ANKARA (AA) - Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, son dönemde uygulamaya alınan rasyonel para politikaları neticesinde enflasyonla mücadelede yol katedilmeye başlandığını bildirdi.

Turan, Ankara Sheraton Otel'de düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Derneğin kurulduğu günden bugüne daima ekonomik kalkınmayı odağına aldığını söyledi.

Ekonomik kalkınmanın yolunun rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarının yerleşmesinden geçtiğine dikkati çeken Turan, "Bu da insan hakları evrensel ilkelerinin, düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin, katılımcı demokrasi anlayışının sağlanmasından ayrı düşünülemez. Bu yüzden TÜSİAD başkanları neredeyse tüm konuşmalarında demokrasinin öneminin altını çizer." dedi.

Suriye'de Baas rejiminin devrilmesiyle yeni bir sürecin başladığına işaret eden Turan, yerel, bölgesel ve uluslararası düzlemdeki aktörler arasında var olan şiddetli çıkar çatışmalarının sürecin bundan sonra nasıl evirileceğine ilişkin birçok belirsizlik ve öngörülmezlik oluşturduğunu dile getirdi.

Suriye'deki gelişmelerin Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Turan, şöyle konuştu:

"Dünyada terörden en çok etkilenen ülkelerden biriyiz. Terörün geri dönülmez bir şekilde gündemden kalkması elzemdir. Geçmişte defalarca sorunun çözümü doğrultusunda girişimlerde bulunuldu. Dünya örneklerine bakınca, somut demokratikleşme adımlarıyla pekişmeyen girişimlerin, kalıcı çözüm üretmediğini görüyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin ve hukuk devletinin garanti altına alınması konularında mesafe alınması gerekiyor."

- "Enflasyonla mücadelede yol katetmeye başladık"

Turan, Türkiye'nin dünyadaki siyasi ve ekonomik gücünü, demokrasisinin yanı sıra hukuk devletinin sağlamlığının belirleyeceğine dikkati çekerek, "Son yıllardaki makroekonomik istikrarsızlık döneminin ardından uygulamaya geçilen rasyonel para politikaları neticesinde enflasyonla mücadelede yol katetmeye başladık ancak enflasyon hala yüksek. Gelecek yıl için yapılan tahminler de esenliğe çıkmamız için daha zamana ihtiyaç olduğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Bu süreçte sıkı para politikasının ve ekonomideki soğumanın devam etmesinin enflasyonla mücadelenin bir parçası olduğunu belirten Turan, enflasyonla mücadelenin gerektirdiği fedakarlıkların reel kesimi ve hane halklarının dayanma gücünü zorlaştırdığını anlattı.

Turan, enflasyonla mücadelenin kamu kesimini de içine alacak biçimde sürdürülmesi gerektiğini düşündüklerini bildirerek, şu değerlendirmede bulundu:

"2001 krizi sonrasında uygulanan enflasyonla mücadele programını hatırlıyoruz. Bu süreçte maliye politikası para politikasıyla büyük bir eşgüdüm içinde uygulanmıştı. Kamu maliyesi disipline edilmiş, kamu harcamaları, kamu açıkları ve kamu borç yükü azaltılmıştı. Yapısal reformlarla birlikte AB üyelik sürecinin gerektirdiği mevzuat uyumu da hızlandırılmıştı. Türkiye, serbest piyasa ekonomisinin işlerliğini sağlamak doğrultusunda önemli bir mesafe kaydetmişti. Bu reformların sonucu olarak Türkiye enflasyonu düşürmekle kalmamış, hızlı bir büyüme patikasına da girmişti. 2001 krizinden tüm dünyaya örnek oluşturan bir başarıyla çıkılmış olmasının içinde bulunduğumuz dezenflasyon sürecine de ilham vermesi gerektiğini düşünüyoruz."

- Okul öncesi eğitiminin de zorunlu tutulması tavsiyesi

Orta Vadeli Program'da belirlenen bütçe açığı hedeflerinin tutturulmasının makroekonomik dengelerin tesisi açısından belirleyici olacağına dikkati çeken Turan, kayıt dışılıkla mücadelenin dezenflasyon sürecine destek olmaya ilaveten piyasa ekonomisinin temellerinin geliştirilmesi ve verimliliğin yükseltilmesine de hizmet edeceğini söyledi.

Turan, kamu desteklerinin esas hedefinin firmaların verimli ve rekabet edebilir biçimde faaliyet göstermesi olması gerektiğine işaret ederek, "Dolayısıyla kayıt dışı konusunda genel ve muğlak bir söylem yerine, samimi bir mücadele başlatılmasını ve iyi tasarlanmış bir eylem planının hızla hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bu eylem planı kamu bütçe dengesinin iyileşmesine katkıda bulunarak enflasyonla mücadeleyi de güçlendirecektir." dedi.

Kamu kaynaklarının etkin kullanılması için, amaç ve araç arasındaki uyumun gözden kaçırılmaması gerektiğini vurgulayan Turan, daha fazla kamu kaynağına ihtiyacın en yüksek olduğu alanın eğitim olduğunu, okul öncesi eğitiminin de zorunlu tutulması gerektiğini bildirdi.

- Teknoloji ve enerji için "Draghi Raporu" önerisi

Turan, geçen hafta açıklanan büyüme verilerine de değinerek, şunları kaydetti:

"Sağlıklı ekonominin birinci şartı üretimdir. Üretim yavaşlıyorken tüketim canlı kalmaya devam ediyorsa dış açıkla ve enflasyonla mücadele zorlaşır. Enflasyonda kalıcı başarı için sanayide, tarım ve hayvancılıkta ve hizmetler sektöründe üretim koşullarının iyileştirilmesi gerekir. Fakat üretim yapısında dönüşümünün sağlanması, dünyada hüküm süren teknolojik değişimlere ve çevre ve enerji politikalarındaki eğilimlere uyum sağlamak için de şart."

Enerji ve sürdürülebilirlik alanlarında süratli bir dönüşüm yaşandığına dikkati çeken Turan, gelecek 10 yılda elektrik talebindeki artışın hızlanacağının ve toplam enerji talebinden 6 kat daha hızlı büyüyeceğinin tahmin edildiğini aktardı.

Turan, teknoloji ve enerji alanlarındaki değişime uyum için AB'nin politikalarını şekillendirecek Draghi Raporu'nun örnek alınabileceğini dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:

"AB'nin yeni sanayi stratejisi kapsamında nasıl konumlanabileceğimizi, hangi fırsatları değerlendirebileceğimizi de çalışmamız gerekiyor. Bu çerçevede, birçok konuşmada gündeme getirdiğimiz Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konusunun aciliyetini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bu konu Avrupa iş dünyasını temsil eden, bizim de üyesi olduğumuz BusinessEurope tarafından da uzun zamandır savunulmakta."

Konuşmaların ardından "Belirsizlikler Çağında Küresel Ekonomik Dönüşüm ve Türkiye" başlıklı panel düzenlendi.

(Bitti)

Kaynak: aa