Uludere'den yükselen mesaj

O bölgeye ne diyorsanız deyin, ister Roboski, ister Gülyazı, isterse Ortasu... Daha 36 gencin acısı yüreklerde dipdiri dururken; acılar anaların, babaların, kız kardeşlerin, halaların yüreklerinde taptaze varlığını sürdürürken, Kürt faşistleri bu olaya mal bulmuş mağribi gibi saldırırken, olaya sebep olanlar sanki hiçbir şey olmamış gibi bütün aymazlığıyla kulaklarının üzerine yatarken, acı orada bütün can yakıcılığıyla var olmaya devam ederken bir kaza yaşanıyor.


9 Mehmetçik'i ve bir sivili taşıyan minibüs uçuruma yuvarlanıyor. Ortalık can pazarı.


Askerlerin imdadına önce köylüler yetişiyor. Hani evlatları geçtiğimiz yıl bir 'yanlışlık sonucu' uçakların bombardımanıyla öldürülmüş ve canları yana yana kavrulmuş köylüler... Koşup gelenler arasında Emine Ürek diye bir kadın da var. 20 yaşında bir fidanın yaralı olarak yerde yattığını görünce yardım ediyor. Yaralı asker 'ana beni kurtar' diyor. Emine Ürek askerin başını dizine koyuyor ve 'ben senin de ananım' deyip kucaklıyor. Bir başka olay Güneydoğu'daki bir ilçede yaşanıyor. 12 yaşındaki üç çocuğun birileri tarafından terör örgütünün dağ kadrosuna teslim edilmesi ilçede gerginliğe sebep oluyor. Halk çocuklarını geri almak için çok uğraşıyor. Başaramayınca ilçede kavga çıkıyor. Benim dikkatimi çeken şey, dağa çıkan çocuğun ailesinin BDP'li olmasına rağmen evlatları konusunda duydukları kaygı ve bu kaygı yüzünden verdikleri tepkidir.


Bu tepki bile PKK'nın, Kürtler üzerindeki askeri vesayetini tek başına ispatlayacak bir olaydır. Gönül rızası değil, silahın dayatmasıyla Kürtlerin tercihlerinin üzerine tasallut kurulduğunu gösteren bir hadisedir bu...


Bu iki olayın bize anlattığı çok şey var. Öncelikli olarak üzerine Kürt urbası çekmiş ama gerçekte ne olduğunu kimsenin bilmediği eli silahlı bir şebekenin varlığını gösteriyor yaşananlar... Kürtlerin ve Türklerin hayatını tehdit altında tutan bu şebekenin bir tarafında da, Türk urbası çekmiş olanlar yer alıyor. Onlar da aslında farklı değil, Kürtleri tehdit edenlerle aynı şebekenin adamları.


Silahı doğrultan şebeke, Kürt çocuklarını kaçırıyor, sonra kaçırdıkları çocukları askerlerle çatıştırıyor ve ölmelerini sağlıyor. Bu sayede kavganın kan davasına dönüşeceğini hesaplıyor. Aynı şebeke aynı oyunu Türkler içinde de oynuyor. Milliyetçilik, ulusalcılık kisvesi altında Kürt düşmanlığını körüklüyor ki, ayrışma, kopuş daha kolay olsun.


Ancak dün Roboskililer bütün bunlara 'canınız cehenneme' dedi. Kürt kartı üzerinden siyasi rant devşirme derdinde olan herkese, Kürt çocuklarının ve Türk askerlerinin canı üzerinden siyasi hesap devşirenlerin tamamına 'hepiniz kanda boğulacaksınız' cevabını verdi. Her iki tarafı tasallut altına almış şebekeye 'Evlatlarımızı katletseniz de, aramıza kin tohumlarını ekemeyeceksiniz, bizim düşmanımız Türkler değil sizsiniz.' dedi. '36 fidanımızı, şarampole yuvarlanan askerler ya da ülkenin herhangi bir yerinde yaşayan Türkler değil siz katlettiniz.' dedi.


Yaşanan her hadise çirkin bir şebekenin varlığını deşifre ediyor. Bu olaylar, iki akraba milleti birbirine asla düşüremeyeceklerini bize ispatlıyor. Dün bunu Roboski'de bir kere daha gördük.

(Zaman gazetesinden alınmıştır)