Ya Talabani?



Çünkü Irak Cumhurbaşkanı Talabani aynı zamanda Kürdistan'ın yönetiminde KDP'nin ortağı olan KYB'nin yani Kürdistan Yurtseveler Birliği'nin de lideridir. Yani ne söz verirse versin Barzani KYB'nin yani Talabani'nin onayını almadan hiçbir adım atmaz. Talabani ise bu onayı vermeden önce KYB ile KDP arasındaki hassas dengeleri gözetir sonra da Irak Cumhurbaşkanı olarak davranır.

Çünkü sonuçta o Irak birliğinin sembolüdür ve Irak Anayasası'nın belirlediği sınırlar içinde görev yapmaktadır. Yani bir Kürt olmasına rağmen  Barzani'nin Başbakan Maliki ile sorunlarında Barzani'den yana tavır koymamaktadır. Nitekim de Maliki hükümetinin düşürülmesi konusunda 6 ay önce Ankara'nın ikna ettiği Barzani, Erbil'e döndüğünde Talabani'den 'azar işitti' sonra konuyu unuttu. Şimdi de aynı şey olacak. Barzani Bakan Davutoğlu'na ne der bilmemem ama söyleyeceği her şeyi Talabani'ye onaylattırmak zorundadır. Talabani ise Suriye konusunda  Türkiye'nin politikalarından pek hoşnut değil ve Suriyeli Kürtlerin sakin durması için çok çaba harcamaktadır. Barzani Suriye Kürdistan'ında taraf olduğunda ise Başbakan Maliki ile ilişkileri daha da gerginleşecek. Böyle bir durum, Kürt olan Celal Talabani'yi çok zorlayacaktır.

Barzani'nin Suriye Kürtleri konusunda fazla müdahil olması doğal olarak Tahran'ı tedirgin edecek ve Kuzey Irak'a bir şekilde müdahale etmesine yol açacaktır. Celal Talabani ise tüm bu dengeleri ve özellikle PKK'nın dört ülkedeki varlığını çok iyi bilmektedir. Özetle hep söylediğim gibi Suriye sorunu yavaş yavaş tüm bölgeyi etkilemeye başlamış ve daha da etkileyecektir. Başından beri bu konuda yanlış yapan Ankara'nın Barzani ile tatlı-sert politikasıyla bu gidişatı durduracağını düşünüyorsa yanıldığını yakında görecektir. Çünkü Barzani artık 'postal yalayan' bir 'çapulcu' değil.

Çünkü ABD Başkan Yardımcısı Biden'ın sık sık telefonla konuştuğu Barzani, Beyaz Saray'da hatta Çankaya'da törenle karşılanan bölgesel bir liderdir.

Ama onun üstünde Türkiye'nin her nedense görmemezlikten geldiği ya da gelmeye çalıştığı bir Talabani var. Talabani'nin anayasal iktidar ortağı Şii Maliki'dir. Ankara ile ilişkileri giderek gerginleşen Maliki'nin arkasında da Şii İran var. Şii İran ise Esad'ın yanında.

Esad'ın yanında bir de Şii Hizbullah var. Kürtler ise Suriye, Irak, İran ve Türkiye'de var. Yani Suriye'de demokrasi ve özgürlük isteyen Türkiye, Suriyeli Kürtler kendi haklarını almaya kalkışınca 'vururum' diye tehdit ediyor. Kendi Kürtleri ile 30 yıldır sıkıntıları olan bir Türkiye, Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt Federe Bölgesi kurulması için elinden gelen her şeyi yaptı, yapmaktadır. 'Halep'te on gündür çatışma var' diye haber yapan Türk televizyonları aynı bültenlerde 'Şemdinli'de on gündür çatışmalar var' diyor ve her türlü uçak, tank, top ve ağır silahların kullanıldığını görüntülerle anlatıyor.

Bakalım aynı televizyonlar yakında Kuzey Suriye'de Suriye ordusu ile Kürtler arasında çatışma olduğunda ne diyecek? Bakalım aynı televizyonlar Suriye'de iç savaş çıktığında Türkiye'nin desteklediği Hür Suriye Ordusu ile Barzani'nin desteklediği Suriyeli Kürtler çatıştığında ne diyecek?

Suriye'de Irak benzeri ama PKK kontrolünde bağımsız federal bir  bölge ortaya çıktığında belki de  bildik 'uzmanlar' televizyonlara çıkıp 'Acaba Kamışlı nerede' diye sorarlar!

(Akşam gazetesinden alınmıştır)