Uzun süredir LTB ve UBP’ye kilitlendik.
Sokağa çıktığımız zaman yurttaşın her iki konudan da usandığını çok rahat gözlüyoruz.
Kimse bu sorunların çözümsüz olduğunu düşünmüyor... Tepki çözümü olan konuların kördüğüm haline dönüştürülmesidir.
... Ve bu arada Kuzey Kıbrıs’ın değişik bölgelerinde insanımızın öncelik verdiği sorunları var.
Bu sorunlar bizlere taşınıyor.
Çamlıbel’den Güner Nuri, önce telefonla aradı. Sonra elektronik postayla bir anlamda köylünün ortak yaklaşımını iletti.
Bugün o mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Uzun süredir LTB ve UBP’ye kilitlendik.
Sokağa çıktığımız zaman yurttaşın her iki konudan da usandığını çok rahat gözlüyoruz.
Kimse bu sorunların çözümsüz olduğunu düşünmüyor... Tepki çözümü olan konuların kördüğüm haline dönüştürülmesidir.
... Ve bu arada Kuzey Kıbrıs’ın değişik bölgelerinde insanımızın öncelik verdiği sorunları var.
Bu sorunlar bizlere taşınıyor.
Çamlıbel’den Güner Nuri, önce telefonla aradı. Sonra elektronik postayla bir anlamda köylünün ortak yaklaşımını iletti.
Bugün o mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum:
***
“Sayın Hasan Hastürer.
Vaktim oldukça, gazete köşe yazılarınız okumakta, televizyon programlarında yapmış olduğunuz konuşmaları dinlemekteyim. Canla başla çalışarak, Kıbrıs Türk halkına hizmet etmektesiniz.
Bir yıldan beri, tüm gazete ve televizyon programlarında Lefkoşa belediyesi konuşulmakta ve yazılmaktadır. Tüm bu yazılıp konuşulanlar söylem, fikir ve temenniden ileri gitmemektedir. Olaylar karşılıklı suçlama ve görüşlerle geçiştirilmektedir. Oysa bu tartışmalar, yasalar esas alınarak yapılmalı, çözüm yasalar çerçevesinde aranmalıdır.
CT Partisi’nin, Anayasa ve yasaları dikkate alınmadan, bir cümlelik yasa ile 2008 yılında yapmış olduğu köylerin belediyelere bağlanma yasasını, zorla, dayatma ile köylere kabul ettirmişlerdir. Zavallı köylüler, belediyelerin borçlarına ortak edilmişlerdir. Bu durum insan hakları ihlalidir. Ne acıdır ki üç yıl gibi kısa bir sürede sadece belediyeleri değil, köyleri de batırmışlardır. Bunca hukuksuzluk ve haksızlığa, sahillerin yağmalanmasına rağmen CT Partisi halen devrim yaptığını iddia etmektedir.
Çamlıbel’de ikamet etmekteyim. Çamlıbel’in durumundan dolayı, belediye yasasını inceleme gereği duydum. Mevcut Belediyeler Yasası, halkın taleplerine karşılık verebilecek, yöneticilerin denetlenmesini sağlayacak düzeydedir. Bugüne kadar yasalar esas alınarak hiçbir tartışma yapılmamıştır. Anladığım kadarı ile belediyeler yasasının Madde 119. Ve Madde 125. Tartışılmış olsa konuya en kısa sürede çözüm bulunmuş olacaktı. Mesele artık kördüğüm olmuştur. Yine de geç değildir. Doğruyu bulmak için, hukukçu ve akademisyenlerin, bu yasaları halkın önünde tartışmaları ve soruna katkı koymalarını sağlayabilirsiniz.
Anayasanın, kesin hesaplar (madde 93.) ve belediyeler yasası madde 119. Her yıl bütçenin kesin hesabı, Sayıştay tarafından denetlenir. Sayıştay’ca denetimi kesinleşen kesin hesaplar Resmi Gazete’de yayımlanır.
