Anadolu Ajansı, 18 Ocak günü (bugün) “Kanada Ordusu’nda köstebek şoku” başlıklı bir haber servis etti abonelerine...
Haber, bazı gazetelerde ve internet sitelerinde, normal günlük gelişmeler gibi algılandı...
Aslına bakarsanız, ilgililerini ne kadar şoke etse de, Kanada kamuoyu da farklı sayılmaz...
Olay, bana göre –en azından- son 50 yılın en önemli casusluk operasyonlarından birisi...

Kanada Hükümeti, olayın şokunu hâlâ üzerinden atabilmiş değil... Başbakan Harper, bu konudaki soruları yanıtlamaktan ısrarla kaçınıyor. Hâlâ da bir açıklama yapmış değil.

Hükümet adına yapılan tek açıklama, Savunma Bakanı Peter MacKay’in, “ortada Kanada’nın itibarına zarar verecek bir durum yok. Müttefiklerimizin bize, bizim de müttefiklerimize güvenimiz tamdır” sözleri...
Casus Teğmen Jeffrey Paul Delisle’ın, Kanada’nın çıkarlarına zarar verecek bilgi alışverişinde bulunmak suçu ile tutulduğunu anlatan Bakan MacKay, olayın ulusal güvenlik kapsamında olduğunu söyleyip bitirdi açıklamayı...

***
Olayın basına yansıyan tarafı böyle...
Peki, -olmaz da- sıradan sayılabilecek bir casusluk olayını önemli kılan ne?
İki ana sebep, bu hadiseye dikkat etmemizi gerektiriyor. Bunlardan birincisi, casus teğmenin çalıştığı birimin “hassasiyet” derecesi, diğeri de Kanada, Türkiye ve dünya medyasının, -tabir yerideyse- kulağının üzerine yatması...
Önce ilki ile başlayalım:

Olayın hemen ardından Kanada’nın resmi yayın kuruluşu CBC Televizyonu’na konuşan Kanada Gizli Servisi CSİS’in eski ajanlarından Michel Juneau-Katsuya, Teğmen Jeffrey Paul Delisle’ın görev yaptığı Halifax’taki HMCS Trinity Deniz Üssü’nün özelliklerini anlatırken, sıradan insanların bile ilgisini çekecek bilgiler verdi... Katsuya’nın anlatımına göre bu üs’deki teknoloji ile, Kanada karasularında kıpırdayan balık bile izlenebiliyor, Kanada hava sahasına giren sinekten bile haberdar olunabiliyor.
Bir ülkenin, kendi ulusal güvenliği için bu denli teknoloji-yoğun sistemler kullanması normal... De...  Aynı merkezde, NATO üyesi tüm ülkelerin gizli bütün verilerine erişilebilen sistemler de var. Eski ajan Katsuya’ya göre, merkezin hassaslık seviyesi “Çok Gizli”nin ötesinde...

Michel Juneau-Katsuya, “NATO üyesi tüm ülkelerin iletişim, silah sistemlerine erişim ve silahlı güçlerinin tüm kodları HMCS Trinity Üssü’ndedir. Bu işin arkasında Rusya’nın olması çok güçlü bir ihtimaldir. Çünkü eski Sovyetler ve Soğuk Savaş yıllarından bu yana Rusya, NATO bilgilerinin hep peşinde olmuştur” dedi. 
Olay üzerine kalem oynatan Kanada basınından birkaç yazar, NATO sırlarının Rusya ile birlikte bazı terörist grupların eline geçtiğini de ileri sürüyorlar.
Gelelim ikinci sebebe...

Töhmet altındaki Rusya’nın resmi görüş bildiren gazetelerinde İzvestiya bile, “Kanadalı subay Rusya için casusluk yapmaktan tutuklandı” başlıklı haber yayınlarken, Kanada Hükümeti’nin bu konuda suskun kalması ilginç... Hele Kanada basınından bazı kalemlerin, “geçen yıl da ABD’de 11 kişi yakalanmıştı, birşey olmadı” türünden yazıları, akla ziyan...
Türkiye’de ilgililerinin konuya nasıl baktıklarını merak ediyorum doğrusu... Merakımın nedeni, konunun uzmanı gazetecilerin bile olaya sessiz kalması...
Sanki bir tür karartma var olayın üzerinde...
Bir de...

“NATO’nun sırları niye umurumuzda olmalı? Bilmedikleri neyimiz var ki?” diye düşünebilirsiniz. 
Ben de size, “NATO sırları önemsiz olsa, Rusya neden  100 yıldır peşinde olsu ki?” derim...
Kanada’nın, elindeki emanete sahip olamaması ise ayrı bir soru...
Ne diyor eski ajan Katsuya, “dostlarınızın sırlarını koruyamazsanız, sizinle bir daha sır paylaşmazlar...”
Bu işin takipçisi olacağız...