ANKARA (AA) - Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "İşçilerin ortalama ücreti kamuda vergiden dolayı belli. 12 ay çalışıyoruz, 1,5 ayını vergiye veriyoruz. Vergiyle ilgili sıkıntımız var, ücretlerle ilgili sıkıntımız var." dedi.
Atalay, Şeker-İş Sendikası tarafından Ankara'da bir otelde düzenlenen "Enflasyonda Atalet, Ücrette Sefalet, Vergide Adalet Arayışı Sempozyumu"na katıldı.
İşçilerin dünyaya yorgun gelip yorgun gittiğini söyleyen Atalay, "Geçmişte kamu işçileri Türkiye'deki ücret düzeyinde öncüydü. 15 ay evvel öyle bir kamu sözleşmesi yaptık ki, doktoru geçti, müdürü geçti. İşverenlerimiz de burada, onlar da şikayet alıyor. 'İşçiler öyle sözleşme yaptı ki, iş yerinde barışı, huzuru bozdu', aynen laf buydu. Memur da benim, işçi de benim. Memur çok almıyor, biz az alıyoruz. İnsanın geçinmeyle ilgili sıkıntısı olduğu zaman o evde huzur bulamazsın." diye konuştu.
Atalay, son yıllarda işçilerin ekonomik olarak dayanacak durumda olmadığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşçilerin ortalama ücreti kamuda vergiden dolayı belli. 12 ay çalışıyoruz, 1,5 ayını vergiye veriyoruz. Vergiyle ilgili sıkıntımız var, ücretlerle ilgili sıkıntımız var. O kadar sıkıntıya rağmen biz, zenginlerden daha mutluyuz. Bizim bir ayda aldığımızı onlar bir haftada kedilerine mama veriyorlar. Düzgün işini yapanlar tabii ki var. Adil işverenlerimiz var mı, var. Ama onlardan daha çok, örgütlendiği zaman işçileri kapının önüne koyan patronlar var. Her ortamda adil olmak, çalışanın yanında olmak mecburiyetindeyiz. Temmuzda kamudakiler 24,73 zam aldılar. Eylül ayında alacakları zam 17,43 civarında. 'Temmuzda verdiyseniz 24,73'ü, öbür işçilere de vermek durumundasınız' diyoruz."
- "Obez vergi sisteminin artık diyet zamanı gelmiştir"
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ise ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve artan oranların çalışanları yıllardır mağdur ettiğini savundu.
Mevcut vergi sisteminin adil olmadığını anlatan Gök, "Hayat pahalılığının dar ve sabit gelirli kesimleri daha da zorladığı bu geçim koşulları, sürdürülebilir değil. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bunun için köklü değişikliklere ihtiyaç var. Obez vergi sisteminin artık diyet zamanı gelmiştir." ifadesini kullandı.
İsa Gök, asgari ücrete yapılacak artışın bütün işçileri doğrudan etkilediğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Asgari ücret tartışmalarının resmi enflasyona hapsedilmesi büyük bir eksiklik olacaktır. Asgari ücret nihayetinde kamu otoritesinin yaptığı bir hukuksal düzenleme olmasına rağmen, sürdürülebilir yaşam ücreti tüm toplumsal kesimlerin dahil olduğu bir uygulama olarak tasarlanmalıdır. Sürdürülebilir yaşam ücreti, çalışanın varlığına ilişkin bir ücret politikası olarak temel düzeyde oluşturulmalıdır. Ücretler kademelendirilerek hak edilen oranlarda arttırılmalıdır. Makroekonomik göstergeler iyileşme gösterirken; işçinin, emeğin milli gelirden aldığı pay azalmamalı, artmalıdır."