Türkiye G-20'ye hangi taahhütleri verdi?



Peki bu kararlar doğrultusunda ülkeler hangi taahhütlerde bulundular?
Los Cabos liderler deklarasyonuna ek olarak yayınlanan politika taahhütleri metninde, örneğin Almanya, kamu borcunun milli gelire oranını 2015'de yüzde 76'ya, bütçe açığının milli gelire oranını da 2012'de yüzde yarıma geriletmek dahil 10 farklı taahhütte bulundu. ABD ise federal bütçe açığını azaltmak için 2013 sonuna kadar 900 milyar dolar harcama azaltma taahhüdü başta olmak üzere tam 8 taahhütte bulundu. Yine G-20 ülkesi olan Çin de ilk sırada yerel yönetimlerin borçlarını 2012 sonunda azaltmayı da içeren tam 10 taahhütte bulundu.

Gelelim Türkiye'nin G-20 toplantısında verdiği politika taahhütlerine... Türkiye ilk sırada bütçe açığının milli gelire oranını 2014 sonunda yüzde 0.4'e, AB tanımlı kamu borç yükünü ise yüzde 32'ye geriletmek dahil toplam 13 taahhütte bulundu. Bu taahhütlerden belki de en önemlisi eğitim konusundaki taahhüt oldu. Buna göre Türkiye, bütün öğrencilere 2013 sonuna kadar tablet bilgisayar verilmesini ve 40 bin okula LSD akıllı tahta kurulmasını taahhüt ediyor. Büyük bir devrim olarak değerlendirilmesi gereken bu hamle neticesinde tüm öğrenciler 2013 sonunda tablet bilgisayara kavuşacak.
Böylece artık dar gelirli ailelerin çocukları için fırsat eşitliği sağlanacak. Onlar da bilgisayar kullanmayı ve bilgiye kolayca erişmeyi öğrenecek. Yetenekleri ve bilgi kapasiteleri hızla yükselecek.

Şimdiki elitlerin çocuklarının karşısına güçlü biçimde çıkıp iş alanlarında eşit şartlarda yarışacaklar. Tamirci çırağı yerine makine ya da elektronik mühendisi olabilecekler.
Ve yeni orta sınıfı ve elitleri oluşturacaklar.

Zaten şimdi Türkiye'de yaşanan çatışmanın nedeni de bu korku. İstanbul sermayesi ve ona hizmet eden eski orta sınıfın bugün Anadolu sermayesiyle ve AK Parti'yle çatışmasının ardında bu tablet bilgisayar hamlesi ve onu yaratacağı yeni rekabet korkusu var.

Gelelim G-20'ye verilen politika taahhütlerinden son günlerin güncel konusuna...
Türkiye 13 taahhüdünün arasında bir de denetim kapasitesini artıracağını ve böylece 2013 sonunda ülkede kayıt dışının azaltılacağını belirtiyor. Fakat ne büyük çelişkidir ki, bu taahhüde rağmen yapısal değişim yasası olarak olan yeni TTK'nın kayıt dışını önleyecek maddeleri değiştirilmek isteniyor.

Dolayısıyla "peki bu taahhüt nasıl karşılanacak?" sorusu hemen akla geliyor.

Buradan hemen AK Parti'ye seslenmek gerekiyor. TOBB, TÜSİAD ve CHP'nin oyununa gelip yeni TTK'nın ana kolonlarını kesmeyin. Kanun değişikliğinin ardından sizi kayıt dışını çoğalttılar ve kara para aklamaya fırsat yarattılar diye suçlayacaklar. Tabii G-20'ye verilen politika taahhüdü de bu arada hatırlanacak ve dünya tarafından da Türkiye'ye hatırlatılacak.

NOT:
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak aradı. "Ben bankalar hortumlandıktan sonra Hazine'ye Müsteşar oldum.
Şimdi herkesin güven duyduğu bankaları sağlamlaştıran düzenlemeleri ben yaptım" dedi.

(Sabah gazetesinden alınmıştır)