Nancy Astor “Eğer eşiniz olsaydım kahvenize zehir katardım,"
Winston Churchill: "Nancy, eşiniz olsaydım o kahveyi içerdim.”
Nancy sorar: "Winston, sarhoşsunuz!"
Churchill cevap verir: “Ve siz hanımefendi, çirkinsiniz. Ama ben yarın ayılacağım.”
Mutsuz ve yürümeyen birinci, hatta bazen de ikinci, sonrasında Londra’ya gelip cemiyet hayatına karışan, ünlü olan, ortalığı karıştıran Amerikalı kadınlar bir değil, iki değil… Kraliyet ailesine ve mensuplarına el atmaları bir yana İngiliz Avam Kamarası’na kadar uzanan biri daha var. Avam Kamarası’nın seçilmiş olmayan ilk kadın üyesi…Nancy Astor…
Nancy Astor babasının Amerika’da köle çalıştıran bir demiryolu işletmecisi olması ile övünse de köleliğin kaldırılmasıyla fakirleştiklerini pek dile getirmez.
İlk evliliğinin sona ermesiyle İngiltere’ye gelir, hazırcevaplılığı ile üst tabaka arasında ünlenir. İngiliz kadınlar arasında kocalarının ellerinden alınacağı korkusu olsa da Nancy kendilerini ‘kendi kocamdan kurtulmak için ne büyük sıkıntı çektiğimi bilseniz…’ diyerek onları rahatlatır. Ama yine de bu üst tabakadan biriyle evlenir, müsrif bir hayata doğru evrilir. Şimdilerde İngiltere’nin en heybetli oteli olan İtalyan villa tarzında Thames Nehri manzarasına karşı 1666’da inşa edilen Cliveden kır evine yerleşir. Londra’da da görkemli St. James Meydanı’nda görkemli bir evi olur. Bu meydandan geçerken etrafınızda çok sayıda mavi plaka olacaktır, bir tanesi de kendisine aittir, ülkenin parlemento üyesi ilk kadını…
Nancy Astor, 4 St James’s Meydanı, Londra
Oxford biyografi sözlüğünde kendisi için ‘pırlantalar içinde evinin merdivenlerinin başında poz vererek misafirlerini karşılardı’ diye yazar.
Kocası Waldorf Astor Lordlar Kamarası’na seçilince kendisinden boşalan koltuğa oturur ve parlementodaki ilk kadın olur. 25 yılı aşkın eleştirilerle dolu politik hayatına rağmen yahudileri sevmemesi, katoliklik üzerine aşırılık dolu fikirleri ve kölelik hakkındaki görüşleri sebebiyle eleştirilerek İkinci Dünya Savaşı ile birlikte görevden çekilmeye zorlanır.
Kocasının sahibi olduğu ‘The Observer’ gazetesinde yahudilerin ve katoliklerin çalıştırılmasına karşı çıkmıştır. Parlemento üyeliği de hep eleştirilir zaten.
2018 yılında 100. yılı kutlanan kadınlara oy verme hakkı kampanyalarına katılmadığı, acı çekmediği ve herhangi bir bedel ödemediği ve aslında üst tabakadan biri olarak bu hususta neler olduğunu hiç anlamadığı iddia edilir.
Churchill’in kendisinin parlementoya seçilmesinin banyosuna izinsiz girmek gibi birşey olduğunu söylediğinde Astor “Bu türden bir korku için yeterince yakışıklı değilsiniz” cevabını verse de seçilmemiş olduğu, aşırılığı ve ırkçılığı sonunu da getirir.
Kadınlar için yapılan eleştiriler için;
“Kadınlar erkekler için dünyayı güvenli hale getirmek zorundadırlar zira erkekler kadınlar için çok güvensiz bir ortam yaratmıştır…Biz kadınlar çok konuşuyoruz lakin daha bildiğimizin yarısını söylemedik” der…
Kim bilir!