Türkiye ile Avrupa Birliği (AB), mülteciler konusunda anlaştı.
Bu gerçekten tarihi bir anlaşmadır. Çünkü Türkiye’nin önerisi, 28 AB ülkesi tarafından kabul edildi. Bu da Türkiye’nin başarısıdır. Türkiye mülteciler konusunda AB’ye önderlik etmiştir.
Şu an AB’yi birarada tutan ve İslamofobi’nin yükselişini frenleyen Türkiye 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Gerçekten takdir edilecek bir durumdur.
Başbakan Davutoğlu’nun bu anlaşmanın insani boyutunu ve hedefini gösteren düşüncelerine de aynen katılıyorum. Çünkü Davutoğlu, “çocuklar ve kadınlar ölmesin. Gençler ve yaşlılar Ege sularında hayatlarını kaybetmesinler,” diyor. Böylece burada söz konusu olan AB’den gelecek olan para değil, can kurtarmak olduğu vurgulanmaktadır.
Çok güzel ve doğru bir hedef.
Yani hedef; insanı yaşatmaktır.
ÇÖZÜM YA DA ÇÖZÜLMEK
Mülteci sorunu AB’ni çözülme noktasına getirdi. İngiltere, AB’den ayrılmayı şimdilik durdurdu. Ama soru şu: acaba on yıl sonra AB olabilecek mi?
AB bu sorunu ya çözecek ya da çözülüp gidecek. Şimdilik ufukta başka seçenek görülmüyor. Elbette ki mülteci konusundaki çözüm, AB’nin çözülmesinden daha ağır basmalıdır. Çünkü güvenlik, barış, demokrasi ve refah için sadece Avrupa’nın değil, bütün dünyanın AB’ye ihtiyacı vardır.
İşte AB’yi bir arada tutan ve çözüme destek veren Türkiye politikasıdır. Bu durum AB’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de AB’ye ihtiyacı olduğunu en açık bir biçimde göstermektedir.
Merkel, ‘çözümün adresi Türkiye’dir’ diyor ama bence Türkiye’nin mültecileri şimdilik kabul etmesi geçici bir çözüm olması gerekir. Çünkü ileride belki beş milyona varacak mültecilerin topluma entegre edilmesi, ekonomik ve sosyal güvencelere kavuşturulması Türkiye’ye büyük yük getirebilir. Onun için ben de çözümü NATO güvencesinde Suriye’de kurulucak güvenli bölgede görmekteyim. Bunu uluslarası uzman ABD’li Prof. Dr. Walter Russel Mead Hollanda televizyonunda katıldığı ‘Buitenhof’ programında dile getirdi.
Ancak umudumuz Suriye’ye barış ve güvenlik getirilerek bu sorunun kökten çözülmesidir.
ABD – AB FARKI
Göçmenlik konusunda ABD ve AB arasında önemli farklılıklar vardır.
Bu farkları, Trouw gazetesinde Amerikalı yazar Chirstopher Caldwell ile yapılan röportajda okuyoruz. (1)
Göçmenlik konusunda uzman olan yazar, ABD ile AB’ni kıyaslayıp şöyle diyor:
“ABD ile Avrupa arasındaki göçmenlik konusundaki en önemli fark : ABD’de ABD vatandaşı olmayanların sosyal yardım almaya hakları yoktur. Göçmenlere sağlık ve eğitim hizmeti verilir ama sosyal yardım asla. Avrupa bu uygulamayı çok sert bulmakta. Ama ABD’de tembel göçmen yoktur. Herkes çalışır.
ABD’de 11 Eylül saldırısında ulusal güvenlik ve egemenlik çokkültürlü toplumun önüne geçti. İşte tam bu noktada ABD’li Müslümanlar da terörü lanetleyip Amerikan halkının yanında yer aldılar.”
Sonuç olurak Türkiye, AB ile yaptığı anlaşma ile Avrupa’ya derin bir nefes aldırdı denebilir. Türkiye, İslamofobinin yükselişini şimdilik frenledi. Avrupa’daki istikrar ve güvenliğe önemli katkı ve destek verdi. Öyleyse açılın kapılar AB’ne girelim.