Ülkenin derdi kalbine değildir

Unutulmuş Karpaz bölgesinden 38 köyün insanı 15 günden beri susuzluktan kırılıyor…
   Bırakın bulaşıkların ve çamaşırların yıkanmasını, insanlar tuvaletler için kullanacak su bulamıyor, ellerini ve yüzlerini yıkayamıyorlar…
   Neden?...
   Çünkü bölgede denizden su arıtıp otellere ve köylere dağıtım yapan İsrail şirketi TAHAL’a gerekli ödemeler yapılmıyor da ondan…
   TAHAL’ın alacakları niçin ödenmiyor?...
   Bu konuda hiç kimseden ses çıkmıyor…
   Bir Allah’ın kulu çıkıp da “Bizim bu şirkete borcumuz yok, ya da şu kadar borcumuz var ve şu nedenlerle ödeyemiyoruz” demiyor…
   TAHAL ile geçmiş hükümetlerin imzaladığı protokolü bu hükümet tanımıyor mu?...
   Tanımıyorsa meydana çıkar ve “Tanımıyorum kardeşim” der…
   Tanıyorsa; ki tanımak mecburiyetindedir, o zaman gereğini yerine getirir…
   Şirketle devlet arasında problem yaşanıyorsa, o zaman da başka çözümler üretilir ve binlerce insan susuz bırakılmaz…
   Devlet, kurum ve kuruluşlara borcunu ödemekle mükelleftir…
   Borcunu ödemediği kişi ve kurumlardan, alacak talep etme hakkı da yoktur…
   “Ben sana ödeme yapmıyorum ama sen bana borcunu ödeyeceksin” diyerek, kişi ve kurumların üzerine tehditle gitmek doğru bir yaklaşım değildir…
   İnsan haklarına aykırıdır…
   Yerli kurum ve kuruluşlarımızı yok edici bir davranış biçimidir…
   Ülkeyi yönetenler sorumluluklarının bilinci içinde hareket etmek zorundadır…
   Bakanlık veya menfaat dağıtımı gibi konularda saatlerce toplantı yapabilenler, isyan noktasına gelen halkın tepkisi karşısında duyarsız kalamaz…
   Duyarsızlığın devam etmesi halinde, halkın daha da sert tepkisi ile karşılaşacaklarına hiç kuşku yoktur…
   Esasında yaşanan tüm sorunların temelinde, sistemdeki kokuşmuşluk vardır…
   Yaratılan bu sistem sürdürülebilir değildir…
   Mümkün olan en kısa sürede, sistemde değişiklik yapılmalı ve güven tazelemek için yeniden halkın karşısına çıkılmalıdır…
   Böyle gelmiş, böyle gidemez…

(Kıbrıs'tan)