Dün nabız tuttuğum UBP’nin etkin isimlerinden birinin şu sözü bence çok önemli.
“Mahkemeye gitmiş konu, sinek düşmüş yemeğe benzer. Kaç kişinin midesi sineği çıkarıp o yemeği yemeyi kaldırır?”
Bu soru aslında gelinen sürecin ne kadar kırıcı olduğunu da gösterir.
Yıllar önce, öğretmenlik günlerimi yaşadığım dönem... En az yirmi üç yıl önce...
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hazırlıkları son aşamaya gelmişti.
Son provaların birinde öğrencilerin bayramını kutlama görevini bana vermişlerdi.
İzcilere gelene kadar, “Bayramınız kutlu olsun çocuklar” deyip “Sağol” yanıtını alıyordum.
Sıra izcilere gelince uyarılıp, izcilere “Hazır mısınız?” diye sormam gerektiği söylendi.
Öyle de yaptım.
İzciler de hep bir ağızdan “Daima, daima, daima” diye yanıttan öte haykırdı.
Kızım o zaman o grubun sanırım en küçük izcisiydi.
Öğleyin eve arabayla dönerken her zamanki gibi keyifli bir iletişimimiz vardı.
Aklıma izcilere seslenme gelip, “Hazır mısınız?” diye seslendim...
Yedi-sekiz yaşlarındaki kızım yanıtını verdi: “Gayma, gayma, gayma...”
Yani kayma kelimesinde k’yi, Kıbrıslıca g yapmıştı.
“Ne demek gayma?” diye sorunca yanıtının özünü anladım.
“Dikkat edeceksin ki gayıp düşmeyesin.”
Minik kızın hep bir ağızdan haykırılan “Daima, daima, daima”yı “ Gayma, gayma, gayma” olarak anlamıştı.
Ben düzeltince de müthiş gülmüştük birlikte.
***
“Nereden nereye?”diye sorarsanız yazımın özüne döneyim.
UBP’deki genel başkanlık yarışıyla ilgili mahkeme kararı bugün belli olacak.
Kıdemli Yargıç Emine Dizdarlı, saat on birde kararını okuyacak.
Sorum şu.
“UBP’liler kararı dinlemeye hazır mı?”
Kararı dinlemek hiç kuşkusuz şarkı dinlemek gibi olmayacak.
Karar ya, “Divanın kararı doğrudur. İkinci tura gerek yok” ya da, “UBP Tüzüğü’ne göre genel başkan ikinci turda belli olacak” içeriğinde somutlaşacak.
***
UBP taraf olmuşlar yargının kararını saygı ile karşılayacak mı?
Kabul etmeyiz, diyen zor çıkar.
Ancak önemli olan laf ola değil, gerçek bir siyasal olgunlukla kabul etmektir.
Peki UBP’de bu yönde bir hava esiyor mu?
Yanıtım çok net.
Dün için nabzı tuttuğum zaman asla öyle bir rüzgar esmiyor.
Bilmiyorum, belki karar açıklandıktan sonra şapkalar masaya konulup, daha sağduyu ile durum değerlendirmesi yapılır.
***
Dün nabız tuttuğum UBP’nin etkin isimlerinden birinin şu sözü bence çok önemli.
“Mahkemeye gitmiş konu, sinek düşmüş yemeğe benzer. Kaç kişinin midesi sineği çıkarıp o yemeği yemeyi kaldırır?”
Bu soru aslında gelinen sürecin ne kadar kırıcı olduğunu da gösterir.
***
Önceki gün Maliye Bakanı Ersin Tatar’la da konuştum.
O çok rahat konuşan, İrsen Küçük’ten yana çok erken tavır koyan Ersin Tatar, bu kez topu birazda taca atarcasına, “Delegenin iradesi böyle” gibi yuvarlak bir ifade kullandı.
Yani delege İrsen Küçük demedi, delege yargının yolunu gösterdi de demedi.
Ancak Ersin Tatar, pek çok UBP’li gibi kaygılı.
Bu noktada pek çok UBP’li bir birine ötekileşmeden öte adeta düşman olarak yaşanan sürecin sıkıntısını yaşıyor.
Düşük sesle seslendirdikleri ise, “Derviş Bey’le İrsen Küçük bir biçimde barışmalı.”
Bu mümkün mü?
Belki mümkün de, bazılarına göre ise esas sorun UBP Kurultayı’nda istediği sonucu alamayan Ankara ile Cumhurbaşkanlığı arasında.
***
Yazılmamak koşuluyla benle konuşan bir başka UBP’li ise şunları anlattı:
“Kurultay sürecinde Ahmet Kaşif’in yanında göründüm. Ancak İrsen Küçük’e, şahıslardan öte UBP’yi toplumu düşündüğümü anlattım. Ama ya anlamadı ya da anlamak istemedi.
Ankara’dan bazı isimlerle hem kurultay öncesi hem kurultay sonrası konuştum. Onlar da yanlış yaptıklarından ziyade yanlış anlaşıldıklarını söylüyorlar. Bizim derdimiz hukukun çiğnenmemesi… Mahkemeyi de bu nedenle destekledim. Tüzüklerin çiğnenmesi alışkanlık haline getirilirse orada hukuk düzeninden kimse bahsedemez.”
***
UBP’de mahkeme kararıyla ilgili beklentiler kolay anlaşılıyor.
İrsen Küçük yanlıları çok umutlu mu?
Hayır değil.
Ahmet Kaşif yanlıları kararın lehlerine olacağına inanıyor mu?
Küçük, yanlılarıyla kıyaslanırsa Kaşif yanlıları çok daha umutlu.
Kaynağını sorduğum zaman şu söylendi:
“Mahkemeye her gittiğimizde yansız insanların tümüne yakını sonucun bizim lehimize olacağını söylüyorlar. Taraf olmayan insanların yorumu çıktığımız hukuk yolunda haklılığımızı göstermiyor mu?”
***
Bugün UBP’liler için 21 Ekim Kurultayı kadar önemli.
O gün kurultayda son sözü söyleyip, sonucu hep birlikte kabullenmeyi başaramadılar.
Doğa boşluk tanımaz.
Bu demokrasi için de geçerli.
UBP Kurultayı, kurultay salonunda tamamlanamadı.
Son söz hakkı mahkemeye verildi.
Aslında mahkemenin vereceği karar taraflarca kabul edilirse son söz olacak.
Bir de bakarsınız mahkeme ikinci tur kararını verir ama doğal olarak tarih işaret etmez. O zaman ikinci turun ne zaman olacağına parti meclisinin karar vermesi gerekir.
O aşamada da taraflar ikinci tur tarihinde anlaşamazsa, alın size bir ihtilaf daha...
... UBP’lilerin yargının kararına ne kadar hazır olup olmadıklarını bugün ve bugünden sonra göreceğiz. Ya saygı gösterip yollarına devam edecekler, ya da “Gayıp” düşüp gidecekler...
Günün sözü:
Kişisel hesapların önde olduğu yerde, demokrasinin çareleri kolay kabul görmez.
(Havadis gazetesinden alınmıştır)