24 Nisan 2004 tarihinde Annan Planı Referandumu yapıldıktan ve Rumlardan “Hayır” oyu, Türklerden de “Evet” oyu çıkınca, Avrupa Birliği, İşlevsiz Kıbrıs Cumhuriyeti 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliğine katılıncaya kadar geçen 7 günlük zaman dilimi içinde AB Konseyi, Yeşil Hat Tüzüğü’nü onayladı. (866/2004 sayılı ve 29 Nisan 2004 tarihli Konsey Tüzüğü). Kişiler ve malların yeşil hat üzerinden hareketlerini düzenleyen Tüzük, her yıl Komisyon tarafından onaylanan ve Konsey’e gönderilen bir rapor hazırlayan, Bölgesel ve Kentsel Politikalar Genel Müdürlüğü Kıbrıs Türk toplumu Görev Gücü tarafından yönetilmekte.
Konsey iki yıl sonra, 27 Şubat 2006 tarihinde, Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik kalkınmasını desteklemeyi amaçlayan yasal aracı oluşturan “Mali Yardım” Tüzüğü’nü onayladı. (389/2006 Sayılı Konsey Tüzüğü.) Tahsis edilen mali kaynak 259 milyon Avro değerindeydi. Mali Yardım Tüzüğü de Avrupa Birliği’nin Bölgesel ve Kentsel Politikalar Genel Müdürlüğü, Kıbrıs Türk toplumu Görev Gücü, tarafından yönetiliyor.
İşlevsiz Kıbrıs Cumhuriyeti 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliğine katıldıktan sonra da bu tüzükleri felç edip, çalışmaz hale getirdi. Ne Mali yardım Tüzüğü, ne de Yeşilhat Tüzüğü istenildiği gibi iş yapamadı. Mali Yardım Tüzüğü ile de 2006-2016 yılları arasına serpiştirilmek üzere KKTC’ye değil ama Kıbrıslı Türklere toplam olarak 259 Milyon Avro yardım yapılmasına karar alındı. Üstelik “AB hibe destek Ofisi” adlı bir de ofis açtılar.
Rumların felik (takoz) koyması nedeni ile aradan geçen 10 yıl içinde bu paradan herhangi bir Kıbrıslı Türk’e veya da KKTC devletine direkt olarak bir tek kuruş verilmedi. Yapılan tüm harcamalar, Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıs Rum tarafındaki “AB Kıbrıs Temsilciği” denetiminde iki toplumun faydalanabileceği işlere oldu sadece. Ne “2003 tarihli Katılım Antlaşması’nın 10. no’lu Protokolü’ndeki deyimle İşlevsiz ‘Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin etkili kontrolü dışındaki bölgeler’de ne sadece Kıbrıslı Türklere yönelik bir yatırım yapıldı, ne de herhangi bir Kıbrıs Türk Sivil Toplum Örgütüne, sadece kendisine verilmek üzere, bir hibe yapıldı. Gerçekte Kıbrıs Türk Toplumuna hibe edilecek diye ayrılan 259 milyon paranın yarıdan fazlası AB’nin kendi memurlarının maaşına, yolluklarına, harcırahlarına ve ev ile ofis kiralarına gitti. AB’nin işi bildiğiniz hikaye. Artık AB, kendine bile faydası olamayacak du
İşte bu AB’nin güya “Koordinasyon” Ofisi KKTC’de açılırken hiçbir Allah’ın kulu da çıkıp protesto etmedi. Malum siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve benzer fikirde olanlar ıslıklar, düdükler çalıp, davul zurna ile “Ne işiniz var burada” – “egemenliğimiz elden gidiyor” – “Ne paranı ne memurunu” istemiyoruz gibi laflar da etmedi. Bize on para faydası olmayan bu ofis açıldı ve hala daha görevine devam ediyor.
Kıbrıs Rum tarafı mali dar boğaza girince bu ofisin ağababası olan Avrupa Birliğinin de yer aldığı Troika, Kıbrıs Rum tarafındaki bankalardaki mevduatlardan toplamı 100 bin Avro’dan fazla olanların fazla kısımlarına acımasızca el koydu, emekli yaşını yükseltti, emekli maaşlarında kesinti yaptı, devlet dairelerinde çalışan birçok memuru işten attı, limanları ve bir çok kamu kuruluşunu özelleştirdi ama bizdeki hiçbir malum siyasi parti, sivil toplum örgütü ve yaygaracılar ağızlarını da açıp bir tek kelime etmedi. Bizi adadan silip atmak için soykırım dahil elden gelen herşeyi yapmayı mübah sayan, kahraman ve milliyetçi Rumlar da ağızların açıp “egemenlik elden gitti” yaygaraları kopartmadılar.