Yakınlaşma olur mu?

Birinci dünya savaşında ittifak, işçi göçü, güçlü ekonomik bağ... Türkiye ile Almanya arasında tarih boyunca yoğun ve sıkı bir ilişki var. İkili ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu döneminde derinlik kazanmaya başlamış, 3 Mart 1924’te imzalanan Dostluk Anlaşması ile resmiyet kazanmıştı. Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de dostluğun 100. Yılı dolayısıyla Türkiye’ye üç günlük bir ziyaret gerçekleştirdi.
* * * *

Bir Alman cumhurbaşkanının Türkiye'yi son ziyaretinin üzerinden on yıl geçmişti. Almanya ile Türkiye arasındaki en son üst düzey görüşme, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kasım 2023'te Berlin'e yaptığı ziyaretti.  Medya son ziyareti her ne kadar ziyareti ‘magazinsel‘ hale getirse de döner kebap, Sirkeci Garı, Gaziantep tarafını bir yana bırakıyorum.
* * * *

Cumhurbaşkanları arasındaki görüşme, tahmin edilenin üç katından fazla sürdü. İki siyasetçi birbirini, Steinmeier'in Dışişleri Bakanı olduğu dönem de dahil olmak üzere uzun süredir tanıyor. Erdoğan da zaten uzun bir ‘dostluktan‘ bahsetti. Alman Cumhurbaşkanı Almanya-Türkiye ilişkilerinin yeniden canlandırılması çağrısında bulundu.
* * * *
Cumhurbaşkanı Steinmeier, basın toplantısında, ‘Durum ciddi. İşte tam da bu yüzden birbirimize ihtiyacımız var. Bu nedenle Almanya-Türkiye ilişkilerine yeni bir önem vermemiz gerekiyor. Birbirimize ihtiyacımız var‘ dedi. Bu ifadeyi nasıl yorumlayacağız? Onun bu sözlerini değerlendirirken şunu da unutmamak gerek. Almanya’daki yönetimde 
Federal Cumhurbaşkanı yalnızca söz ve jest gücüne sahip. Partilerüstü bir role sahip.  
* * * *
Türkiye, özellikle Ukrayna savaşından sonra kriz diplomasisinde aktif rol oynayan bir ülke oldu. Yine İHA’lar, SIHA’lar aracılığıyla silah ihracatçısı olarak adından söz ettiren, kendine güvenen bir orta güç olarak ortaya çıktı. Ukrayna'daki savaşın Türkiye’nin jeostratejik önemini artırdığı bir gerçek. Ancak Türkiye’nin ortaya çıkan yeni durumunun şu ana kadar Almanya ve Avrupa Birliği ile ilişkileri üzerinde gözle görülür etkisi olduğu söylenemez. Ayrıca Türkiye’nin AB'ye katılım süreci her iki taraf için de çıkmaz bir sokağa girilmiş gibi.
* * * *
Almanya 
Cumhurbaşkanı Türkiye'ye yaptığı bu ilk ziyarette Almanya-Türkiye ilişkilerindeki sıkıntılara ilişkin tek kelime etmedi. Sadece kapalı kapılar ardında ise 
kendisinin ve Erdoğan'ın Gazze’deki savaşa ilişkin değerlendirmelerindeki farklılıklar hakkında açıkça konuştuklarını söyledi.
* * * *
Bu 
ziyaretin yalnızca nostaljik hatıralarla ilgili olmaktan ziyade, aynı zamanda iki devletin ikili ilişkilerindeki somut çıkarlarının da görüşüldüğü bir ziyaret olduğunu da düşünüyorum. Örneğin şu an önemli konulardan biri olan Türkiye’nin talep ettiği Eurofighter konusu da konuşulmuş olabilir. Türkiye, 23 milyar dolar değerinde 40 adet İngiliz-Alman-İspanyol ve İtalyan ortaklığıyla üretilen Eurofighter savaş uçağı için girişimlerde bulunmuş ancak Almanya'nın muhalefetiyle karşılaşmıştı.
* * * *

Alman medyasına bakılırsa ziyarette Berlin'in Eurofighter'ı Türkiye‘ye satmayı kabul etmesi yönünde talepler bir kez daha dile getirildi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler bu bağlamda bir şaka da yapmış. Gazetecilere, Alman Cumhurbaşkanı döner kebap kesmeyi bitirdiğinde Eurofighter hakkında sorulacağını söylemiş. Gazeteci Avni Özgürel, katıldığı bir tv programında Almanya’nın bu konuda yumuşadığını öne sürdü.
* * * *
Asıl soru şu. Almanya niye şimdi Türkiye’ye yaklaşıyor/yaklaşmak istiyor ? 
Ukrayna savaşında artan baskı altında, Gazze savaşı/İsrail ikilemi, Çin ile sorunlar büyüyor, Donald Trump'ın yeniden seçilme ihtimali, ülkede sağcı popülizm büyüyor, iklim politikasıyla ilgili acil sorular cevapsız kalıyor. Bu veya benzeri sorunlar Almanya’yı bunaltıyor. Alman diplomasisi, özellikle Ortadoğu ve Ukrayna'daki savaşlar ve bunlar üzerindeki Türk nüfuzu nedeniyle Türkiye’ye dikkatlice yaklaşmak istiyor. Ziyaretin özü bence bu olabilir. Yakınlaşma olur mu ? Tahmin etmek şimdilik zor.