Ünlü isimlerin de aralarında bulunduğu 57 kişinin sosyal medya hesaplarını ele geçirerek şantaj yaptıkları iddia edilen 12'si tutuklu 18 sanığın yargılanmasına başlandı.
İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, 12'si tutuklu 16 sanık katıldı. Şikayetçilerden şarkıcı Tarık Mengüç ile sosyal medyada bilinen bazı hesapların sahipleri Berrak Tangülü, Ayfer Demir ve Gamze Taşkın da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, dosyanın görevsizlik kararıyla ağır ceza mahkemesine gönderildiği belirtilirken, bu mahkemenin de görevsizlik kararı verdiği ve uyuşmazlığa bakan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin dosyaya davaya bu mahkemenin bakmasına yönelik hüküm kurduğu hatırlatıldı.
"Şizofreni hastasıyım, ilaçlarımı vermediler"
Savunması alınan ve örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen sanıklardan Gökyar Şen, hakkındaki suçlamaları reddederek, gözaltındayken istismara maruz kaldığını öne sürdü. Büyük bir organizasyonla karşı karşıya olduğunu söyleyen sanık Şen, "Türlü türlü işkencelere maruz kaldım. Şizofreni hastasıyım, ilaçlarımı vermediler. 'Ölsün, gebersin' dediler. Ben bir şey söylemedim, polisler kendi beyanlarıyla oscarlık senaryo yazmışlar." dedi.
"Hesap çalmayla ilgili birkaç yöntem biliyorum"
İnternet kullanıcısı olduğunu ve hesap çalmayla ilgili birkaç yöntem bildiğini dile getiren Şen, "Ancak bu iddianamede yazılan yöntemleri bilmem. Beni tutuklayıp cezaevine gönderdiler. Radyoda sürekli o polislerin sesini duyuyordum. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne götürdüler. Oradakiler doktor değil, doktor kılığına girmiş sivil polislerdi. Sizden yardım istiyorum. Ben oyuna getirildim." ifadelerini kullandı.
Şen, ayrıca arkasını dönüp diğer sanıkları göstererek, "Bu insanların burada ne işi var, 1 senedir tutuklular." diye konuştu.
Söz alan sanığın avukatı da müvekkilinin şizofren olduğunu ve cezaevinde kendisini ziyaret eden annesine "sürekli intihar etmeyi düşündüğünü" söylediğini öne sürerek, müvekkilinin cezai ehliyetinin olup olmadığına dair rapor alınmasını talep etti.
Hesap listesi gönderip çalınmalarını istemiş
Savunma yapan sanıklardan Abdullah Harun Aslanoğlu da Instagram'da yüksek takipçili bir hesap almak istediğini ve yaptığı araştırmalar sonucunda "Muhammed" adlı bir kişiye ulaştığını anlatarak, bu kişinin cep telefonu karşılığında kendisine yüksek takipçili hesap satacağını söylediğini, telefonu alıp, kargoyla gönderdiğini ve kendisine 2-3 gün sonra bir hesabın kullanıcı adı ve şifresinin geldiğini dile getirdi.
Hesabın çalıntı olduğunu anlayınca Muhammed adlı kişiyle konuştuktan sonra hesabı sattığını iddia eden Aslanoğlu, "Sonraki süreçte Instagram’da biriyle tanıştım. Bu kişiye hesap satın almak istediğini bildirdim. Bu kişi whatsapp uygulamasından yardımcı olacaklarını söyleyip, 1-2 dakika sonra beni bir gruba aldı. Sonra bana nasıl yardımcı olabileceklerini sordular. Başımdan geçenleri anlatıp çalıntı hesap istemediğimi söyledim. Tekstil üzerine satış yapan ancak kapanmış bir firmanın hesabını satın aldım. Bunun için iki ayrı hesaba beş yüzer lira para havalesi yaptım. Bu hesap üzerinde paylaşım yaptıktan 10-15 gün sonra aynı kişiler tarafından bir whatsapp grubuna dahil edildim. Başka bir isteğim olup olmadığını sordular. İşsizdim. Boş zamanım çoktu. İnternetten araştırma yapıp çok takipçili hesapların listesini çıkarmıştım. Kendilerine, bu listeye göndererek çalmalarını istedim. Ancak zaten bu hesaplar ben listeyi göndermeden önce çalınmış." ifadelerini kullandı.
Sanık Aslanoğlu, hakimin "Bu kadar hesabı ne yapacaksın?" sorusuna, "Ticari getiri olarak düşünüyordum. Komik paylaşımlar yapmak istiyordum. Çünkü bu tür aktif hesaplara reklam verilir. Baba sözü dinlememenin sıkıntısını yaşıyorum. Çok pişmanım." yanıtını verdi.
