TRT Türk’ün yeni kanal kimliği, Sirkeci Tren Garı'nda düzenlenen programla tanıtıldı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türk diasporasının da bulunduğu coğrafyada Türkiye'nin daha da güçlenmesi için önemli adımlar attıklarını belirterek, "Bir yandan dış misyonlarımızın sayısını artırdık; diğer yandan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi yeni kurumlar ihdas ettik." dedi.
Altun, Sirkeci Garı'nda, TRT Türk'ün yenilenen içeriklerinin tanıtıldığı programda yaptığı konuşmada sözlerine ramazan-ı şerifi tebrik ederek başladı.
TRT Türk'ün hedef kitlesinin yurt dışındaki vatandaşlar olduğu göz önünde tutulduğunda, Sirkeci Garı gibi tarihi bir mekanda bir araya gelmenin son derece manidar olduğunu ifade eden Altun, yıllar önce ellerinde bavullarıyla yurt dışına gurbete giden vatandaşların ayrılık noktasının ağırlıklı olarak Sirkeci Garı olduğunu aktardı.
Altun, kendi anne ve babasının da o vatandaşlardan biri olduğunu, 1971'de ülkeden ayrıldıklarını, gönüllerinde sıla hasretiyle vatanlarına döndüklerinde sevdikleriyle kavuştukları mekanın da yine burası olduğunu dile getirerek, Fransız filozof Gaston Bachelard'ın "Mekan, her bir zerresinde zamanı sıkıştırılmış olarak ihtiva eder." sözünü hatırlattı.
Bu sözün esas itibarıyla bu mekan için de geçerli olduğunu anlatan Altun, bu mekanın her bir köşesinde sevinçli ve hüzünlü nice hatıraların barındığını, bugün de TRT Türk kanalının çıktığı yeni yolculuğuna hep birlikte şahitlik ettiklerini söyledi.
Altun, TRT Türk'ün, kurulduğu ilk günden bu yana yurt dışındaki vatandaşlar, soydaş ve kardeş topluluklar için hep çok özel bir konumda olduğuna işaret ederek, onların, ülke ve kültür ile bağlarının devamlılığı noktasında önemli bir fonksiyon icra ettiğini vurguladı.
TRT Türk'ün bu önemli konumunu şimdi "Siz Neredeyseniz Biz Oradayız" mottosuyla yeni kanal kimliği ve özgün içerikleriyle daha da güçlendirdiklerine dikkati çeken Altun, "Bu ne anlama geliyor? Bu, TRT Türk'ün dünyanın dört bir yanındaki vatandaşlarımızın yanlarında olduğunu daha fazla ve daha güçlü göstermesi anlamına geliyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin özellikle son 20 yılda büyük atılımlar gerçekleştirdiğine vurgu yapan Altun, şunları kaydetti:
"Büyük kalkınma ve demokratikleşme hamlesi yaşadık. Bu hamlelerle birlikte ülkemiz dış politikada, ekonomide güçlendi, bölgesel bir güç olarak konumunu pekiştirdi, küresel bir güç olma noktasında sağlam adımlar atmaya devam ediyor. Elbette biz bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türk diasporasının da bulunduğu coğrafyada Türkiye'nin daha da güçlenmesi için önemli adımlar attık. Bir yandan dış misyonlarımızın sayısını artırdık, diğer yandan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi yeni kurumlar ihdas ettik. Bütün bunlar, yurt dışındaki vatandaşlarımızın kendilerini yalnız hissetmemeleri, karşılaştıkları sorunların hızla çözüme kavuşturulması ve vatanlarıyla bağlarının güçlenmesi, aidiyetlerinin pekişmesi için çok önemliydi. Vatandaşlarımız da bulundukları ülkelerde daha emin ve gururla yaşamaları noktasında bu adımlardan istifade ettiler, bundan duydukları memnuniyetlerini de defaatle çeşitli fırsatlarda ifade ettiler. Bunu görmek elbette bizi mutlu ediyor."
