Vatandaşlıkla ilgili öylesine dramlar yaşanıyor ki ülkemizde, inanılır gibi değil. Vatandaşlıkla ilgili böylesine çirkin, böylesine insanlara eziyet çektirici yasayı hazırlayanları da, yapanları da kınıyorum. İşin içine girdikçe nasıl yüz karası, insanlık dışı bir yasa yapılmış olduğunu görmek beni gerçekten çok üzüyor. Bizim anlı şanlı solcularımız ve insan hakları denince mangalda kül bırakmayan aydınlarımız kendilerine yönelik böylesine çirkin ve insan haklarını hiçe sayan bir yasa yapılsaydı, düzeltilene kadar hiç durmadan grev yapıp protesto ederlerdi. Yazık ki yasanın mağdur ettiği bu insanların akıllarına her estiğinde grev yapma, protesto etme gibi bir seçenekleri yok. “Suç işledin” deyip anında sınır edecekleri için ağızlarını açıp tek kelime söyleyemiyorlar maalesef. İnsan Hakları ile ilgili derneklerimiz, vakıflarımız ülkemizde yaşanan insanlık faciasını göremiyorlar. Sadece Suriye’den veya da diğer Ortadoğu ülkelerinden kaçak gelenlere arka çıkıp, şov yapmak için seslerini çıkartıyorlar, hepsi o kadar.
Ve hala daha da mevcut hükümet, vatandaşlığı kolaylaştıracağına elden gelen zorluğu çıkarmak için, yeni kurallar getirmek ve uygulamaya koymak peşinde. Gerekçeleri de Kuveyt, Dubai gibi ülkelerde vatandaşlık verilmiyormuş çalışanlara! Bizim bağımsız ve egemen olarak tanınmadığımız ve hala daha var olmak için mücadele verdiğimizi unutmuşlar, tanınan, bağımsızlıklarını elli sene evvel kazanmış, egemen devletlerle aynı kefede olduğumuz düşünüp, insanlık için yüz karası olacak yasalar yapmaya, kurallar getirmeye çalışıyorlar. İş insan haklarına gelince hiçbir şeye dokundurtmayan, halk dili ile “mangalda kül bırakmayanlar”, konu bizim öz be öz Anadolu insanımızın vatandaşlık haklarına gelince, insan haklarını bir kenara fırlatıp, en azılı ırkçı kesiliyorlar.
Bana gelen, vatandaşlık konusu ile ilgili bazı mesajlar aşağıda. Okuyun kıymetli okuyucularım ve sizler karar verin nasıl yüz karası bir yasa yapıldığına.
Birinci yazıdaki gencimiz KKTC’de doğmuş, büyümüş ve başka hiç bir ülkeye gitmeden 18 yaşına gelmiş. Bırakın kendisini vatandaş yapmayı, açıkçası “defol git” diyoruz yüzüne. Her ay yurt dışına çıkmaya ve tekrar geri dönmeye mecbur etmişiz kendisini. Evladımızı buna zorlayan hastalıklı beyinlerin gerekçesi de, “ikameti devamlı olmasın ve vatandaşlık hakkı kazanmasın!” Gerekçeye bakın siz. Bu ülkede doğacak, büyüyecek, 18 yılını geçirecek ve biz hala Avrupa’da mevcut ve uygulamada olan insan haklarına tümden aykırı olarak kendisini vatandaş yapmamak için elden gelen her zorluğu çıkaracağız. Allah layık olduklarını versin, böylesine çirkin gerekçe üretenlerin ve de uygulamaya koydurtanların…
Ülkemde doğan ve 18 yıl yaşayan bir evladımıza vatandaşlık verilmeyecek de kime verilecek çok merak ediyorum gerçekten. Keşke Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilecek hakları ve konumları olsaydı. Ki, kendi adıma söyleyeyim; Bu çirkin, insanlık dışı kararları üretenleri dava ederek haklarını aramalarına yardımcı olmak için bir an olsun tereddüt etmezdim.
Muhaceret Polislerimizin bazıları da bir başka alem. Burada doğup büyüyen gençlerimizi hem yurt dışına çıkmaya mecbur ediyorlar, hem de girişlerinde, ailesinin, evinin, barkının, okulunun KKTC’de olduğunu, yurt dışında kalabileceği hiç bir yeri olmadığını bildikleri halde, sadece 30 günlük ziyaretçi izni veriyorlar gençlerimize, bu talihsiz, vatandaş olmalarına kasten izin vermediğimiz doğal vatandaşlarımıza…
Elimde, bana gönderilmiş çok sayıda iç burkan, insanı isyan ettiren mesajlar var. Dünyada okuma düzeyi en yüksek olan ülkeyiz diye övünüyoruz ama ülkemizde doğan büyüyen, emekli olup buraya yaşamlarının son baharını huzur içinde geçirmek için gelip yerleşmek isteyenlere de şeytanın bile aklına gelmeyecek zorluklar çıkartacak kadar kötü kalpli olduğumuzu da hiç söylemiyoruz. Herhalde dilimiz varmıyor, veya da işimize gelmiyor bu konuya girmek… (devam edecek)