Şırnak Uludere’de Dr. Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin’in 50 kişilik bir PKK’lı grupla sınırdan sızarak büyük bir saldırı gerçekleştireceği bilgisini Türk istihbaratına veren, adı 21 Aralık 2011 tarihli MİT raporunda “güvenilir haber elamanı” olarak geçen meçhul kişinin PKK tarafından infaz edildiği öne sürülüyor.
Bu konunun ayrıntılarını aktarmaya geçmeden önce bazı hatırlatmalar yapalım. Uludere katliamını her şeyden önce bir “istihbarat” faciası olarak değerlendirmek gerekiyor. En azından ben biraz böyle düşünüyorum. 34 köylünün hayatını kaybettiği gecenin sabahını anımsayalım; resmî yetkililerden ardı ardına gelen açıklamaların kilit noktasını “istihbarat” sözcüğü oluşturuyordu. Genelkurmay Başkanlığı ve hükümet yetkilileri ilk günden itibaren açık veya üstü kapalı olarak bu faciaya istihbari bir bilginin yol açtığını işaret ediyorlardı. Dolayısıyla gözler ilk günden itibaren bu istihbaratın kaynağına çevrildi. MİT, Emniyet ve Jandarma kaynaklı istihbarattan hangisinin Uludere katliamında birinci derecede rol oynadığını kesin olarak bilmek zor; ama MİT’in 21 Aralık 2011 tarihli istihbaratı şimdilik bir adım önde.
O istihbaratın içeriğine Taraf yazarı Mehmet Baransu, olayın hemen ertesinde köşesinde şöyle yer verdi: “MİT elemanının gönderdiği istihbarat bilgisi şu şekildeydi: ‘Fehman Hüseyin’in içinde olduğu 50 kişilik bir terörist grubun sınırda olduğu ve son dönemdeki kayıpların intikamının alınacağı bir baskın yapılacağı...’ MİT, bu bilgi notunun ardından çalışma başlattı. Uludere katliamından yedi gün önce MİT tarafından askerlere ve Jandarma’ya bir rapor gönderildi. İstihbaratın Jandarma’ya gönderilme tarihi 21 Aralık 2011, iletilme tarihi ise 22 aralık. İstihbarat ‘çoğunlukla güvenilir nitelikte ve haber elemanı’ kaynaklı. Raporda şu ifadeler yer alıyor: ‘PKK üyesi Topal Bedran kod adlı Sait Tanıt, Şırnak Uludere Ortasu’daki üs bölgeleri, askerî birlikler ve hareket tarzları, bölgedeki asker sayısı ve Ortasu’daki örgüte yakın korucular hakkında araştırmalar yapıyor. PKK Zagros sorumlusu Dr: Bahoz Erdal kodlu Fehman Hüseyin, Şırnak Uludere Ortasu bölgesinde yer alan Düğün Dağı karşısında Türkiye sınırına 10 km. yakınlıkta telsizle konuşuyor. Keşif çalışması ve Dr. Erdal’ın sınır bölgesine yakın mıntıkada bulunması, adı geçen alanda bir eylem arayışı içinde olabileceği yönüyle önemlidir.’“
Bu bilgi taraflarca yalanlanmadı. Başbakan Erdoğan 21 Aralık 2011 tarihli bu istihbaratı, 30 Aralık 2011’de yaptığı açıklamada şöyle doğruladı: “Bölgede yapılan uçuş, istihbaratımızın 10 gün önce bilgilerini verdiği uçuştur. Yani bölgede yapılan uçuş istihbaratın verdiği bilgiyle yapıldı.”
Genelkurmay Başkanlığı da ertesi gün yaptığı açıklamada, MİT’in 21 aralık tarihli istihbaratına birebir göndermede bulunuyordu. “Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat sonucunda içlerinde örgüt elebaşlarının da bulunduğu terörist grupların bölgede biraraya geldikleri ve sınır hattındaki karakol ve üs bölgelerimize yönelik saldırı hazırlığı içinde oldukları anlaşılmış ve ilgili birlikler ikaz edilmiştir.”
Tabii bu kadar ayrıntıdan bahsetmemin nedeni, Uludere faciasına yol açan esas istihbaratın MİT’in söz konusu bilgi notunda yer alan “çoğunlukla güvenilir nitelikte ve haber elemanı”na uzandığını göstermek.