"YAYINLARIMIZIN FARKLI ÜLKELERDEKİ VATANDAŞLARIMIZA, SOYDAŞLARIMIZA ULAŞMASI KRİTİK ÖNEMDEDİR"
Fahrettin Altun, salgın döneminde Türkiye'nin gösterdiği çabalara da değinerek, "Dünyanın hiçbir yerinde vatandaşlarımızı sahipsiz bırakmadığımızı, bırakmayacağımızı salgınla mücadelede gösterdik. Bugünlerde Ukrayna-Rusya savaşında da bunu tekrar gösterdik, gösteriyoruz. Salgın döneminde farklı coğrafyalardaki Türk vatandaşlarını ambulans uçaklarla, tahliye uçaklarıyla ülkemize getirdik. Ukrayna'daki çatışma bölgelerinden de binlerce vatandaşımızın tahliyesini çok kısa bir sürede gerçekleştirdik." ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanlığının bu süreçte çok büyük başarısının söz konusu olduğuna dikkati çeken Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendi vatandaşlarımızın dışında pek çok ülkenin vatandaşının da yine Türkiye Cumhuriyeti'nin başarılı operasyonlarıyla riskli bölgelerden son dönemlerde getirildiğini de yine hepimiz gördük. Ülkemizin bu yaklaşımının televizyon yayıncılığındaki yansıması olan TRT Türk de yurt dışındaki vatandaşlarımızın hayatlarına dokunma adına kritik bir önemi haizdir. Hiç kuşkusuz günümüzde iletişimin, televizyon yayıncılığının kamu diplomasisini ilgilendiren önemli bir boyutu vardır. Biz elbette bu noktada, bu çabaları desteklemek durumundayız. Uluslararası ilişkilerde de iletişimin hiç olmadığı kadar stratejik, önemli, değerli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Kendi yayınlarımızın dünyanın farklı ülkelerindeki vatandaşlarımıza, gönül coğrafyamızdaki soydaşlarımıza ulaşması kritik önemdedir."
Türkiye'nin sesini dünyaya ve Türk diasporasına en doğru ve en güçlü şekilde duyurma noktasında TRT'ye de çok büyük sorumluluklar düştüğünün altını çizen Altun, "TRT'nin bugün ulusal ve uluslararası kanalları aracılığıyla kamu yayıncılığının en iyi örneklerini sergilemesiyle iftihar ediyoruz. Tematik kanalları, eğitici-öğretici programları ve farklı dillerdeki yayınlarıyla TRT, milli ve manevi değerlerimizi, kültürümüzü yaşatmanın, güçlendirmenin de vasıtası oluyor. TRT, bu anlamda Türkiye'nin son 20 yılındaki büyük atılımının da uluslararası alanda anlatılması, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi noktasında da önemli bir araç konumundadır. Bu doğrultudaki yayınlarıyla dünyanın farklı coğrafyalarındaki vatandaşlarımıza ulaşan TRT Türk, bugün itibarıyla çok doğru bir adımla daha özgün ve özel içeriklerle yeni bir döneme başlıyor. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın yoğun olarak Avrupa ülkelerinde yaşıyor olması, bize bu ülkelere yönelik yayınlarımızda daha ayrıcalıklı, seçici, özgün ve özel olma sorumluluğunu yüklüyor." ifadelerini kullandı.
"AVRUPA'DA VATANDAŞLARIMIZA YÖNELİK TÜRLÜ SALDIRILAR DA BİR TARAFTAN YAŞANMAYA DEVAM ETTİ"
Altun, Türk vatandaşlarının iş gücü olarak Avrupa ülkelerine gidişinin 60'ıncı yılının geride kaldığını hatırlatarak, bu süreçte Avrupa'da yaşayan vatandaşların bulundukları ülkelerin siyaset, toplum, ekonomi, kültür-sanat ve spor hayatına büyük katkılar sağladığını, başarı hikayelerine imza attığını belirtti.
Fahrettin Altun, "Ne yazık ki Avrupa'da, vatandaşlarımıza yönelik ayrımcılıktan ırkçılığa ve şiddete kadar türlü saldırılar da bir taraftan yaşanmaya devam etti. Bunlara rağmen, onlar bulundukları toplumun eşit bir ferdi olarak huzur içinde bir arada yaşama kararlılığından asla vazgeçmediler. Dolayısıyla yurt dışındaki vatandaşlarımızın hem kendileriyle ilgili gündemlere yer veren hem de ana vatan ile bağlarını güçlendiren böylesi bir yayıncılığı vazgeçilmez bir gereklilik olarak görüyorum. TRT Türk gibi özel bir kanalın yurt dışındaki vatandaşlarımızın kendi kültürlerini koruyarak bulundukları ülkenin bir parçası haline gelmelerine katkı sunacağına inanıyorum. TRT Türk'ün yeni yayın döneminde bir aile kanalı olarak konumlanması da çok önemli." şeklinde konuştu.
