Zayıf Kahraman

Zayıf Kahraman

Zaman, ders alma değil taklit etme zamanı. Hayâ etme değil cüret gösterme zamanı.

Dün başlayıp bu sabah bitirdiğim Güney Kore yapımı Weak Hero dizisinin ilk bölümünü izlerken bu dizi hakkında yazacağımı hiç düşünmemiştim. Oysa bu sabah çok erken saatlerde finali yaparken hikâyeyi içimde tutamayacağıma emin oldum. Şiddet, şiddet, şiddet ve son ana kadar yine şiddet dolu bir diziden bahsedeceğim size. Bir sınıf lise öğrencisinin etrafında geçen okul-akran zorbalığını konu alan dizide masum iki karaktere bulaşan, şiddet gösteren, onları küçük düşürecek her hareketi sözlü ve fiziki uygulayan bir grup öğrenci kılıklı serseriye artık buraya kadar diyecek bir kahramanımız var. Başrolünde Park Ji Hoon’un oynadığı-aynı zamanda kahramanımız olur kendisi-bir webtoon uyarlaması olan dizide üstlendiği rolü hakkıyla verdiğini söylemem gerek. Ancak yapımcıdan, senariste, yönetmene hatta arka planda diziyi hayata geçiren bu hikâyede parmağı olan herkesin nasıl bir algı operasyonuna giriştiklerini de haykırmak lazım.

Dizinin daha doğrusu 2022’den beri süregelen webtoon’un yaş kitlesini tahmin etmek hiç de zor değil. Lise öğrencilerini yani ergenleri hedef kitle alan bu algı operasyonunda yok yok! Akran zorbalığı ile nasıl mücadele edilirin en şiddetli en hastalıklı en karanlık yanını öğretiyorlar. Zaman ders alma değil taklit etme zamanı! Öyle bir çağdayız ki ne edep ne mantık ne kendini bilirlik var. Ergenler hiç olmadığı kadar şiddete, alkole, uyuşturucuya, cinsel sapkınlığa, cüretkarlığa gönüllü meyilliler zaten. Sen, sana zorbalık edene bu şekilde karşılık verirsen alkışlanırsın adeta bir kahraman gibi gösterilirsin. Şiddet öyle bir hal alacak ki ucunda ölüm de olsa sen kendini ezdirmemiş olacaksın. Sen ancak kimliğini bu şekilde inşa edersin başka yolun yok! Yoksa halkanın en zayıfı olmaktan kurtulamazsın. Karart gözünü ve ara hakkını. Göster onlara günlerini!

Akran zorbalığı dünyada ciddi bir sorun. Okul yönetimlerinin de ailelerin de başa çıkmakta epeyce zorlandıkları bir husus. Çocuklar problemi kendi aralarında çözmek istiyorlar çünkü racon böyle; kimseye gidip ağlayamazsın. Onların da ailelerinden, dış hayattan, dizi filmlerden, etraflarından görüp öğrendikleri acımasız metotları var. O metotlara göre reçete kesip muamele ediyorlar. Kimseden tavsiye almaya, olaylardan ders çıkarmaya tahammülleri yok. Gerek de yok zaten; onlar ne yapacaklarını herkesten daha iyi bilirler. Biliyorlar çünkü rol modelim dedikleri her hareketini taklit ettikleri kişiler çürük. Zihinleri, kalpleri, karakterleri çürümüş. Çoğunluğun böyle olduğu günümüzde sen gel çocuk yetiştir, ergen çocuğuna örnek ol.

Bu çocukların zihinlerinin anahtarı kimlerin elinde, kimler oynuyor algılarıyla? Tatlı dille, esprilerle, eğlenceli içeriklerle, samimi görünen yaşam tarzlarıyla, cesur hissettiren bakış açılarıyla, dürüstlükten dem vuran sohbetleriyle kimler çalıyor bu çocukların akıllarını?

Türkiye’de de öyle bir Youtube algısı var ki inanın hedef kitlesi ergenler olan içerik üreticilerinin hem video hem instagram içeriklerindeki kurnazlıklara hayret edersiniz. Ben ettim. Yaşları, kitlelerinin neredeyse iki bazen üç katı olan, takipçi sayıları en az 3-4 milyonlara çıkan bu içerik üreticileri öyle kelime oyunları öyle subliminal öyle ters köşe oyunlarla vuruyorlar ki çocukların algısını, üzülmemek elde değil.

Zaman öyle bir zaman ki başa çıkılması gereken şeylerle mücadele edecek sağlam ruhları bulmak da çok zor. Buldum dediğin batıl çıkıyor, işte budur dediğinin maskesi erken düşüyor. Daha böyle diziler, filmler, içerikler çok gelir çok geçer. Feraset bu çağda belki de hiç olmadığı kadar önemli. Onu elde edebilmek için de maneviyat gerekiyor. Boş lafla, yalandan karakter takınmakla ne feraset kazanılıyor ne de sağlam bir duruş.