İşte ilk günden bu yana merak konusu olan bu “haber elemanı”nın PKK tarafından, örgütün Kuzey Irak’taki kamplarının bulunduğu Metina Dağı’nda infaz edildiği öne sürülüyor. Bu kişinin öldürüldüğüne dair ilk bilgi Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin internet sitesi www.peyamner.com adlı sitesinde yer aldı. 30 Ocak 2012 tarihli “Zaxo’lu Musa’yı PKK mı öldürdü” başlıklı haberde şu bilgiler dikkat çekiyor: “Zaxo’ya bağlı Wermal Köyü’nde oturan Musa Yusuf (35) Metina Dağı’nda öldürülmüş halde bulundu. Musa Yusuf’un birinci derecede akrabası ‘Bize Musa’nın PKK tarafından öldürüldüğü haberini verdiler ve biz de onun cesedini atıldığı yerden alıp, toprağa verdik. Musa’nın PKK ile ilişkileri vardı, Musa’nın Roboski (Uludere-Ortasu) katliamından ötürü öldürüldüğü iddiaları yalandır’ dedi.”
Haberde, ailenin “Musa’nın Roboski katliamıyla ilgili öldürüldüğü yalandır” sözleri, dikkat çekiyor.
Aile tarafından yalanlanan bu iddianın asıl kaynağı ise, Musa Yusuf’la birlikte PKK tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakılan iki meçhul isim. Bu ayrıntıya tekrar döneceğim. Önce Musa Yusuf adlı kişinin -adını vermek istemeyen- birinci dereceden bir akrabasının Taraf ’a anlattıklarına kulak verelim: “15-20 gün önce Musa’dan telefon geldi, Metina Dağı’nda PKK’nın yanında olduğunu söyledi. Biz peşine düştük. Örgüt bizi oyaladı, göstermedi. Sonra bir hafta önce bir telefon geldi PKK’dan, gelin Musa’nın ölüsünü alın, dediler. Gittik, bize ‘intihar etti’ dediler, ama elleri bağlıydı, boğarak öldürmüşlerdi. Cenazemizi getirip toprağa verdik.”
Öldürülen Musa Yusuf ile birlikte Metina Dağı’nda PKK tarafından alıkonulan diğer iki kişinin durumuna gelince; PKK, Musa Yusuf’u tutup bu iki kişiyi sorguladıktan sonra serbest bırakıyor. Bu kişiler bir kaç gün sonra ilginç bir şekilde Kürdistan Bölgesi’ndeki güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı ve halen sorguları sürüyor. Bu kişilerin ifadelerine göre de PKK, bu üç kişiyi Türk istihbaratıyla olan bağlantıları ve Uludere olayıyla ilgili sorgulamış, Musa Yusuf’u öldürüp, ikisini serbest bırakmış.
PKK’nın infaz ettiği Musa Yusuf adlı kişinin Uludere istihbaratını veren muhbir olup olmadığına dair kesin bilgiyi kuşkusuz kamuoyuna ancak MİT verebilir. Doğrusu, merakla MİT’ten bu açıklamayı bekliyoruz.
PKK konferansa çağrılmayacak
Mesud Barzani’nin uzun bir süredir bir “ulusal konferans” hazırlığı içinde olduğu biliniyor. Türkiye’den BDP’li bir heyet, bu konuda görüşmelerde bulunmak için dün yine Erbil’deydi. Bu konferansın Türkiye, Suriye, Irak ve İran’daki Kürtleri ‘ulusal’ çıkarlar etrafında birleştirmesi öngörülüyor. Ancak Türkiye cephesinde Kürtleri PKK gibi silahlı bir örgütün ‘temsil’ etmesi bu konferansın en büyük handikaplarından biri. Mesud Barzani, partilerüstü bir otoritenin etkisiyle konferansta PKK’yı silahlı mücadeleyi terk etmeye zorlayacağını hesaplıyordu. PKK’nın buna sıcak bakmaması üzerine konferansın iptali bile gündeme gelmişti. Fakat Suriye’deki yeni durum üzerine “ulusal konferans” hazırlığına başlayan Barzani, Türkiye’deki Kürtleri temsilen BDP ve bazı Kürt siyasetçileri davet edecek. PKK ise silahlı mücadeleyi bırakma sinyali vermezse, bu konferansa çağrılmayacak.