Türkiye AB ilişkileri canlanmalıdır

Türkiye AB (Avrupa Birliği) ilişkileri her zaman canlı tutulmalıdır.

Bu durum gerek AB için gerekse de Türkiye için en doğru ve en akıllı yoldur.

Çünkü Türkiye’nin kalkınma ve demokrasi geleceği, AB üyeliğinden geçmektedir.

Türkiye, ihracat ve ithalatının yüzde ellisini AB ülkeleri ile yapıyor.

Öyleyse ekonomik olarak Türkiye AB ilişkileri iki tarafın da yararınadır. .

Türkiye, son yıllarda oluşan Türkiye AB ilişkilerindeki krizi fırsata çevirmek için önemli adımlar atmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ve Fransa ile görüşmeleri bu yolda atılmış çok önemli adımlardır.

Bu sürecin devam etmesi hem Türkiye’nin hem de AB’nin yararınadır.

AB TÜRKİYE’YE ÇOK OLUMLU BAKMIŞTI

AB, özellikle Ak Parti’nin ilk iktidar yıllarında Türkiye’ye çok olumlu bakmıştı.

Bu konuda yaşadığım bir hatıramı paylaşmak isterim.

Güney Hollanda Eyalet Milletvekili olarak 2003 yılında Türk kökenli seçmenlerimizle AP (Avrupa Parlamentosu)’nu ziyarete gittik.

Bizleri AP’daki Hollanda Milletvekilleri karşıladı.

Ben orada yaptığım konuşmada Türkiye’nin artık AB’ye alınması gerektiğini dile getirdim. Benden sonra söz alan AP Milletvekili Bayan Dorette Corbey aynen şunları söylemişti:

“Biz Sosyal Demokrat grup olarak şu andaki Sayın Erdoğan hükümetinin demokrasi, özgürlük ve reformlar yolunda yaptığı çalışmaları destekliyoruz. Çünkü AB’nin en önemli kriterleri; demokrasi ve hukukun üstünlüğüdür. Onun için 17 Aralık 2004 tarihinde AP’da yapılacak Türkiye’nin AB’ye aday adaylığını AP’daki Sosyal Demokrat ve Liberal Demokrat grupların tümü ile Muhafazakâr Demokrat grupların da önemli bir bölümü evet oyu verip destekleyeceğiz.”

Bu habere hepimiz orada çok sevindik ve memnun olduk.

Aradan bir süre geçti. Dönemin Başbakanı Erdoğan Hollanda’ya ziyarete geldi. Kendisiyle Rotterdam’da 16 Haziran 2004 tarihinde basın mensubu ve devlet yetkililerinin önünde bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmede AP Milletvekili Dorette Corbey’ın AP’da bize söylediklerini aynen kendilerine aktardık. Erdoğan bu müjdeli haberimize çok memnun oldu. Hatta beni de kendi partisine katılmaya davet etmişti. Bu görüşmemizin sıcak fotoğrafı bile bu mutlu haberi çok güzel yansıtıyor.

Nitekim 17 Aralık 2004 tarihinde AP’da yapılan oylamada 600 milletvekilinin 409’u Türkiye’nin AB’ye aday adaylığı için evet oyu vermişti.

O yıllarda Avrupa’da Türkiye’nin adı çok saygın anılıyordu. Örneğin Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, “Türkiye, Avrupa için bir kazançtır,” diyordu. Tekrar o yıllara geri dönmek zor olmasa gerek.

Bunun da yolu; demokrasi, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsız ve tarafsız olmasından geçmektedir.

Yine o yıllarda Avrupa demokratları, 12 Eylül 2010 referandumunda da Türkiye’de hukukun üstünlüğüne geçmek için “Evet” cephesini desteklediler. Biz de Trabzon’da Süleyman Soylu ile birlikte halkımızı evet oyu vermeye davet etmiştik.

Avrupa o yıllarda ortalama yüzde 3,7 büyürken, Türkiye yüzde 7,8 lik büyümeyi gerçekleştiriyordu. Deyim yerindeyse Avrupa’ya rol model sunuyordu.

Eğer istenirse Türkiye, AB’ye yine rol model sunabilir.