Gazetecimizin "Ankara'nın göbeğinden IŞİD'e giden yol" başlığıyla duyurduğu Ceylan Yeginsu imzalı NYT haberi gerçekten de "kendini gösteriyordu."
Ankara'nın turistik Hacıbayram bölgesinin IŞİD'in üssüne döndüğü iddia edilen haberin fotoğrafında Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu cemaatle birlikte bu bölgedeki Hacıbayram Veli Camii'nden çıkarken görülüyordu!
Yani özetle "Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı Ankara'daki IŞİD karargâhında!" deniliyordu.
İşte buydu! Sosyal medyada daha ziyade Sözcü'nün ırkçı manşetlerinden ve CHP'nin "coşkulu" mitinglerinden caps'ler paylaşan NYT muhabiri bir ustalık dönemi eserine imza atmıştı.
Elbette bu fotoromanı dizayn edenler ve ondan medet umanlar asgari zekâya sahip Türkiyeli okuru kandırabileceklerini düşünmüyorlar.
Ancak yayın yaptıkları ülkelerdeki kamuoyu, haberde geçen mahallenin ve caminin Başkent'in göbeğinde, halka açık ve genellikle siyasilerin tercih ettiği bir mekân olduğunu ne bilecek? Tıpkı bir süre önce "Bilal Erdoğan IŞİD komutanıyla görüntülendi" diyerek servis edilen fotolardaki uzun sakallı kişinin Aksaray'daki zavallı bir ciğerci esnafı olduğunu muhtemelen hâlâ duymadıkları gibi.
Ama sorun değil, zaten dertleri de Türkiye kamuoyundan ziyade dışarıyı etkilemek.
Çünkü ordunun göreve çağrılması olasılığının ortadan kalkmasının ardından içeride siyasete müdahale edecek ne kadar araç varsa denediler ve olmadı. Gezi'de sokağa çıktılar tutmadı. Cemaat'in bürokratik vesayetine omuz verdiler, başaramadılar. Hukuk darbesine destek oldular, yapamadılar.
Tüm umutları tükenince naçar, gözlerini dikebilecekleri yegane mecra kaldı, orası da Kapıkule'nin ötesi ve daha ötesi...
Şimdi AK Partifobiden muzdarip vatandaşı bile "saçmalamayın" artık dedirtecek yalanlarıyla Avrupa'yı ve ABD'yi tahrik etmeye çalışıyorlar. Ekonomiden insan haklarına, iş hayatından dış politikaya kadar her alandaki gündemi manipüle edip, seçimle işbaşına gelmiş iktidarın uluslararası arenadaki meşruiyetini sorgulatmaya çalışıyorlar.
Eminim aralarında, bir dönem Esad'ın Türkiye'ye saldırması ihtimali üzerinden siyasal iktidarı alma düşleri kuranlar gibi, uluslararası müdahale beklentisi içinde olanlar bile vardır.
Şimdi böyle söyleyince de parmaklarını saçlarına dolayıp kolejli kız edasıyla "karlı kayın ormanını telefon melodisi yapan insanlara darbeci diyorlar" diye çıkışırlar.
İyi de düşünüyorum daha hafif bir tanım bulamıyorum. Ayrıca dünyanın herhangi bir yerinde, siyaset kanalları açıkken eşit şartlarda girişilen sandık yarışını kaybedince sokağı, şiddeti, ceberut hukuku, yalanı, uluslararası toplumu manipüle etmeyi deneyenlere daha hafifini söylemezler.
Aslında kızıyoruz, eleştiriyoruz falan ama ne yapsın zavallılar? Bunca olaydan sonra artık sadece kendilerini "tanımayan" insanlara karşı inandırıcı olabileceklerini bildikleri için ecnebi kamuoyuna sesleniyorlar işte!
Bir gazeteci için ne büyük bir yıkım!
(Türkiye'den)