Yolun sonu


Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılar sorununu gündeme getirdiği toplantıya sadece 5 ülke bakan düzeyinde katılmış. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton toplantıda yok! Medyaya yansıyan fotoğrafta büyük bir düş kırıklığı yaşayan Davutoğlu ile üzgün Lübnanlı meslektaşı görülüyor.
Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, “Türkiye bizim celladımız” diye konuşmuş. Bu sözler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Türkiye bölgede artık güvenilmez, dostluğu tehlikeli bir ülke haline geldi” tepkisiyle örtüşüyor.
BM’nin ilgisizliği “insani yardımla” da sınırlı değil; Türkiye’nin asıl beklentisi olan Fransa’nın da desteğiyle Suriye’de güvenlikli bölge stratejisi çöküyor.
Türkiye ortada kalıyor!
En çarpıcı açıklama ise ABD Genelkurmay Başkanı’ndan geldi.
İlk kez bir Amerikalı general, Obama’nın Suriye politikasını eleştirdi. Tampon bölge oluşturmanın güçlüklerinden söz etti. İsrail’in İran’a saldırmasına bile karşı çıktı.
Pentagon’un Körfez Savaşı’ndan bu yana Irak’ta, Afganistan’da “yangına körükle gittiği” bilindiği için ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey’in sözleri fazlasıyla “barışçı” ve şaşırtıcıdır.
Obama’nın “seçim nedeniyle” Suriye politikasında “frene bastığı” gözleniyordu.
ABD Genelkurmay Başkanı, Obama’yı da eleştiriyor. Suriye’yi Libya’ya benzetmenin “gülünç” olduğunu, Türk ordusunun NATO’yu devreye sokmaya çalıştığını ancak bunun zorluğunu anlatırken, “Eğer tampon bölge kurmaya karar verirseniz, o zaman onu koruma sorumluluğunu da üstlenmiş olursunuz. Bu da sizi, silah, hava ve balistik füze sistemi kurmaya, kullanmaya itebilir” diyor.
Dempsey, İsrail’den olası bir İran saldırısında ABD’yi önceden haberdar etmesi gibi bir talepte bulunmadığını, çünkü bu konuda “suç ortağı olmak ve sonra yaşanacaklar konusunda sorumluluk üstlenmek istemediğini” söylüyor.
Amerika’dan böyle bir general çıkar mı?
Çıkmış işte, Dempsey anlaşılan “sivil bir general!”
ABD 11 Eylül’den sonra Afganistan ve Irak işgallerinden Vietnam gibi dersler çıkardığı için Suriye, İsrail ve İran’ı içerecek bir “kıyamet”e Pentagon ihtiyatlı yaklaşıyor.
Bu ihtiyat 1 Mart 2003 tezkeresi öncesinde Türkiye’de de vardı.
Şimdi roller değişti.
Türkiye, Suriye’ye müdahale konusunda bastıran taraf!
Ancak sivil ya da askeri, ne NATO’dan ne ABD’den ne de BM’den karar çıkartabiliyor.
Üstelik BM’de Suriyeli diplomattan “cellat ülke” lafı işitiyor.
Davutoğlu, 80 bin mülteciyi kabul eden Türkiye’nin ekonomik olarak zorlandığını anlatıyor. Dinleyen yok!
PKK nedeniyle Türkiye’nin güvenliği de riske girdi.
Başbakan Erdoğan’ın “ustalık kabinesi”nde koltuğu sallanan bakan sayısı artıyor.
Şartlar, Davutoğlu’nu istifaya sürüklüyor. 

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)