'Tutuklu milletvekilleri' siyasetin en çok konuşulan konusu. Her kritik oturumda gündeme geldi. 'Milli irade Silivri'de tutuklu' cümlesi muhalefet sözcülerinin ağzına pelesenk oldu. Her fırsatta tekrarlandı. Toplam 8 isim. Hiçbiri de milletvekiliyken tutuklanmış değil. Hepsi de 'tutukluyken' aday yapıldı.
Kamuoyu birkaçının adını ancak biliyor. Ergenekon'dan yargılanan Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay CHP'den seçildi. MHP'nin milletvekili emekli General Engin Alan ise Balyoz davasından tutuklu. Terörle mücadelede öne çıkan isimdi. KCK'dan tutuklu 5 kişi daha var. BDP kontenjanından... Örgüt de diyenler var. İsimlerini bilen var mı? Haberal, Balbay ve Alan listenin seçilecek yerlerine konuldu. 'Milli irade' kadar parti yönetimlerinin de 'iradesinden' söz etmek gerekir. Bu bütün milletvekilleri için geçerli. Ancak BDP için durum farklı. Her biri 'bağımsız' seçildi. Vatandaşın doğrudan oyunu aldı.
Tutuklu milletvekili sorunu bir yıl önce Meclis'in açıldığı gün başladı. 'Yemin krizi' çıktı. CHP, "Arkadaşlarımız gelmediği sürece biz de yokuz." dedi. Kılıçdaroğlu, Genel Kurul'u 4 yıl boykot edebileceklerini söyledi. Hızını alamayan milletvekillerine rastlandı. İsa Gök, "AKP diz çökecek, kuzu kuzu çözecek." dedi. Her yere çekilebilecek 'esnek mutabakat metni' CHP'nin imdadına yetişti. Boykota son verdi.
Tutuklu milletvekilleri bir iki gündür tekrar gündemde... Muhalefet partileri 3. Yargı Paketi'ne madde eklemek için uğraştı. Üç parti de ayrı ayrı önerge verdi. AK Parti kabul etmedi. Burada iki ay önceki Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in girişimini de hatırlatmakta fayda var. Çiçek yasal düzenleme için inisiyatif başlattı. Grubu bulunan parti yöneticileriyle görüştü. Muhalefet formül üzerinde anlaştı. Gözler AK Parti'ye döndü. Konu MYK'da tartışıldı. AK Parti 'Hayır' dedi. Kararı bizzat Başbakan Erdoğan duyurdu.
Gerek MYK'da gerekse kamuoyuna yapılan açıklamalarda AK Parti'nin tutuklu milletvekilleri konusunda politikası çok net: "Bu, siyasetin değil, o partilerin kendi sorunu. Tutuklu yargılananları aday yapmasalardı. Yasal düzenlemenin çok riskleri var. AK Parti'nin destek vermesi söz konusu değil." İlk günden son güne kadar bu politika değişmedi. Yemin krizinde neyse Çiçek'in girişiminde de o. AK Parti 'tamam' dese sorun çoktan çözülmüştü.
Bir iki gündür farklı tablo var. Dün Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in 'Ümit ederim mahkemeler Meclis'in verdiği mesajı iyi anlamıştır' çıkışını kastetmiyorum. Çiçek'in söyledikleri sürpriz değil. Durduğu yer belliydi. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın 3. Yargı Paketi'ni yorumlarken söyledikleri acaba partide bir politika değişikliğinin işareti sayılabilir mi?
Bozdağ sıradan bir isim değil, şahsî görüşü olamaz, söyledikleri partiyi ve hükümeti bağlar. Gerçi bu konu onun sorumluluk alanında değil. Ama son dönemde yargı ile ilgili bütün çıkışlar ondan geldi. Tutuklu milletvekilleriyle ilgili en sert sözleri de o söyledi. Siyasî ve hukukî olarak gerekçelendirdi.
Bozdağ ne mi dedi: "Tutuklu milletvekilleriyle ilgili isnat edilen suçlara baktığımızda üst sınırı 3 yıldan fazla olduğu için adlî kontrol bugüne kadar uygulanmıyordu. Ama şimdi sınır kaldırıldığı için mahkeme karar verdiği takdirde uygulayabilir..." Mesajın anlamı çok açık: Tutuklu milletvekillerini tahliye edin. Hangilerini? Hepsini mi? Yoksa sadece Silivri'dekiler mi? Ya terörden yargılananlar?
Oysa 3. Yargı Paketi'ndeki 'adlî kontrol' değişikliğinin Ergenekon, Balyoz ve terör tutuklularına 'yarayacağı' eleştirilerine AK Parti şiddetle karşı çıkmıştı. Bozdağ'ın tutuklu milletvekilleri için formülün adlî kontrol düzenlemesinde olduğunu söylemesi ilginç. Eğer yeni politika buysa AK Parti iki ay önce durduğu yerde durmuyor. Yeni çizgi söz konusu. Yoksa Çiçek'in girişimine destek verirdi.
Yargı siyasî iklimden etkilenir. Normal şartlarda Bozdağ'ın sözlerini tutuklu milletvekillerinin tahliyesi için işaret sayabiliriz. Tabii Bozdağ'ın kişisel görüşü değilse. Paketin sahibi Adalet Bakanı sessiz, bu ihtimali göz ardı etmemek lazım. Tutuklu milletvekilleri konusunda hem parti de hem de hükümette farklı düşünen isimlere daha önce de rastlanmıştı.
Tutuklu milletvekilleri konusunda Bozdağ'dan hareketle AK Parti'deki politika değişikliğine dikkat çekmek istedim.
(Zaman gazetesinden alınmıştır)