Bunaldım...yoruldum...ve bıktım...
Bu olan bitenlerden, gündemden ciddi ciddi midem bulanıyor artık...
Ne okumak, ne görmek, ne yazmak, ne de düşünmek istiyorum.
Gündemi yakalamaya çalışırken kendimi kaybettim, nerdeyim hiç bilmiyorum.
Din lafından da , günah lafından da, “Din” adı altında kıyılan canlardan da bıktım usandım.
Ve en acısı ne biliyormusun?
Bu güne kadar din adına inandığım herşey hızla beni terk ediyor...
Dönüp bakmıyorum, belli ki bende bir şeylere kızgınım,kırgınım...
Ben galiba uzun bir süre ne din lafı duymak istiyorum ne inanç...
Nerde “şu günahmış bu sevapmış” cümlesiyle başlayan bir konuşma duysam kulaklarımı ellerimle kapatıp çocuk gibi saklanmak istiyorum...
İlk defa kızıma öğreteceklerim konusunda kafam karışık, suskunum...
Oysa karışık cümlelerim hiç yoktu benim, ne yazarken ne anlatırken...
Ama şimdi karmakarışık bir kördüğümüm sayenizde...
Bakıyorum da kendime, en susmuş halim en çok sorularımın olduğu an...
Hani din; çaresiz olana el uzatmaktı?
Hani din; aç olana bir kap çorba vermekti?
Hani din; düşeni usulca kaldırmaktı?
Hani din; komşun aç ise uyumamaktı?
Hani din; umuttu, hoş görüydü, barıştı, mutluluktu, huzurdu, yaşamaktı...?
Şimdi nerde bir “Allahü Ekber" sesi yükselse ya bombalar patlar ya Kalaşnikovlar havaya kalkar.
Sokakta ezan sesine karışmış bomba sesleri...
Gazetede sıra sıra üzerine buz torbaları konmuş çocuk ölüleri...
Bu yaşananların gerçekten dinle bir ilgisi olabilir mi?