Terörle mücadeleden Suriye'ye kadar çok tartışılacak açıklamalar yaptı.
Özellikle BDP'li vekillerin dokunulmazlık dosyaları ile ilgili sözleri yeni dönemin ipuçlarını gösterdi denebilir.
Sabah Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın 'akil adamlar' konulu sorusuna verdiği 'siz başlatın biz de destek verelim' sözü dikkatleri dün İstanbul'da yapılan bir toplantıya çevirdi.
GÜNSİAD toplumun muhtelif kesimlerinden saygın isimlerin içinde olacağı bir akil adamlar komisyonu öneriyor. Açıklamalar kimsenin hayır demeyeceği türden iyi niyet mesajları ile dolu.
Medyaya yansıyan liste doğru ise Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Güler Sabancı, Sezen Aksu, Murathan Mungan, Rakel Dink ve Ahmet Türk gibi isimler var.
Kürt sorununun çözümünde akil adamlar önerisi bugüne kadar muhtelif şekillerde ve farklı kişilerce gündeme getirildi. Hatta Abdullah Öcalan da çeşitli defalar aralarında İlter Türkmen'in de bulunduğu bazı isimleri sayıp akil adamlara işaret etmişti.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da benzer bir öneriyle gelmiş, hatta CHP içerisinde 'Öcalan'ın önerisine biz neden sahip çıkıyoruz' tartışmaları doğurmuştu.
Yani bu öneri yeni ve hiç denenmemiş bir yöntem değil.
Peki faydası olur mu?
Akil Adamlar Komisyonu önerisinin tek sorunu Öcalan'ın tezi olmasından kaynaklanmıyor. Bu isim çok yıprandı ve kirli bir geçmişi var. Fakat asıl önemli olan komisyonun adının ne olacağı değil kimlerden oluşacağı.
Çünkü medyada popüler diye 'ülkeyi bölmeyi bile' düşünebilen bazı uluslararası isimlerin ya da 'yeni tip liberaller'in seçileceği bir komisyon bırakın çözümü ülkeyi kaosa götürebilir.
Elitist listelerin sokakta karşılığı yok
Maalesef akil adamlar konusunda bugüne kadar hep elitist yaklaşıldı.
Sayılan isimler popüler olabilir. Ama unutmayalım ki fantastik düşünceler ilk anda akla değil kulağa hoş gelir. Oysa gerçekçi olmak akla yatkın olmayı gerektirir.
Bugüne kadar Kürt sorunu ile olan ilişkisi Osman Baydemir'in misafiri olarak Diyarbakır'da kaburga yiyip halay çekmekten ibaret olan, ara sıra Mardin'e ya da Hasankeyf'e turistik seyahat yapmaktan ibaret olanların ne tür bir akilliği olacak?
Eğer bir komisyon kurulacaksa, Doğu-Güneydoğu'nun kılcallarını bilen, insanımızın ruh halini ve düşüncesini iyi okuyan kanaat önderlerinin sesini duymak lazım.
Aynı şekilde Türk sokağının da nabzını tutacak, sözü ülkenin batısında da geçecek isimler seçilmeli.
Yani böyle bir komisyon olacaksa her iki kesimi de tanıyan, bölgeyi bilen, fantezilerle derdi olmayan saygın kişilerden oluşmalı.
Tabii komisyonu oluşturmakla iş bitmiyor.
Çünkü doğru kişilerden de oluşsa bir akil adamlar komisyonu sorunu çözmez. Prensipte katkı sağlar, toplumsal mutabakatın oluşumuna destek olur. Ama nihai çözüm yine siyaset kurumunun görevi.
Bu aşamada şu notu da düşmek lazım.
Düne kadar PKK'ya sempatik yorumlarla yaklaşan bazı liberal çevrelerle örgüt müzahiri kesimler bugünlerde koro halinde 'güvenlikçi politikalar' deyip eleştirilerini sıralıyorlar.
Onlara göre devlet PKK'yı yenemez ve dolayısıyla oturup müzakere etmek gerekiyor. Bu görüşün sahiplerine Silvan saldırısından bugüne kadar neler yaşandığını hatırlatmanın bir anlamı olmadığı için tekrar etmenin de lüzumu yok.
Haklı oldukları şey şurası; bu iş silahla çözülmez. Doğdurur. Zaten güvenlik bürokrasisi de 'ben çözerim' düşüncesinde değil.
Etkin güvenlik politikaları sahayı ayrık otlarından temizlemek, çözüme hazır hale getirmek içindir. Bu gerçeği bile analiz edemeyenlere dünya örneklerini incelemelerini tavsiye etmenin de bir gerçekliği olmuyor maalesef.
Akil adamlara dönersek...
Bu tip görüşmeler ve adımlarla ilgili bir diğer risk alanı ise beklentilerin yükseltilmesi. Birinci Açılım Paketi'nde olduğu gibi içi boş söylemlerle yükseltilen beklentiler ters tepiyor.
Özetle, akil adamlar iyi niyetli bir proje ama içi iyi doldurulsa bile başarı şansı zayıf. Çünkü Yalçın Akdoğan'ın tabiriyle örgüt Öcalan'ı İmralı'ya gömdü...
Öcalan'ı dinlemeyen PKK, Sezen Aksu'yu, Güler Sabancı'yı, Adalet Ağaoğlu'nu mu dinleyecek?
(Bugün gazetesinden alınmıştır)