"Düzyatan’ın hesabının çalınmasıyla ilgim yok"
Sosyal medya uzmanı olarak birçok kişiye danışmanlık yaptığını söyleyen sanık Veysel Demir ise "Instagram’da nasıl takipçi sayısı arttırılır gibi hususlarda yardımcı olurdum. Sanal alemde de kendi adımı kullanırım. Neslişah Alkoçlar Düzyatan’ın hesabının çalınmasıyla benim bir ilgim yok. Hesabının çalındığını, Engin Altan Düzyatan’ın bir tanıdığı olan, telefonumda 'müşteri 13' olarak kayıtlı Ömer adlı kişiden öğrendim. Ömer bana durumu anlatıp Neslişah Hanım'a yardımcı olmamı istedi. Numarasını verdi. Aradım ancak telefonu açmadı. Sonra Ömer, beni Neslişah ile telefondan konferans görüşmesine aldı. Kendilerine, polise gitmelerini söyledim. Neslişah Hanım'a yanıltıcı URL veya SMS göndermedim, tehdit ve şantajda bulunmadım." diye konuştu.
"Microsoft’un yazılım yarışmasında 3. oldu"
Sanık Oktay Özmen de 2014 yılında kendisi 14 yaşındayken, Facebook’ta Oğuzhan Bodur adlı kişiyle arkadaş olduklarını, birkaç ay sonra kafaları uyuşmadığı için birbirlerini engellediklerini anlattı. Özmen, kodlama bilgilerini geliştirmek için bu kez Sadık Duman ile iletişim kurduğunu dile getirerek, "Bu kişiyle de farklı şehirlerde bulunmamız nedeniyle iletişimimiz koptu. Hackleme konusunda meraklı olduğum için internetten yöntem araştırdım. Dosyanın konusu olan fishing yöntemini, herkes internetten öğrenebilir. Ben de 17 yaşındayken internetten öğrenip uygulamaya geçirdim ve 2 adet hackledim. Bu iş için mesela bir web sitesi kuruluyor, ben hazırını kullandım. Kişilere bir mesaj gönderiyorum. Hesaplar ele geçiyor. Sonra hesap sahipleri bana ulaştı. Geri almak için para vermeyi teklif ettiler. O zaman yaşım küçük olduğundan suç olduğunu bilmiyordum. Birini 10 liraya diğerini 300 liraya geri verdim. Mağdurlardan çok özür diliyorum, zararları ne ise karşılamaya hazırım." savunmasını yaptı.
Sanığın avukatı söz alarak, müvekkilinin Microsoft’un yazılım yarışmasında 3. olduğunu, ayrıca Kocaeli Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne dışarıdan yardım ettiğini öne sürerek, "Kendisine bir çalışma alanı bulamamıştır. Belki de yetkililerin dikkatini çekmek için yapmıştır." dedi.
"Ben hesap çalmayı bilmiyorum"
Sanık Bahar Çelebi ise 2015 yılında Facebook hesabının çalındığını, kendisini "Berkay" olarak tanıtan sanık Gökyar Şen ile o zaman tanıştığını anlatarak, şöyle konuştu:
"Gökyar, kimlik bilgilerimi atarsam bana yardımcı olacağını söyledi. Yaşımın küçük olması nedeniyle inandım. Kimliğimin fotoğrafını kendisine mail attım. Benim 100-200 bin takipçili Instagram hesabım vardı. Bu hesaplara reklam alıp gelir elde ediyordum. Bu hesabım çalındığında da Gökyar bana yardımcı oldu. Aramız bozulunca kimlik bilgilerimi kullanmış. Banka havalelerini annesinin hesabı üzerinden benim TC kimlik numaramla yapıyormuş. Benim haberim olmadan kimlik bilgilerimi kullanıp banka havaleleri gerçekleştirmiş. Beni sürekli hesaplarımı kapatmakla tehdit ediyordu. Ben hesap çalmayı bilmiyorum, kimsenin hesabını çalmadım. Cezaevine girdiğim için okul hayatıma devam edemiyorum. Lise 3'e gidiyordum. Mağdurum."
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla sürüyor.
İddianameden
İddianamede, Sezen Aksu, Tamer Karadağlı, Erdal Özyağcılar, Gamze Özçelik, Berk Oktay, Neslişah Düzyatan, Taruk Mengüç, Balçiçek İlter, Bahadır Tatlıöz, Bülent Şakrak, Pınar Altuğ Atacan'ın da arasında bulunduğu 57 kişi müşteki sıfatıyla yer alırken, suç işlemek amacıyla bir araya geldiği belirtilen ve elebaşılığını Gökyar Şen'in yaptığı 18 şüpheli bulunuyor.
Takipçi sayısı yüksek olan ve kamuoyunda bilinen kişilerin hesaplarının, yine takipçi sayısı yüksek olan ticari hesapların hedef seçildiği, şüphelilerce, muhataplarında, kurumsal hat algısı yaratan 0850 ile başlayan hatların satın alındığı belirtilen iddianamede, mağdurlara Instagram hesaplarına yönelik saldırı, kural ihlali olduğu, ya da mavi tik onaylı hesap verileceği vaatleri ile mesaj gönderilerek bağlantı kurulduğu anlatılıyor.
Şüphelilere, ''suç işlemek amacıyla örgüt kurma'', ''örgüte üye olma'', ''şantaj'', ''bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık'', ''bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma'', ''bilişim sisteminin işleyişini engelleme veya bozma'', ''cinsel taciz'' ve ''hakaret'' suçlamaları yöneltilen iddianamede, şüpheliler hakkında 3 yılla bin 321 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezaları istendi.