli mücevherlerim çalınmadı ki?  Basın onu da abarttı.

-Gerçek rakam neydi, 1 trilyon, 2 trilyon yazıldı?

Bunu hiç konuşmayalım artık o kadar çok soruyorlar ki bana. Üzülüyorum, çünkü 10 senedir bunlara cevap veriyorum, bu beni yıpratıyor, ailemi yıpratıyor. Benim hayatımda, kendi şahsıma ait o kadar değerli bir mücevherim evimde hiç olmadı. O kadar değerli parayı veya mücevheri evinde tutacak kadar salak bir kadın değilim ben. Eğer benim bu kadar değerli mal varlıklarım olsaydı mutlaka bankada duruyor olurdu. Öyle bir abartıldı öyle bir yazıldı ki benim söyleyecek bir sözüm olmadı, çünkü insanlar beni dinlemeden yazdılar. Şimdi, \"Yeşim Salkım haklıymış\" diyorlar.

 

(BUGÜN – Şebnem ÖZCAN)