22 Kasım 2023 Çarşamba günü yapılan erken milletvekili seçimlerinden ırkçı ve İslam düşmanı Wilders’ın en çok milletvekili çıkarması, Hollanda siyasi gündemini alt üst etti. Bazı çevrelerde, PVV’nin seçimleri kazanması “Düşünülmesi mümkün olmayan oldu” olarak tanımlandı. Wilders’in kazanması, kimi bireyler ve sosyal gruplar tarafından korku ve endişe olarak görülürken, aynı Wilders her dört Hollandalıdan birisi için umut oldu.
Özellikle Hollanda’da doğup büyüyen ve seçimlerden sonra kendilerini güvende hissetmeyen göçmen kökenli bireylerin ve bazı sosyal grupların medya hesaplarından yayınladıkları mesajlarda, Wilders Hollanda’sından tedirgin ve endişeli olduklarını görmekteyiz.
Örneğin, Trouw gazetesi köşe yazarlarından Emine Uğur sosyal medya hesabından şu açıklamayı paylaştı: “Son dört yılda, sosyal medyada bazen kısa bazen de haftalarca devam eden ve yer yer yoğun bir şekilde nefret söylemlerine muhatap oldum. Ancak, son bir kaç gündür karşılaştığım nefret söylemlerinin boyutunu, hiç bir zaman yaşamadım… Şunu söyleyebilirim ki, seçim sonuçları, insanların ırkçılık ve Müslümanlara karşı nefretlerini açığa vurmasını meşrulaştırmış ve bu yöndeki duygularını güçlendirmiştir. Zehirli cin, artık şişeden çıkmıştır”.
Bir başka dostumuz, Wageningen Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Bedir Tekinerdoğan da, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu görüşlere yer veriyor: “50 yıla yakın bir süredir Hollanda’da yaşıyorum. Achterhoek’da büyüdüm. Twente’de okudum ve yaşadım. Hollandalı bir Türk olarak, kendimi her zaman topluma adadım ve toplum için elimden geleni yaptım. Kendimi Hollanda’nın yetiştirdiği bir ürün/değer olarak görüyorum. Ancak son yapılan seçimleri ırkçı bir partinin kazanması, beni son derece rahatsız ediyor ve şaşırtıyor, ayrıca endişelendiriyor…
Irkçılık bir görüş olamaz, ırkçılık bir suçtur. Irkçı partiye bu dakar çok sayıda oy verilmesi, toplumdaki kutuplaşmayı körükler, kurumsal ırkçılığı da tırmandırır…”.
Diğer taraftan, dünyanın altı kıtasına yayılmış 70 milyondan fazla üyeye sahip olan Avaaz Topluluğu Hollanda temsilciliği de, Wilders’in seçimleri kazanmasıyla, bir karşı kampanya başlattı. Wilders’i Başbakan yapmayalım başlığını taşıyan kampanyada yer alan bazı ifadeler şöyle: “Yüzde 75 Hollandalı Wilders’a oy vermedi. Wilders, ancak diğer siyasi partilerin koalisyona girmesiyle Başbakan olabilir. Wilders, bizim savunduğumuz demokrasiye saldırıyor. İklim politikalarını iptal etmek istiyor. Avrupa Birliğinden çıkmak ve sınırları kapatmak düşüncesinde. Wilders hükümeti hepimiz için bir tehdit oluşturur. Onun için Wilders’i Başbakan yapmayalım”.
Bireyleri ve sosyal grupları bu şekilde endişelendiren, ancak her dört Hollandalının oyunu alan Wilders, seçmene hangi sözleri verdi? Bu sorunun cevabını da, PVV’nin yayınlamış olduğu 46 sayfalık seçim pogramında bulmaya çalışalım.
Yayınlanan seçim programının önsözünde, Hollandalıların memnuniyetsizliklerinden şikâyet edilerek şu cümlelere yer verilmiş: “Hollanda artık ‘Hollanda’ değildir. Ağzına kadar dolmuştur. Artan suçlar yüzünden mahalleler ve şehirler çoğu zaman tanınmaz hale gelmiştir. Hollanda’yı yeniden fethetmeliyiz. Burada şanslarını arayan farkılı kültürden insanlara sınırları kapatmak zorundayız.”
PVV’nin seçim programında, Hollanda ve Hollandalılar kavramlarının 121 defa kullanılması dikkat çekerken, mülteci ve göç başlığı altında şu görüşler yer almaktadır:
“Refah devletimiz, sosyal yardımlardan ve diğer imkânlardan yararlanan, Batılı olmayan göçmenlerin büyük baskısı altındadır. Sosyal yardım alanların yarıdan fazlası bunlardan oluşmaktadır. Ancak, artık eğitim sistemi ve sağlık sistemi sürekli artan yabancı akınını kaldıramayacaktır.”
Seçim programında, ekonomik sıkıntı içinde olan ve düşük gelirli Hollandalıların oyunu almak için, kulaklara hoş gelen şu cümleler yer almaktadır:
“Lahey’deki siyasetçilerin çoğunluğu Hollandalıları hayal kırıklığına uğrattı. Yıllardır satın alma gücü vaatleriyle halkı kandırdılar. Bu arada Hollandalıların cüzdanları boşaldı. Ancak, milyarlarca doların, kendilerine faydası olmayan şeylere harcanıp israf dildiği de görülüyor.”
Bu cümlerleden, siyasetçilerin halktan kopuk olduğuna dikkat çekerek, daha sosyal, sağlık hizmetlerinin iyileştiği, bireysel katkı payının verilmesi, akaryakıtta vergilerin düşürülmesi, sosyal konutların kiralarının daha aşağıya çekilmesiyle konut krizinin çözülmesi gibi vaatlerde bulunuyor PVV.
Yukarıdaki örneklerden de görüleceği üzere, Wilders’in kazanması kimi göçmen kökenli ve başarılı bireyleri ve sosyal grupları korkutup, endişelendirmiştir. Ancak, Wilders diğer taraftan, ülkenin gidişatından memnun olmayanlara çeşitli vaatlerde bulunarak onların umudu olmuştur. Kimilerine korku salan, kimilerine de umut olan Wilders’ın, başbakan olduğunda neler yapacağını hep birlikte göreceğiz.
Veyis Güngör
27 kasım 2023