Adrien Brody, Sunday Times’a verdiği geniş kapsamlı bir röportajda deneyimlerini anlattı. The Pianist filmiyle en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanmasından yaklaşık 20 yıl sonra Adrien Brody, daha önce üç kez Oscar ödülü alan Jack Nicholson’ın ABD’nin Irak’ı işgaline tepki olarak tüm adaylardan törene katılmamalarını istediğini açıkladı.

Brody, The Pianist’teki Holokost’tan kurtulan Wladyslaw Szpilman rolündeki yüksek performansıyla, ödül aldı. Oyuncu aynı zamanda gelmiş geçmiş en genç en iyi erkek oyuncu (Brody, ödül aldığında 29 yaşındaydı) olma rekorunu da hâlâ elinde tutuyor.

BOYKOT ÖNERİSİ

Nicholson boykot isteğini söylediğinde Brody, adaylar arasında tek Oscar kazanmayandı. Diğer adaylar arasında Nicolas Cage, Daniel Day-Lewis ve Michael Caine yer alıyordu.

Tüm adaylar, 23 Mart 2003’te yayınlanan 75. Oscar gecesinden sadece dört gün önce gerçekleşen ABD’nin Irak işgaline olası tepkilerini tartışmak üzere Nicholson’ın evine davet edildi. Nicholson, tüm adayların dayanışma göstermelerini ve töreni birlikte boykot etmelerini önerdi, ancak daha önce hiç aday gösterilmeyen Brody, geceye katılacağını belirtti:

“SİZ KALABİLİRSİNİZ AMA BEN YAPAMAM”

“Sizi bilmem ama ben gidiyorum. Bir şekilde gitmem gerekiyor. Ailem geliyor. Bu çok sık olmuyor. Hepinizin daha önce kazandığını biliyorum. Siz kalabilirsiniz, ama ben yapamam.”

Adayların beşi de geceye katıldı. Brody, sahneye çıkıp önceki yılın en iyi kadın oyuncu kazananı Halle Berry’den ödülü kabul etti.

Ödülü alırken bir konuşma hazırlamadığını belirtip annesine ve babasına tüm yaratıcılık ve teşvikleri için teşekkür etti. Brody, konuşmasına canlandırdığı Yahudi asıllı ve Holokost’tan sağ kurtulan Polonyalı klasik müzik bestecisi Wladyslaw Szpilman’a teşekkür ederek devam etti. Ayrıca, Irak savaşıyla ilgili mesaj vermeyi de atlamadı:

“20 YIL SONRA BİLE FİLMİ İZLEYEMİYORUM”

“Bu gece çok fazla hüzünle doluyum; çünkü çok garip bir zamanda ödül alıyorum. Bu filmdeki deneyimim, savaş zamanlarında insanların üzüntüsünün, insanlıktan çıkarılmasının ve savaşın yansımalarının çok farkında olmamı sağladı. Kime inanıyorsanız, Tanrı ya da Allah, sizi korusun ve barışçıl ve hızlı bir çözüm için dua edelim.”

Brody, Dolby Tiyatrosu’ndaki kalabalık tarafından ayakta alkışlandı.

Brody, röportajda Wladyslaw Szpilman’ı oynamak için hayatından tamamen koptuğunu, hatta o sırada kız arkadaşından ayrıldığını ve şimdi, neredeyse yirmi yıl sonra, hâlâ filmi izleyemediğini açıkladı:

“Filmi izleyemiyorum bile. Ayrıca bu konuda konuşurken de biraz ağlıyorum.” (SÖZCÜ)