İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, Irak ve Afganistan'daki suçlara ilişkin belgeleri yayımlayan WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın ABD'ye iade edilmesi kararını imzaladı.

İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Hem sulh ceza mahkemesi hem de yüksek mahkemenin değerlendirmesinin ardından 17 Haziran'da sayın Julian Assange'ın ABD'ye iadesine karar verildi." denildi.

Açıklamada, Assange'ın karara itiraz için 14 günlük süresi bulunduğu aktarıldı.

WikiLeaks'ten yapılan açıklamada ise karara tepki gösterilerek, "Bugün, basın özgürlüğü ve İngiliz demokrasisi için kara bir gün. Bu ülkede ifade özgürlüğünü önemseyen herkes, İçişleri Bakanı'nın Julian Assange'ın suikastını planlayan ABD'ye iadesini onayladığı için derin bir utanç duymalıdır." ifadesine yer verildi.

"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLARINI ARTIK YABANCI KANUNLAR BELİRLİYOR"

Assange'ın yanlış bir şey yapmadığı, suç işlemediği, gazeteci ve yayıncı olarak işini yaptığı vurgulanan metinde, "Bu ülkede basın özgürlüğünün sınırlarını artık yabancı kanunlar belirliyor ve sektörün en prestijli ödüllerini kazanan gazetecilik bu hale geldi." denildi.

Karara itiraz edileceği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bugün, savaşın sonu değil. Bu sadece yeni bir yasal savaşın başlangıcı. Hukuki sistem üzerinden temyize gideceğiz, bir sonraki temyiz, Yargıtayda olacak. Sokaklarda daha yüksek sesle mücadele edip, daha çok bağıracağız, örgütleneceğiz ve Julian'ın hikayesini herkese anlatacağız."

175 YILLA YARGILANABİLİR

Nisan 2019'dan bu yana İngiltere'de tutuklu bulunan Avustralya doğumlu Assange'ın ABD'ye iade edilmesi durumunda 175 yıl hapisle yargılanabileceği belirtiliyor.

Özellikle Amerikan ordusunun Irak ve Afganistan'da "savaş suçu" olabilecek eylemlerine ilişkin binlerce gizli belge yayımlamakla suçlanan Assange'ı Washington casusluktan yargılamak istiyor.

Assange destekçileri de davanın basın özgürlüğüne ciddi bir saldırı olduğunu belirtiyor.

ASSANGE'IN DAVA SÜRECİ

Assange'ın kurduğu WikiLeaks, 2010'da aralarında ABD'nin Irak ve Afganistan'da işlediği suçları da delillendiren çok sayıda gizli belgeyi yayımlamıştı.

ABD'nin casuslukla suçladığı ve iadesini istediği Assange, hakkında tecavüz ve cinsel taciz suçlamalarıyla açılan davalar için İsveç'e iadesi gündemdeyken, Haziran 2012'de Ekvador'un Londra Büyükelçiliğine sığınmıştı.

Assange, Ekvador'un Londra Büyükelçiliğinden 11 Nisan 2019'da çıkarılarak gözaltına alınmış ve "kefaletle serbest bırakılma şartlarını ihlal etmekten" tutuklanarak Londra'daki Belmarsh Hapishanesi'ne konulmuştu.

Mahkeme, Assange'ı bu suçtan 50 hafta hapse mahkum etmişti. 50 haftalık cezasını dolduran Assange'ın iade talebi çerçevesinde tutuklu kalmasına karar verilmişti.

Duruşmaların ardından 4 Ocak 2021'de Assange'ın intihar riskinin yüksek olduğu ve ABD hapishanesinde özel idari önlemlere tabi tutulacağı, özellikle de istihbarat topluluğunun kendisine düşman olması nedeniyle "gerçek bir risk altında" olduğu gerekçesiyle ABD'nin iade talebi reddedilmişti. ABD ise karara itiraz etmişti.

ABD, temyizi kazanabilmek için WikiLeaks kurucusunun yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulmayacağı ve hapis cezasını ülkesi Avustralya'da çekebileceği taahhüdünde bulunmuştu.

Savunma ekibi ise CIA'in, Assange'ı Ekvador'un Londra Büyükelçiliğinde saklandığı sırada kaçırma ve öldürme planı yaptığına ilişkin haberleri dayanak göstererek can güvenliğine vurgu yapmıştı.

10 Aralık 2021'de Yüksek Mahkeme, verilen teminatları yeterli bularak alt mahkemenin kararını bozmuş ve Assange'ın ABD'ye iade edilebileceğine hükmetmişti. Bunun üzerine Assange'ın savunma ekibi, davayı Yargıtaya taşımak için Yüksek Mahkemeye izin başvurusunda bulunmuştu.

Yargıtay da 14 Mart’ta verdiği kararla Assange'ın ABD'ye iade edilebileceği yönündeki karara itirazını reddetmişti.

20 Nisan'da da Westminster Sulh Ceza Mahkemesi'nin iadeye hükmetmesiyle konu nihai karar için İçişleri Bakanı Priti Patel'in önüne gitmişti.