Uçağımız düşürüldükten sonra daha hiç bir resmi açıklama yokken bile nefes almadan ‘savaş çıkaracak’ yorumlar yapılabilen medyaya sahibiz.
Hele uçağın düşürüldüğünün gösterdiği iddia edilen bir video vardı ki evlere şenlikti. Sadece bir uçaksavar bataryasından atış var ve başka hiç bir şey yok, uçak ta yok! Ne uçan bir uçak nede düşen… Ama medyamız elin asparagas videosunu öyle bir sahiplendi ki manşetlerden düşmedi!
Düşünün yarın birgün gerçekten bir ülke ile savaşa girsek karşı tarafın psikolojik savaş için hazırladığı videoları da yayınlar bu medya!
Günlerdir ekranlarda doluşan üç beş kişi etrafa gariban gariban bakan ‘acaba burdan ekmek çıkartabilecekmiyiz’ kaygısı taşıyan moderatörleri tatmin ediyorlar.
Doğru dürüst stratejik yorumlar yapanların pek fazla itibar görmediği bir medyamız var.
İsminin başında yüksek ünvanlar olan kişilere ve yaptıkları savaş çığırtkanlıklarına bakıyorum ve eğitim sistemimizden bu ucubelerin çıkabilmiş olması da ayrı bir garabet.
Esad eli kanlı bir diktatör. Esad ailesi babadan oğula ülkeyi yönetiyor. Suriye’de siyaset falan yok. Seçimler göstermelik. Tek parti diktası var. Her şey Esad’ın kontrolünde.
Birtakım mesleği gazetecilik olanların başka dürtüleri mesleklerinin önünde gittiği için olsa gerek ki Esad güzellemesi yapmaktan çekinmiyorlar: Halk Esad’ı çok seviyormuş, aslında halk ayaklanması yokmuş, Esad yönetiminde mutlu bir Suriye varmış… Suriyeliler Türkiye’deki kamplara para karşılığı göç ediyormuş. Düşünün 50.000 kişi para karşılığı yollara dökülüp Hatay’daki kamplara gelmiş(!)
Esad’ın rejimini demokrasi olarak görüp güzelleyebilen cevherler dolaşıyor aramızda.
Önce Balkan Dolmuşu Şimdi de Ortadoğu Dolmuşu
Balkan Savaşına İstanbul gazetelerinin attığı savaş çığlıkları ve gösterilerle girilmişti. O zamanki gazetelerin ve meydanların gazi ile hükümet olmayan orduyu harekete geçirdi. Ne olduğu bile anlaşılamadan savaş kaybedildi. Balkanları tamamen elden gitti.
Elbette askeri durum şimdi o zamanki gibi değil.
Bu sefer gaz daha çok dış basından geliyor.
Nihat Doğan ve Erol Köse savaş çığlıkları atan medyatik filozoflarımızdan. Asker Suriye’ye girsin diye yırtınıyorlar.
İngiliz gazeteleri de Atatürk’ten sonra en büyük lider diyerek Başbakan’a gaz vermeye çalışıyor. İngiliz gazetesi gaz verirken de Nihat Doğan ve Erol Köse’nin söyledikleri ile tezlerini güçlendirmeye çalışmışlar… Durum bu yani: Nihat Doğan ve Erol Köse İngiliz medyasını dolmuşa almış.
CNN Türk’te Türkiye Suriye’nin bir askeri noktasını vurarak karşılık vermiş olsun ve güçlü olduğunu göstersin diyen Ümit Özdağ’ı da playstation’a havale ediyorum.
Suriye’ye gireriz. Kazandığımızı zannederiz ama kaybeden oluruz. Türkiye’nin savaşı Suriye halkı ile değildir Esad rejimi iledir. Esad’ı göndermenin çok daha akıllıca yolları vardır ve Türkiye bunari deneyecektir.
Türkiye savaş çıkarmayacak, Esad gidecek bu dosya kapanacak.
Televizyon programlarından çıkan özetler:
Karşı mahalle gelmiş, Ahmet amcanın eriklerine dalıyorlar koşun!
Vatandaş izliyor merakla.
Moderatör memnun sevgiyle.
Reklam departmanı memnun ilgiyle.
Patron haydi haydi menün zevkle.