Yaşar Kemal'in meslektaşları grevde

Maaşları ödenmediği için iş bırakan 120 işçi işten atıldı. Sendikayı bırakırlarsa işe alınacaklar. Onlar da direniyor

Elektrik sayaçlarınızı okuyan birileri var. Küçümseyip geçilecek iş değil. Yaşar Kemal mesela gençliğinde havagazı kontrolörüymüş. Romanlarında evleri nasıl bu kadar gerçekçi tasvir ettiğini merak edenlere Kemal’in cevabı gençliğinde yaptığı mesleği olurmuş:
“Çünkü ben gençliğimde Havagazı İdaresi’nde gaz kontrolörlüğü yaptım. İstanbul’un evlerini mutfak mutfak bilirim.”

Dün havagazı bugün elektrik. Hayatın çok içinde bir iş yani. İETT belgeselinde Can Dündar ve Nebil Özgentürk’e şöyle anlatıyor o günlerini Yaşar Kemal:

“Maaşım 105 liraydı. İyi para...Her sabah saat 7’de gaz kontrolüne çıkıyordum. İşte ‘Gaz kontrol!’ diyorsun, kapı açılıyor, mutfağa giriyorsun. Sayaç okuyorsun. Öğleye kadar kapı kapı geziyorsun. Bir ayda bir bölgeyi bitirirdik. Sonra başka bir bölge verilirdi. Böylece bütün şehri yürüdük. 1.5 sene çalıştım orada. Sonradan hesaplamıştık; 1.5 senede buradan Tahran’a gidecek kadar yol yürümüşüz.
Yalnız iyi yemek vermiyorlardı. Biz de açlık grevi yaptık. Bunun üzerine ben dahil greve katılan herkesi kovdular. Orada edindiğim tecrübeyle 40 lira aylıkla çeltik tarlalarında su kontrolörlüğü yaptım. Orada biriktirdiğim parayla da daktilo aldım, arzuhalciliğe başladım.”
Bu hikâye 60 sene öncesinin hikâyesi. Genç kontrolör Yaşar Kemal çalışma koşullarına isyan etmiş. Grev yapmış, kovulmuş.
Bedaş’ın taşeron şirketi Marsaş’a bağlı çalışan elektrik kontrolörleri de çalışma koşullarına isyan etti. Maaşları iki aydır verilmiyordu, sayıları azdı, iş yükleri fazlaydı.

İş Kanunu’nda bir madde var. İşveren maaşını 20 gün geciktirirse iş durdurma hakkın var. Onlar da öyle yaptılar. Haklarını istemek için hakları olan bir eylem yaptılar. Neticede elbette burası Türkiye olduğu için kovuldular. Hem sendikalıydılar hem de haklarını aramışlardı. Yaşar Kemal’den bu yana bunlar kovulma sebebidir malum.

Mayıs sonundan beri İstanbul Taksim’de Bedaş binası önünde çadırda nöbetteler. Her cuma Galatasaray Lisesi’nin önünden Bedaş binasına kadar yürüyorlar. Sesler duyulsun diye.

Seslerini duyan çıkmayınca Boğaz Köprüsü’nü trafiğe kapattılar, gözaltına alındılar. Bedaş binasına girmeye çalıştılar, cevap şaşırtıcı olmadı: Gaz, cop vs. Standart uygulama malum.

Maaş ödemeyip, işten çıkaran şirketin bir teklifi var tabii. Enerji-Sen Başkanı Kamil Kartal özetliyor bu teklifi: Sendikadan istifa edin, işbaşı yapın.

Maaşları ödenmediği için iş bırakan 120 işçi işten atıldı. Sendikayı bırakırlarsa işe alınacaklar. Onlar da direniyor. Direnen Bedaş işçileri Yaşar Kemal’in meslektaşı. Direnen Bedaş işçileri belli ki Yaşar Kemal’in fikirdaşı.

İşte efendim işçi sınıfı kalmadı, sosyalizm demode falan. Peki 60 sene önceki kontrolörün başına gelen neden bugünkü kontrolörlerin de başına geliyor? Yoksa hak aramak demode de keyfi işten çıkartmak ve işçilerin örgütlenmesine düşmanlık hep moda mı?

(Radikal gazetesinden alınmıştır)