İnsan ilişkilerinden şikayetim var.
Anlaşamıyoruz…
Anlatamıyorsun, anlatamadığını anlamıyor diye anlatamadığını anlatmaktan vazgeçiyorsun.
Zaten anlatamadığını anlamayan da anlamamaya dünden razı.
Sonra anlatmak istediğin her şey ortada kalıyor. Toz bulutu gibi dağılıp gidiyor.
Gidiyor sanıyorsun ama o bilinçaltının tenha bir köşesinde kendine yer buluyor, uygun zamanı bekliyor ve bir gün hiç ummadığın an sinsice ortaya çıkıyor.
Senin suçun değil, okuldaki kompozisyon öğretmeninin beceriksizliği…
Bir çeşit Türk aile geleneği; suçu hep başkasına atacaksın ki ailece içimize bir ferahlık dolsun.
Kendimizi her defasında dünyanın en haklı insanı sanmamızdan, her defasında ölümüne kendimizi savunmamızdan bazen midem bulanıyor…
Televizyonda kocaman adamların bir araya gelip saatlerce konuşup, sonucunda ne konuşanların ne de izleyenlerin hiç bir sonuca varamadıkları tartışma programları gibiyiz.
Haklı olmak uğruna ne dostlar yitirdik.
Ama ne güzeldiler.
Ne gezerdik , ne gülerdik, neler paylaşırdık…
Koca coğrafyanın yollarını bir iki kitap sayfası ile zenginleştirir, kısaltır, kavuşurduk.
Kıra döke ilerliyoruz.
Yine bir çeşit Türk aile geleneği ‘Aman kendini kimseye ezdirme’
Öğrendiklerimiz hep bizde yaşıyor, burnumuz düşse yere eğilip almıyoruz.
Ebru’m ne güzel demişti oysa; ‘Mutsuz olmak gayret ister’ diye…
Ama işte öyledir.
İnsan çoğu zaman kolayı seçmeye çalışırken gider en zorunu seçer.
Kategorilerine göre düşünürsek mesela bence insanlar ikiye ayrılır;
Pire için yorgan yakanlar ve bir çuval inciri, bir hiç uğruna berbat edenler…
Bu iki cins birbirine ne kadar benzer bilemiyorum ama belirgin olan tek ortak özellikleri, ikisininde eylemleri birbirinden farklı ama sonuç hep aynı, hiç değişmez…
İkiside kaybeder.
İsmini bir türlü ezberleyemediğim büyük Türk filozof İoanna Kuçuradi bir söyleşisinde diyor ki “İnsan ilişkilerini becermek Mars’a gitmekten daha zor.”
İnsan sıfatı ile dünyaya ayak bastığımızdan beri, doğaya ve diğer canlılara yaşattıklarımızdan sonra sizi bilmem ama Mars’ı hayal etmeye benim pek yüzüm yok.
Elimizde bir dünya ve üç beş dostumuz var. Anlatmaktan, anlamaya çalışmaktan korkmamalı ve asla vazgeçmemeli.
Ama önce kabul etmeli;
Yol çok uzun ve bir o kadar da zor…
28.Kasım.2020 Londra