Vaka-i Hilal

Haftalardır ondan söz ediliyor. Oysa, varlığı çok önceden bilinen biri. Bir süredir unutulmuş durumdaydı ama, içinde bulunduğu “sanat” dünyasında adı zaman zaman da olsa duyuluyordu. Bu kez öyle değil. Şimdilerde öncekinden de fazla söz ettiriyor adından.

Twitterda bir fenomene dönüşen Hilal Cebeci'den söz ediyorum. Hemen hemen her gün, “panpiş” adını taktığı izleyicilerine erotik görüntülerini sunduğu için, magazin dünyasında daha önce görmediği ilgiyi toplamış bulunuyor. Sosyal medyada haberlere konu oldu örneğin. Büyük “Türk düşünürü” Rasim Ozan Kütahyalı'nın da sunucularından olduğu bir televizyon programına da katıldı.

Ben de, “panpiş” olmayı göze alarak, haber sitelerinde yayınlanan erotik görüntülerini izledim hanımefendinin. Sadece kalçalarının göründüğü pozlardı karşımdaki. Yüzünü gösteren tek bir fotoğrafına rastlamadığım için “pasaport ya da nüfus cüzdanında da sadece bu fotoğrafları mı kullanıyor” diye sormadım değil. Kendisini sadece kalçadan ibaret sanmamıza yol açan bu teşhirinden elbette o sorumlu.

Bir kadın hakkında bunları yazıyor olmak üzücü. Benim niyetim de zaten, kendince - herhalde- haklı gerekçelerle bu işe “soyunanHilal Cebeci'ye herhangi bir ahlaki eleştiri getirip, onu toplumumuzun şu çok meşhur ahlaki kodlarına uymaya davet etmek değil. Kaldı ki, alıcısı çok olan büyük bir pazar var ortada. Yani, Cebeci gibilerden bunu talep eden büyük bir pazar. Bunu dikkate almadan, bu hanımefendiye çullanmanın anlamı yok elbette.

En hafifinden erotizmi de en sertinden pornoyu da kapsayan, yazılı, çizili cinsel edebiyatla, seks oyuncaklarını/aletlerini de içine alan bu pazara “haz endüstrisi” diyoruz biz. Bir haksızlık yapmamak için belirteyim hemen; Hilal Cebeci'nin bu endüstrinin “çalışanı” olduğunu iddia ediyor değilim. Sadece, bazı yönleriyle bir parçası haline gelmiştir. Kendi isteğiyle olmuştur bu da.

Cebeci, alıcısı çok bu endüstrinin kodlarına uygun davranarak, pek bir cılız olan ününü ikiye katladı. Uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan biriyken, şimdi birden bire “parlaması”,sosyal medyanın nimetlerinden haberdar olmasıyla ilgili değil sadece. Yaşadığımız ülkede, kolları her yere uzanabilmiş işte bu haz endüstrisinin muhtemel alıcılarının farkında oluşuyla da ilgili tüm bu teşhirciliği. Sesiyle bugüne kadar gelebildiği yer belli. Şimdilerde herkesin elinin altında bulunan, kolayca ulaşılabilecek internet sayesinde, izleyende, sadece ona özelmiş hisleri uyandıran pozlarıyla, kendisini bu endüstriye “açarak” popülerliğini arttırma peşinde.

Kısa süreliği “panpiş”liğim sırasında, ben de hanımefendinin sadece benim için bu pozları verdiğini düşündüm bir an. Son derece “domestik” bir ortamda, ev giysileriyle verdiği erotik pozları insana bunu düşündürtüyor haliyle. “Yahu şu halimi bir gören olsa ne der” diye söylene söylene epeyi bir gözlem yaptım tabii. Ekranınızda, yani karşınızda, kendisi için “çok özel” olanın görebileceği iç çamaşırlarıyla duran biri var. Aynı anda binlerce kişinin izlediğini biliyor da olsanız, sanki Cebeci adınızla seslenecek kadar “sizinle” o anda. Toplu seyirden farklı bir vakıa bu. Herkes topluca ama son derece “tekil” izleyebiliyor teşhiri. Haz endüstrisi, kişide, karşısında soyunanın sadece kendisi için var olduğu hissini uyandıran bu teşhir avantajını kaçırır mı? Zaten bireyi iyice asosyalleştirdiği söylenen bilgisayar ortamını bireysel bir şehvet cennetine de döndürmek akıllı bir girişimcilik. Hazır Cebeci gibiler de var. Neden olmasın?

Oluyor işte. Yani Hilal Cebeci, fotoğraflarını kendisi çekip de koymayı akıl etmiş değil twitterlara falan. Bu endüstrinin akıllı stratejistleri, sadece twitter izleyicilerinin görebileceği bu pozları haber sitelerine iletiyorlar. “Hilal yine soyundu”, “Bu kez iç çamaşırlarıyla” benzeri heyecanlandırıcı ifadelerle daha geniş kesimlerin izlemesini de sağlıyorlar. Twitter hesabı olmayan biri olarak ben böyle izledim mesela. İzleyenler Cebeci'yle bu kadar yakın olma halini asıl değerlendirirler bilemem, bu arada. Ben bir süre izleyip bıraktım.

Yani Cebeci, kendisini, kendisi gibi binlerce “seyirlik” arzu nesnesini içinde barındıran, bu “nesnelerin” alıcısının da her zaman çok olduğu haz endüstrisinin bir parçası yaparak, “ses”ini, yani şarkıcılığını pazarlamanın yöntemini bulmuş, yol göstericilerinin yardımıyla. Bu endüstrinin ondan, kendisini bir arzu nesnesi haline getirmesini istediğini biliyor çünkü. “Ses”ini ulaştırmanın yolunun bu olduğuna da inanmış olmalı. Kimseye pek benimsetemediği şarkıcı kimliğini bu “arzu nesnesi” olma hali üzerinden haz endüstrisinin potansiyel alıcıları olan “panpiş”lerine sunabilecek böylelikle. Kendi işi açısından yaptığı normal.

Söylemek acıdır ama, kadın çıplaklığının alıcısı var günümüzde. Dolayısıyla, kimi kadınlar hemcinslerini de zor durumda bırakarak, “bedenleri”ni bir şehvet maddesine dönüştürmeye razı olabiliyorlar.

Bu haz endüstrisinin kolları, kendisini meta haline getirmeye hazır herkesi sarmalayarak bir parçası yapabilir. Ben yarım saatliğine, bir “panpiş” olarak, bu “parça”lardan biri oldum.

Yöneticilerin de herhalde bu tür şehvet paylaşımlarına itirazı yoktur.

Neden olsun ki?

Uyanmayacaksa, direnmeyecekse, sesini çıkarmayacaksa millet “panpiş” olmuş neden itiraz etsin?

Endüstri de bu kadar büyükken.