25 Kasım Pazartesi gecesi KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Rum lider Nikos Anastasiades ara bölgedeki "Chateau Status" adlı restorant'da buluştular ve görüştüler.
Doğal olarak ben de oradaydım. Görüşme ekibinin bir parçası olarak değil, bir TV kanalının ekran konuğu olarak, siyasi yorumcu sıfatıyla oradaydım. Yayın Cumhurbaşkanı Eroğlu gelmeden yarım saat önce başladı ve neredeyse 20.00'e kadar devam etti. Sunucu 1.5 saat kadar hem beni konuşturdu, hem de seyircilere Cumhurbaşkanlarının gelişlerini, binaya girişlerini ve diğer olayları aktardı.
Rum lider Anastasiades bir şark kurnazlığı yaparak, Cumhurbaşkanı Eroğlu'nu ara bölgede görüşmeye davet etti ve niyeti de, ki yaptığı açıklamalar bunu teyit etmektedir, Eroğlu'nu görüşmeden sonra dünyaya " Türk tarafının anlaşılamaz lideri" olarak lanse etmekti... Olmadı ve bunu başaramadı. Aksine kazdığı kuyuya kendisi düştü.
Rum tarafındaki AB devletlerinin akredite Büyükelçilerinin ve diplomatlarının görüşü ise Anastasiades'in niyetinin tam tersi yönünde. Niye ters yönde olduğunu anlayabilmek için filmi geriye sarıp, Eroğlu'nun görüşme mekanına nasıl geldiğini, yanında kimlerin olduğunu, görüşme masasına hangi konumda oturduğunu ve ortak açıklamanın nasıl yapıldığını hem hatırlamak hem de siyasi açıdan değerlendirmek gerekmekte.
Cumhurbaşkanı Eroğlu görüşmeye önündeki plakada "KKTCB" yazan siyah makam arabası ile geldi. Makam aracı geliş yönüne dik açı yapıp bahçeye giriş manevrası yaparken, trafik soldan olduğu için makam aracının sol ön kısmı önce bahçe kapısından içeri girdi ve ilk görülen de aracın sol ön kısmında yer alan küçük boydaki bayrak direği üzerinde nazlı nazlı dalgalanan KKTC Cumhurbaşkanlığı forsu oldu...
Eroğlu'nun makam aracının bahçeye girişini Türk ve Rum TV'leri, KKTC Cumhurbaşkanlığı forsu ve plakası ile birlikte canlı yayın olarak seyircilerine ilettiler.
Eroğlu, basına seslenip selam verdikten sonra yanındaki ekibi ile birlikte binaya girdi ve görüşme masasına "KKTC tarafı" olarak oturdu. Karşısında da Rum lider Anastasiades ve üç kişilik ekibi oturmaktaydı. Görüştüler, konuştular, tartıştılar, çay içtiler, kurabiye yediler ve toplantı sonunda birlikte yan yana dışarı çıktılar.
Olağan bir yöntem olan üzerinde mutabakata varılmış olan ortak metnin İngilizce okunması yerine, her iki lider ayrı ayrı, Eroğlu Türkçe, Anastasiades de Rumca, kendi dillerinde açıklama yaptılar.
Gerçekte bu görüşme, arada Birleşmiş Milletlerin olmadığı ve KKTC'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile direkt olarak görüşmesi oldu. Uzun süre hafızalarda kalacağı da kesin.
Resim net, gerçekleşen olay da çok açıktır.
Görüşme adada var olan iki halkın kurdukları devletler arasında yapılmıştır ve Anastasiades'in Şark kurnazlığı yaparak Eroğlu'nu uzlaşmaz taraf olarak göstermek için masaya çekmek girişimi de tam tersi bir sonuç vermiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu Anastasiades'in tuzağına düşmedi. Tam tersine kendisine ve Kıbrıs konusu ile ilgilenen taraflara ve devletlere adada iki devletin var olduğunu gösterdi. Daha doğrusu ispatladı.
Bundan sonra gidilecek yol, ulaşılacak çözüm, Türkiye Cumhuriyeti hükümetindeki yetkililerin bir çok kez vurguladıkları ve açıkladıkları gibi ya "adada yaşayan Türk ve Rum halklarının kabul edeceği uzun soluklu ve süreğen bir anlaşma" veya da "iki ayrı devlet" şeklinde gerçekleşecektir....
Artık yol belli olmuş, minareler gözükmeye başlamıştır.