Yalova’da oturuyoruz, kızım löseminin AML grubundan gece ilacı diye tabir ettiğimiz Lanvis adında bir ilaç var ve her gece alması gerekiyor. Şu anda elimizde 2 adet var, iki kutu değil 2 adet... Eşdeğeri olmayan bu ilaç yaklaşık 45 gündür piyasada yok. Çeşitli söylentiler var; bir seri hatalı çıkmış ve toplatılmış, fiyatı
30 TL. Firma, fiyatın ucuz tutulduğu konusunda takıntı yapmış ve ihracatı kesmiş deniyor.
Kısacası bu ilaç Türkiye’de hiçbir eczanede yok; Hacettepe Tıp’ın karşısındaki tüm eczaneleri gezdim, yoktu. Eczacılar Birliği’ne telefon açtım, sonuç alamadım.
Sivas, Yalova, İstanbul, K. Maraş, Gaziantep, her yere telefonlar açtım, sonuç sıfır. Siz bu olayın üzerine gidin, Gaziantep’teki ecza deposuna son iki günde yaklaşık 100 kişi telefon açmış... İstanbul ve Ankara’yı hesap edin artık.
Binlerce hasta bu ilaç olmadan.. gerisini ifade edemiyorum.. Artı bir ilaç daha var; iki aydır da o yok.. Kızım onu kullanmıyor ama kullanan binlerce lösemi hastası var, adı Urinetol Purinetol.
Yazın ki, belki Sağlık Bakanlığı ve ilaç firması ivedi olarak harakete geçerler.
Dadaş’a yapılan haksızlık
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni anayasa çalışmalarını Erzurum’dan başlattı.
Erzurum, Milli Mücadele ve Türk demokrasisinde çok önemli bir köşe taşı. Yeni anayasa çalışmaları için Anayasa Platformu’nun düzenlediği “Türkiye konuşuyor” toplantısında TBMM Başkanı Çiçek özgürlüklerden söz etti.
Erzurum’dan dostlar hatırlattı; TBMM’de 10 yıldan bu yana mesleğinden uzak bırakılan Erzurumlu gazeteci Fikret Dadaş’ı unutmayın diye... Dadaş, sağduyu sahibi, dürüst, şimdiye kadar şerefi ile yaşamış, gazetecilikten başka işi olmayan bir gazeteci...
24 yıllık gazeteci iken TBMM’ye giren Dadaş’ın TBMM TV’deki kadrosu 2006 yılında milletvekili çocukları ve bazı kişilerin tanıdıklarına verildi. Dadaş hakkını arayıp dilekçe ile kadrosunu isteyince, TV’den apar topar Eğitim Müdürlüğü’ne ‘araştırmacı’ olarak gönderildi.
Dadaş yargıya gitti ve kazandı ama mahkeme kararı TBMM’de uygulanmadı.
2011 Haziran ayında 4/B statüsündekilerin tümü kadroya alınırken, Dadaş’a bir haksızlık daha yapıldı. Yılların gazetecisi şimdi TBMM’de memur olarak çalıştırılıyor.
Yeni anayasa çalışmaları yapılırken önce TBMM’nin yasaklı gazetecisinin elindeki kelepçelerin çözülmesi gerekmez mi? Yılların deneyimli politikacısı Cemil Çiçek’ten beklenen de bu!
Tarihi tezat!..
24 Nisan... Hepimizin büyük gurur duyduğu Çanakkale Savaşları’nın en kanlı safhası olan kara savaşlarının başladığı gün... Bugün Çanakkale’de uluslararası bir tören yapılıyor. 97 yıl önce savaşanların çocukları ve torunları yiğit askerlerinin şehit ve ölülerini anıyor. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulus topraklarını istilaya gelenlerin ölülerini anmasına asla izin vermezken, büyük Türk ulusu ve devleti yıllardır her 24-25 Nisan’da Çanakkale’de uluslararası barışın en güzel örneğini sergiliyor.
