Uğur Mumcu suikasti ve MİT



Bugün rahatlıkla yazdığım gerçek, 10 yıl önce yazsam hayatıma malolabilirdi.

Ama bu bir gerçekti.

Mehmet Eymür Habertürk’e yaptığı açıklamada Uğur Mumcu suikasti ile ilgili önemli bir işaret de verdi.

Uğur Mumcu bugün yazsa sayfa aralarında kaybolacak bir gerçeği açıklamak üzere olduğu için bedel ödedi.

O zaman Ergenekon ortaya çıkmamıştı, herkes “Allah Allah diye bağıran” bir ordunun herhangi bir yasadışı işe bulaşmayacağına inanıyordu.

Böyle bir gerçeği açıklayanların ölmesi gerekiyordu.

Akın Birdal’ın vurulduğu, Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand’ın andıçlandığı o dönem, devletle PKK ilişkisini gündeme getirmenin bedelinin ölüm olduğu bir dönemdi.

Uğur Mumcu’yu bugün Derin Devlet denilen yapının öldürdüğü bir gerçek.

Türkiye, bir kısım insanın bildiği gerçeklerle yeni yüzleşiyor ve hala bunun sıkıntısını yaşıyor.

28 Şubat ve medya

Bir kısım arkadaşlarımız 28 Şubat dönemini yeniden gündeme getirme çabasında.

Yakın geçmişin tartışılmasında elbette sorun yok.

Ama bu tartışma, bir kısım insanları yasal yaptırımlarla karşı karşıya bırakacaksa, karşıyım.

Bir gerçeği bilin, 28 Şubat döneminde hiç kimse askerin koyduğu kurallar dışına çıkma cesareti gösteremezdi.

Kimilerinde para kazanma arzusu da ağır basmış olabilir ama genel eğilim askerden korkma üzerineydi.

Ne Zafer Mutlu, ne Ertuğrul Özkök ne de Fatih Çekirge askere karşı tavır alabilirdi.

Patronların şansı da eşit derecedeydi.

Elbette insanın tercih şansı vardır ama önünüze zenginlik ve şöhreti hedef koymuşsanız bazı temel unsurları ihmal edebilirsiniz.

Bu sadece gazeteciler değil, patronlar için de geçerlidir.

O yüzden, kamu vicdanında mahkum olmuş 28 Şubat’ı zorlayarak gündeme getirmek sıkıntılı.

(Bu yazıyı kişisel konumumla ilgili değerlendireceklere not; ben günahımı çıkardım.)

Balyoz ve albaylar Çiller ve İş Bankası

Ersin Özince, meşhur Erol Evcil kredisiyle ilgili olarak kendilerine Tansu Çiller’in baskı yaptığını iddia etti.

Ben mahkeme önünde bunun doğru olmadığını kanıtlayabilirim. Bu önemli değil.

Diyelim ki, Özince haklı. İş Bankası, kendisi üzerinde hiçbir etkisi olmayan Başbakan Çiller’in zorlamasıyla bir lira itibarı olmayan Erol Evcil’e 150-200 milyon dolar kredi açıp yasal olarak sorumlu olmuyorsa, generallerin emriyle Balyoz toplantısına katılan subayların hiçbir hukuki sorumluluğu olmaması gerekir.