Polemik yapmayı sevmem.
Zaten eğer polemik yapmaktan hoşlansam ve benden farklı düşünceleri kaleme alan ya da dile getirenlerin isimlerini de versem, müthiş polemikçi bir yazar olurdum. Oysaki benim bu türden konulardaki yaklaşımım; kimseyi kırıp dökmeden doğru bildiklerimi siz okurlarımla paylaşmak...
Geçenlerde gündelik bir gazetede köşe yazarı değerli bir edebiyatçı, \"Arap dünyasını anlamak için\" başlıklı bir yazı yayımladı. Aynı değerli yazar, Arap \"Baharı\"yla ilgili yazdığı bir yazıda, \"Toplumsal yapı değişmeden Arap dünyasında ancak iktidar değişir, demokrasi asla gelmez\" diye yazmış ki tümüyle aynı fikirdeyim. Zaten ben de buna benzer bir şeyler yazmıştım.
Adonis\'in görüşleri
Arap düşünürü ve şairi Adonis 14 Ocak 2012\'de, Paris\'te yaptığı bir konuşmada \"Arap dünyasında devrimden söz edenler, toplumun değişmesinden asla söz etmezler, sadece yönetimlerin ve yönetenlerin değiştirilmesine değinirler\" demiş. Daha sonra, farklı İslamlardan söz eden Adonis, \"... Bu dinsel ortamın dışına çıkamazsak bizi yöneten rejimleri değiştiremeyiz...\" diyor. Genel çizgiler içinde karşı çıkılacak görüşler değil. Fakat söz konusu gündelik gazete bu bölüme, \"İslam\'da demokrasi yoktur\" alt başlığını atmış ki, işin burasında biraz durmak zorundayız.
Acaba Ziya Paşa\'nın 100 küsur yıl önce haklı olarak dile getirdiği üzere;
Diyar-ı Küfrü gezdim, beldeler kâşaneler gördüm.
Dolaştım mülki İslam\'ı hep viraneler gördüm.
Saptaması doğru olmakla birlikte, İslam mülkündeki viranelerin nedeni acaba Müslümanlık mı?
Hayır...
Biraz nostalji
1974 yılında \"Demokrasi Teorisi\" başlıklı bir doçentlik teziyle doçent olmuştum. Yani bundan tam 38 yıl önce. Daha sonra bu tez, 1976 yılında yayımlandı. Ve daha sonra, (korsan baskılar hariç) en az 8 baskı yaptı. Elimdeki kopya, 1994\'te Ümit Yayıncılık tarafından basılmış olan 8. baskı. Daha sonra, baskısının yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Ama bugünlerde Geçit Yayınları tarafından, yeniden günışığına çıkacak.
Bu çalışmada elbette, \"İslamiyet ve Demokrasi\" başlıklı bir bölüm olacak ve çok satıhsal da olsa, bu konudaki yaklaşımı ortaya koymama fırsat verecekti. Bu konuda, şunları yazmıştım: \"... Demokrasi, feodal ilişkilerin kapitalist ilişkilere dönüşmekte olduğu toplumlarda merkezin mutlakıyetçiliğine karşı yeni türemekte olan burjuvazinin, haklarının savunulması ve korunmak istenmesi şeklinde ortaya çıktı...
İslamiyet, feodal bir düzende doğan Hıristiyanlığın aksine, ticaret ilişkilerinin yaygın olduğu bir düzene doğdu... Bir toplum; hem büyük çoğunlukla Müslüman hem sosyoekonomik bakımdan çok gelişmiş hem de demokratik bir yönetime sahip olabilir. İslamiyet buna hiçbir zaman engel olamaz ve günümüz dünyasında böyle bir devletin yaşamıyor olmasının nedeni İslamiyet değil, başka birtakım tarihi, ekonomik ve teknik nedenlerdir...\"
Demokrasinin temel kuralları
Elim değdikçe farklı demokrasi tanımları olduğunu ve demokrasinin farklı özelliklerini ön plana çıkartan bu farklı tanımların çoğunun doğru olabileceğini yazarım. Fakat demokrasinin, öyle 5 kuralı vardır ki, bunlardan birinin eksik olması, o yönetim biçimini demokrasinin dışına iter. Bunlar;
- Dürüst ve samimi seçimler
- Bu seçimlerin önceden belirlenen düzenli aralıklarla yapılması
- Bu seçimlerde farklı görüşleri savunan birden fazla adayın çekişmesi
- Çoğunluk karşısındaki azınlığın yaşamasına ve iktidar olmaya hakkının olması
Ve nihayet...
- Oyunun kurallarının bozulmaması; yani, hangi kurallarla iktidar olunduysa, aynı kurallarla gitmeye hazır olunması, biçiminde özetlenebilir.
Dikkat edilirse İslamiyet\'in, bu kuralların hiçbirini ihlal etmeyeceğini görürüz. İslam dünyasında özgürlükçü demokrasinin işleyememesinin bambaşka nedenleri vardır.
Bu \"nedenleri\" başka bir yazımda ele alacağım...
(BUGÜN)