Türkiye’de var da bizde neden yok?
Amaç ne kapak toplayarak bir sandalye almak ne de gazetelerde ya da televizyonlarda gövde gösterisi yapmak… Amaç gayet net: Görme engelli vatandaşlarımıza göremediklerini en azından duyurabilmek…
Nasıl olduğuna gelince…
Hepiniz mutlaka o reklama denk gelmişsinizdir. Masallardan fırlamış bir karakter elinde şapkası sokaklarda yürürken bir yandan da kendisinin öyküsü anlatılmaktadır. Sonra aniden masal yarıda kesilir… O esnada görüntü değişir. Elinde kahvesi bir pencere önünde oturmuş, görme engelli bir vatandaş ekrana gelir. Yanında bulunan telefonun bir düğmesine basar. Masar anlatımı burada kesilir. Daha sonra elindeki fincandan bir yudum daha alır, düğmeye tekrardan basar ve masal anlatımı devam eder.
Reklamın amacı da tam bu esnada dış ses vasıtasıyla belirtilir. Türkiye Cumhuriyeti, görme engelli vatandaşları için telefonda yeni bir uygulamaya geçmiştir ve bu vatandaşlar günün her saati ücretsiz olarak yararlanılacak olan bu etkinlikle dünyanın en önemli klasiklerini okuyamasalar bile dinleme imkanına sahip olurlar.
Gerçekten bu düşünce beni çok mutlu etti… Türkiye Cumhuriyeti tam anlamıyla ‘sosyal devlet’ anlayışıyla hareket ederken ülkemizdeki tabloyu düşününce tadım kaçtı…
Yollarımız herhangi bir engeli olmayan bizler için bile büyük tehlikeler arz ederken, Kıbrıs’ta yaşam engelli vatandaşlarımız için çok daha tehlikeli. Üstelik sadece özel günlerde engelli vatandaşlarıyla gövde gösterisi yapan siyasilerimiz çok basit olan bu tarz uygulamaları da es geçmektedir.
Türkiye’de başlatılan bu kampanyayı gerçekten çok kıskandım. Pratik olarak baktığınızda çok küçük ve basit bit uygulama gibi gözükebilir. Ancak bir devletin engelli vatandaşına böylesine bir imkan yaratması takdire şayandır ve o devleti vatandaşının gözünde bin kat daha yüceltir.
Umarım bu tarz uygulamalar bizde de bir an önce başlatılır da geç de olsa engellilerimizi gerçekten düşündüğümüzü gösterebilecek samimi bir şey yapmayı başarırız.