Bugüne kadar belediyelerin her yıl kesin hesapları denetlendi mi? Resmi Gazetede yayınlandı mı?. Borçlu olan bu bütçeler nasıl onaylandı?. Bu borçlar yüzünden, belediye başkanı tarafından , faiz ve cezalardan dolayı zarara uğratılan belediyelerin cezaları belediye başkanlarından geri talep edildi mi?. Belediye başkanlarının beceriksizliği yüzünden zarara uğratılan belediyelerin ceza ve faizlerini halka ödetme hakları var mı?. Resmi Gazetede yayımlanmayan hiçbir yasa veya karar resmiyet kazanmaz. Kesin hesaplar Resmi Gazetede yayımlanmamış ise suçlu kim?. Devleti temsil eden kamu görevlilerinin yasaları tanımaması ne anlama gelir?. Bunlar gibi yüzlerce soru cevap beklemektedir.
Belediyeler Yasası Madde 125. Belediye başkanı, belediye başkan vekili veya belediye meclis üyeleri, Ceza Yasası bakımından kamu görevlisi sayılırlar. Fasıl 154 Ceza Yasası ilgili maddeleri de belirtilmiştir. Yasa net ve açık ortada dururken, suç işleyen kamu görevlilerinin yargılanmaması nasıl olur?. Dokunulmazlıkları mı var?. Kimler görevini yapmaz? Halkı ve devleti zarara uğratanlar kimler tarafından korunur? Savcılar, biz hükümetin avukatıyız derler, devletin milletin haklarını savunacak avukatları yok mu? Bu soruların cevabını kim verecek? Yoksa bu devleti hiçbir kamu görevlisi tanımaz mı?
Olaylara ışık tutması için, son üç yıl içerisinde Çamlıbel’de yaşananlardan birkaç örnek aktarmak isterim. Çamlıbel Lapta belediyesi tarafından işgal edildikten sonra sorunlar yaşanmıştır. Yol ortasına, trafiği engelleyecek şekilde septik havuz yapan belediyeyi Girne kaymakamına şikâyet ettik. Cevap ben karışmam belediye istediğini yapar.
İmar yasalarına aykırı yapılan işleri, şehircilik dairesine şikayet ettik. Köyler belediyelere bağlandıktan sonra imar işlerinin yasalara uygun yapılacağını umuyorduk. Oysa hiçbir iş imar yasalarına uygun yapılmaz. Aldığımız cevap, denetimi belediyeler yapar biz karışmayız. Bölgemizde önemli kültür varlıkları mevcuttur. Bazıları belediye tarafından yıkıldı. Eski eserlere yapmış olduğumuz şikâyetlerde aldığımız cevap, bahse konu eserler listelenip Resmi Gazetede yayınlanmadığı için yasal müdahale yapamayız.
Sağlık merkezi inşaatında, Bakanlar kurulu kararı ile Sağlık Bakanlığına tahsis edilen arsa belediye tarafından işgal edildi. Muhtarlık olarak polise yapmış olduğumuz şikâyette, siz mal sahibi değilsiniz şikayetiniz kabul edilmez cevabı aldık. Elimizde proje var, Bakanlar Kurulu Kararı, belge var nasıl şikayet edemeyiz diye sorduğumuzda, onlar size göre belgedir bize göre belge değildir cevabını aldık. Polisin dahi Bakanlar Kurulu kararını tanımadığı bir devlet olabilir mi? Herhangi bir belediye başkanının Bakanlar kurulu kararını tanımama lüksü var mı? Belediyeler kirlilik yaratır diye Çevre dairesine şikayette bulunduğumuz zaman, Yasalar şahısları kapsar cevabını aldık.
Bunca soru ve sorun varken, Yasaların, madde madde hukukçu ve akademisyenler tarafından tartışılması, halkımızın aydınlatılması, görevini layığı ile yerine getirmeyenlerden hesap sorulması, yasaların, doğru bir şekilde uygulanmasını sağlayacaktır.
Saygılarımla.
Güner Nuri”
Çamlıbel-Girne
Günün sözü:
Dertler dağ olursa, nedeni çözümsüzlüktür.
(Havadis gazetesinden alınmıştır)