TRT Türk'ün eğitimden kültüre, sağlıktan sosyal güvenliğe geniş bir yelpazedeki yeni programlarıyla kadın-erkek her yaş grubuna hitap eden yayınlarının büyük ilgi göreceğini ifade eden Altun, yurt dışındaki vatandaşların günlük hayatlarına ve farklı kültürlerin bir arada yaşamasına yönelik programların, Avrupa'daki Türklere ve Müslümanlara yönelik ön yargıların kırılmasına da vesile olacağına inandığını söyledi.
Altun, TRT Türk'ün bu yayınlarıyla Avrupa'daki ve Türkiye'deki vatandaşlar arasında kültürel hafızanın canlı tutulmasına, milli ve manevi değerlerin korunmasına katkı sunacağını sözlerine ekledi.
TRT GENEL MÜDÜRÜ SOBACI: TRT TÜRK YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERİN SESİ
TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, "Dünyanın neresinde olursa olsun her bir vatandaşımızın, her bir soydaşımızın kendisini yalnız hissetmemesi, büyük bir ailenin parçası olduğunu hatırlaması ama aynı zamanda Türkiye'de yaşayan her bir bireyin de yurt dışındaki kardeşinden güç alabilmesi stratejik hedefimizdir." dedi.
Yurt dışında yaşayan Türklerin milli, manevi değerlerinin, gelenek ve göreneklerinin yaşatılmasını ve Türk kültürü ile bağlarının güçlendirilmesini amaçlayan TRT Türk, yenilenen yüzüyle yeni yayın dönemine başladı.
TRT Türk'ün ev sahipliğinde, Sirkeci Tren Garı'nda düzenlenen tanıtım programına, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT Genel Müdürü Sobacı, TRT Yönetim Kurulu üyeleri, kanalın sevilen programlarının ekran yüzleri, dizi oyuncularıyla medya kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Programda konuşan Sobacı, TRT Türk'ün özel yayın akışıyla yeni bir yolculuğa başladığını ifade ederek, programı garda gerçekleştirmelerinin özel bir anlamı olduğunu söyledi.
Sobacı, şimdilerde 3. kuşağa ulaşan hikayenin başlangıç noktalarından biri olan, birçok vedaya, hüzne, gözyaşına tanıklık eden bu mekanın bu sefer mutluluğun ve umudun başlangıcına ev sahipliği yapmasını istediklerini dile getirerek, TRT'nin, yurt dışına giden ilk ve ikinci kuşağın anılarında hep özel bir yeri olduğunu anlattı.
Yurt dışındaki Türkler için TRT'nin önemli bir yerde olduğunu belirten Sobacı, "TRT yakaladıkları bir radyo frekansında türkü oldu, TRT bekledikleri bir haber oldu, duymak istedikleri Türkçe bir cümle oldu. Şimdi ise TRT Türk aracılığıyla hangi ülkede olursalar olsunlar hayatlarının bir parçası olacak. Türkiye'nin uluslararası alanda her geçen gün artan etkinliği ve özellikle dünya barışı için anahtar bir ülke konumuna gelmesi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, soydaşlarımız ve akraba topluluklarımızla olan bağımızı kuvvetlendirmemiz gerekliliğini bir kez daha bizlere hatırlattı." diye konuştu.
"TRT TÜRK, BİR KÖPRÜ VAZİFESİ GÖRECEKTİR"
Bu bağlamda TRT Türk'ün entegrasyon ilkesiyle yayın yapacağına dikkati çeken Sobacı, şöyle devam etti:
"Kim olduğumuzu, birlikte neler başarabileceğimizi gösterecek hem dışarıdan Türkiye'ye hem de Türkiye'den dışarıya bir köprü vazifesi görecektir. Dünyanın neresinde olursa olsun her bir vatandaşımızın, her bir soydaşımızın kendisini yalnız hissetmemesi, büyük bir ailenin parçası olduğunu hatırlaması ama aynı zamanda Türkiye'de yaşayan her bir bireyin de yurt dışındaki kardeşinden güç alabilmesi stratejik hedefimizdir. TRT ailesi olarak Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde güçlü ve büyük Türkiye yolunda gerekli çalışmaları yapmayı kendimize görev addediyoruz. TRT World, TRT Arabi, TRT Deutsch, TRT Russian, TRT Avaz ve nihayetinde TRT Türk gibi araçları etkin ve verimli şekilde kullanıyoruz. Bu bağlamda TRT Türk, yurt dışında yaşayan kardeşlerimizin yaşadıkları topraklarda ayrımcılığa, haksızlığa, eşitsizliğe ve dışlanmaya maruz kalmasını engelleyecek bir yayıncılık anlayışıyla, onların sesi olacaktır."
