KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu'nun, New York'ta 22 Nisan günü BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile yaptığı görüşme, belli ki Rumları bayağı tedirgin etmiş.

 

Rum siyasilerin ve siyasi parti yetkililerinin son üç gündür yaptıkları açıklamaların tümü bu doğrultuda.  

 

Nedense Rumlar hep kendilerini haklı görüyorlar ve başta BM Genel Sekreteri olmak üzere tüm ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği yetkilileri ile görüşmek haklarının sadece kendilerinde olduğunu farz ediyorlar. Türkiye'den eşit muamele talep ederken bizleri eşit olarak görmeyi hiç düşünmüyorlar.  Ama elbet birgün bu eşitlik sağlanacak. Doğanın kuralı bu.

 

3 Nisan günü Rum Yönetimi Başkanı NikosAnastasiadis, AB-Afrika zirvesi için gittiği Brüksel’de, fırsatını bulunca, plansız programsız dahi olsa BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile görüştü ve Kıbrıs Müzakereleri ile ilgili olarak üç konuyu kendisine aktardı.

 

Tamamen Müzakere sürecine aykırı ve barış görüşmelerini dinamitleyici bu diplomasiye hiçte yakışmayan görüşmede Anastasiadis Rum basınına göre 3 tane talepte bulundu ama gerçekte 6 konuya değindi Rum lider.

 

Bunlar sırası ile;

  • Müzakerelerin barışçıl sonuçlanması ve Referandumda her iki tarafın da "Evet" demesinden sonra kurulacak devletin, mevcut Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'nin Federasyona dönüşmesi şeklinde olması gerektiği,
  • Güven Yaratıcı Önlemler doğrultusunda Maraş'ın kapalı olan bölgesinin bir iyi niyet gösterisi olarak Rumlara iade edilmesi,
  • Kıbrıs Türk tarafının müzakere süreci içinde ortaya koyduğu tezlerin ve iddiaların Şubat ayında üzerinde mutabakata varılan Ortak Metin'e uymadığı ve Türklerin Ortak metin dışına çıktığı,
  • Güven Yaratıcı Önlemlerin arttırılması ve Kapalı Maraş'ın iadesinin bütünlüklü çözüm kapsamından çıkartılarak Güven Yaratıcı Önlemlerin içine dahil edilmesi.
  • Kıbrıs sorununun çözüm sürecine AB’nin katılımının yükseltilmesi için BM Genel Sekreteri’nin nüfuzunu kullanmasını talebi ve son olarak da,
  • Kıbrıs Türk Müzakerecisinin dile getirdiği şekli ile "Al-Ver Süreci" ne kesinlikle geçilmediği bilgisini verdi.

 

Anastasiadis'in Ban ile "fırsat bu fırsat" mantığı ile yaptığı "diplomatik randevusuz"  görüşme, tamamen plansız ve müzakere sürecinin akışına aykırı.

 

BM'nin eşitlik kuralına ve taraflara eşit davranım prensibi uygulamasına göre BM Genel Sekreterinin KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu'nu gün ve saat belirterek kabul etmesi zaten yapılması gerekendi ve öyle de oldu.

 

Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun Ban Ki Moon'a söyledikleri ve anlattıkları Rumları çok sinirlendirmiş. Özellikle de Türkiye'den gelip yerleşen, evlenen, kökleşen, çoluk çocuğa karışan, burada doğan ve hayatlarını KKTC'ye adayan vatandaşlarımız ile ilgili olarak kesinlikle ayırım yapılamayacağını söylemesi Rumları çileden çıkarmış.

 

Halkımızın güzel bir deyimi var "Digomo'ya kadar yolu var" diye. Tam da Eroğlu Ban ile görüşme yaptı diye sinirlenen Rum siyasilere bu sözü söylemenin tam zamanı.

 

Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun Genel Sekreter Ban'a söyledikleri, özetle şunlar:

  • Yılsonuna kadar anlaşma bekliyoruz.
  • Maraş Kapsamlı çözümün bir parçasıdır ve Güven yaratıcı Önlemlerin içine konamaz.
  • Mevcut Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'nin anlaşma sonrası federasyonu dönüşmesi kabul edilemez.
  • Güven Yaratıcı Önlemler konusunda hep Türkler öneri yapıyor, Rumlar yapmıyor.
  • AB'nin müzakerelerde taraf olması sürecin ruhuna aykırı.
  • Al-Ver'e geçmek istiyoruz.

 

Rum Siyasilerin neden sinirlendiklerini anlamak mümkün olmasa da bunun tek bir açıklaması var. 50 yıl süren görüşmelerden sonra adada ortak bir devletin kurulmasını istemiyorlar...

 

Ata ATUN

e-mail: [email protected]

http://www.twitter.com/ataatun

http://www.ataatun.com 

25 Nisan 2014