Bu savaşa taraf olan bugün yaşayan 16 devlet, Çanakkale’deki törenlerde büyükelçi düzeyinden devlet başkanlığı düzeyine kadar çeşitli seviyede temsil ediliyor. Onlara ne işiniz vardı bu topraklara diye sormadık bugüne kadar. İnsani anma törenlerini iptal etmeyi hiç düşünmedik.
Onların mezarlığına da bugün Türkiye Cumhuriyeti adına çelenk bırakacak ve önlerinde saygı ile eğilecek devlet büyüklerimiz.
Unutmadan önemli bir not... Bütün dünyada bugün ayrıca Ermeni soykırımı anma günü... Bizim barbarlığımızı anlatacaklar bir yandan... Nasıl oluyor da Çanakkale’de düşmanına bile saygı gösteren, centilmence davranışı yine düşmanlarınca kabul edilmiş Türk ulusu doğu cephesinde soykırımcı olur?
Tarihi bir tezat değil mi?
Süleyman TAŞ
Gelibolu Derneği Başkanı
Biliyor musunuz
- UMRE’ye giden iki vatandaş ile bir imamın, birçok hastalığa iyi geldiğini belirten hadislere dayanarak deve idrarı içtikleri ve yurda dönüşlerinde hastalanarak hastaneye kaldırıldıklarına ilişkin haberler üzerine CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, “Ancak ne gariptir ki halkı dini konularda aydınlatma görevi bulunan Diyanet’in herhangi bir açıklaması yoktur. Siyasi ve ticari konulara girmekte sakınca görmeyen Diyanet’i bu konularda açıklama yapmaya davet ediyorum” dediğini...
- CHP İstanbul ilçe kongrelerinin sonuncusunun pazar günü Büyükçekmece’de yapıldığını; Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün desteklediği, aralarında eski kaymakam DP’li Hayrettin Altunok, eski ANAP’lı Kıraç Belediye Başkanı Sonnur Yalnızoğlu ve eski AKP ilçe yöneticilerinden Tarık Erdoğan’ın da bulunduğu Faruk Özdemir’in listesi kaybederken, rakibi Dursun Tazegül’ün 213’e karşı 246 oyla ilçe başkanı seçildiğini...
Gerçek ve çakma CHP’liler
KENDİLERİNİ ‘CHP’li Cumhuriyet Türkleri’ olarak tanıtan ‘Yaşasın Türkiye Hareketi’nin sözcüleri Ertaç Erten ve Nazım Güvenç, 7. bildirilerinde “CHP’yi 21. yy’ın partisi yapalım!” çağrısında bulunuyorlar.
Özetle diyorlar ki:
“CHP olarak AKP’nin ‘Avrupai’ bir taklidi olmak hiçbir gerekçeyle kabul edilemez. ‘Sosyaldemokrat parti’ olmak adına CHP’yi SHP’lileştirmek de, Atatürk’ü bayramdan bayrama saygı ve sevgiyle anmakla yetineceğimiz bir ‘büyük baba figürü’ne indirmek de kabul edilemez. AKP’nin zulmünden Washington’ın şefaatine sığınarak ‘kurtulmak’ CHP için tartışması bile zul bir tercihtir!
O halde ne yapmalıyız?
Yapılacak şey, aslında, CHP’nin kendisine dönmesidir. Yani başkalaşmadan yenilenmesidir.
- Önümüzdeki kurultay CHP’nin ‘21. yy’ın partisi’ olmasının önünü açmalıdır.
- Blok listenin parti içi demokrasi ile dün de bağdaşır bir yanı yoktu bugün de yoktur!
- 2. Cumhuriyetçilik CHP’de tutmaz. Etnik bölücülük, mezhepçilik eksenli ahbap çavuş ilişkileri bugüne dek CHP’de ancak bazılarına parti içi iktidar sağlasa da partimize iktidar yolunu açmadı. Atatürk’ü dışlamış, rafa kaldırmış bir ‘yeni CHP’de blok listeyle partide bir yerlere konma hesabı yapanlar hiç hayal kurmasınlar önümüzdeki yerel seçimlerde sadece avuçlarını yalarlar!
- Gün; gerçek CHP’liler ile çakma CHP’lilerin çarpışma, hesaplaşma günüdür.”
(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)