Sobacı, TRT Türk'ün çeşitli ülkelerde yaşayan vatandaşların kültür ve dille sağlam köprüler kurmasını sağlayacağını, bir ekran olmanın ötesine geçerek evlerindeki Türkiye kokusu olacağını belirterek, "Bu noktada, ifade etmek isterim ki yeni bir yolculuğun başlangıcındayız. Dolayısıyla kanalımızı sürekli güncelleyecek, zenginleştirecek ve yurt dışındaki her kuşaktan kardeşimizin ihtiyaçlarına uygun şekilde içeriklerimizi çeşitlendireceğiz. İlk sahura sayılı saatlerin kaldığı bu zaman diliminde, ramazan-ı şerifin başta yurt dışında yaşayan kardeşlerimiz olmak üzere tüm dünya Müslümanları için bereketli olmasını diliyorum. Unutmayın, 'Siz neredeyseniz, biz oradayız." ifadelerini kullandı.
"ONLARIN BİR NEBZE OLSUN SILA HASRETİNİ DİNDİREBİLDİYSEK NE MUTLU BİZE"
Programın sunuculuğunu üstlenen oyuncu Şoray Uzun, TRT Türk'ün esasen bugün açılmadığını, daha önceki yayın hayatında da çok kıymetli bir televizyon kanalı olduğunu söyledi.
Kanalın yeni bir heyecanla yayın hayatına başladığını ifade eden Uzun, şunları kaydetti:
"Yurt dışında yaşayan gurbetçilerimiz için yayınlarımız olacak. Sıla hasretini dindirmeye yönelik, onların gündelik hayatına yardımcı olmaya yönelik kuşak programları ve aktüel programlar olacak. Program içeriklerine vakıf bir sunucu olarak son derece heyecanlandım. Bir heyecanım da 1972'de Razgrad'tan kalkan bir tren Sofya'da durdu. Sofya'dan kalkan tren 1972'nin temmuz ayında burada durdu. Biz de ana vatanımıza iltica ettik. Esasta ben bir muhacirim. Turist pasaportuyla geldik, sonra ana yurdumuza ilhak olmuş olduk. Yurt dışındaki soydaşlarımızı, büyüklerimizi, küçüklerimizi en az onlar kadar anlıyorum. Ben buraya geldiğimde 5 yaşındaydım. Buradan bir kamyona bindik, Maraş'a giderken Adana'da paramız bitti. Bizim hikayemiz bu. Herkesin hikayesi vardır. Buradan 1961'de kalkan bir trenle gurbet hayatı başlamış oldu. Bizim yurt dışındaki soydaşlarımızla alakalı. Onların bir nebze olsun sıla hasretini dindirebildiysek ne mutlu bize."
Oyuncu Sinan Albayrak ise TRT Türk'ün Avrupa manasında çok önemli bir kanal olduğuna inandığını dile getirerek, "Büyük bir atılıma geçildiğine, Avrupa'ya yakışır, Avrupa'daki Türklerin o özlemini giderecek bir kanal olacağına inanıyorum." diye konuştu.
"Su Savaşları" programının sunucusu Çağlar Demirkapı da ramazanın başladığını anımsattı.
Burada olmaktan çok mutlu olduklarını ifade eden Demirkapı, "Ama aklımız orada. Ekip olarak dört gözle bekliyoruz, 5-6 gün sonra yine yollardayız. Buraya geliyoruz, nefes alıyoruz ama oraya gitmek için de gün sayıyoruz. Gözümüze kestirdiğimiz çok ihtiyacı olan yerler var. TRT Türk bizim grubumuza ayrı bir heyecan katıyor. Çünkü ülkemizin çok büyük bir kısmı yurt dışında çok başarılı işler yapıyor. Haddimize değil ama biz de yurt dışında işler yapıyoruz. Çok seyahat ettim, gittiğimiz zaman üstümüzde bayrağımızı taşıyoruz. O onur oradaki insanlarımızla yüceliyor. Sanki bu kanal onlara bir armağanmış gibi geliyor bize." şeklinde konuştu.