Doğal afetler, ruhsal darbeler ve özellikle ülkemizde yaşanan son durumlar göz önüne alındığında mağdurların yaklaşık %15’i olaydan bir süre sonra toplanır. %70’i yaşanmış olaya karşı ciddi stres belirtileri gösterir. Bu bireylere verilen kısa veya uzun süreli psikososyal yardımın hızlı iyileşme sürecine yardımcı olduğu görülmüştür. Geriye kalan yüzdedeki bireyler ise travmatik anıdan uzun bir süre etkilenirler. Travma, farkındalığının artması için öğrenilmesi gereken geniş bir konudur. Bir trioloji (birbirinin devamı niteliğinde olan üç eser,yazı) niteliğinde travma konusunu 3 ayrı yazıya dökmeye karar verdim. Bugünkü yazıda travma ve travmaya verilen tepkiler hakkında bilgi vereceğim.
Travma nedir?
Fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüzü tehdit eden her olay travmadır. Travma hiç beklemediğimiz bir zaman hayatımıza girip hazırlıklı olmadığımız bir anda bizi geçmiş, şimdi ve gelecek bütününden koparan bir zamansızlık durumudur. Ayrılık, boşanma, şiddet, istismar, ölüm, sakat kalma kişisel travma iken doğal afet, toplumu etkileyen büyük çapta bir kriz toplumsal travma sayılmaktadır. Travmadan etkilenen gruplar; olayı yaşayıp kurtulanlar, kıl payı kurtulanlar, olaya şahit olanlar ve yakın aile dostlarıdır.
Travma sonrası görülen tepkiler
Tepkiler birkaç başlık altında toplanabilir. Travma sonrası verilen tepkiler ‘anormal bir olaya verilen normal tepkiler’ olarak görülmektedir.
Fiziksel tepkiler
Bu kategoriye giren stres tepkileri vücudumuzda sempatik ve parasempatik sinir sistemine dayalı olarak çıkar. Sempatik sinir sistemi beynimiz ve vücudumuz bir tehlike sezdiğinde aktive olur. Normal şartlarda bu çok önemlidir çünkü böylelikle bu sistem tehlikeden kaçmamıza veya tehlikeyle savaşmamıza yardımcı olur. Sempatik sinir sistemi aktive olduktan sonra vücudumuzda gözlemlediğimiz bazı tepkiler görünmeye başlar. Örneğin, baş ve göğüs ağrısı, terleme, hızlı kalp atışı, yorgunluk, uykuya dalmada zorluklar, mide bulantısı gibi.
Tehlike ortadan kalktıktan sonra ise parasempatik sistem aktive olur ve beden aktivitelerimiz normale döner. Ancak bazı durumlarda sempatik sistem uzun bire süre aktive olur ve parasempatik sistem bir türlü kendisini geri devreye sokamaz. Bu durumda bir travmadan söz edebiliriz, çünkü birey tehlikeyi ilk gördüğü gibi sürekli zihninde ve bedeninde yaşıyor olabilir. Beyin tehlikenin geçmediğini fark ettiğinde parasempatik sistemin aktive olmasına izin vermez.
Duygusal ve Davranışsal Tepkiler
Travmaya maruz kalmış bir insanın ertesi gün kendisini çok iyi hissetmesini beklemeyiz. Sonrasında ortaya çıkan stres tepkileri yaklaşık olarak iki hafta sürüyorsa bu normal karşılanır. Duygusal tepkiler arasına şok, üzüntü, suçluluk, öfke, çaresizlik, aşırı sinirlilik girebilir. Çocuklar ise olayın tekrar yaşanmasından, ölümden ve aileden ayrı kalmaktan korkabilirler. Bundan dolayı odalarında yalnız yatmaktan çekinebilirler. Bu tepkiler normaldir. Aynı şekilde çocuklar küçükken yaptığı davranışlara - parmak emme, alt ıslatma vs - bir geri dönüş yaşayabilir. Kısa süreli görülen bu davranışlar da normal sayılır ancak ailenin bu duruma aşırı tepki göstermesi süreci uzatabilir.
Bunlara ek olarak uyku ve konsantrasyon problemleri, bireyin çevrenden uzaklaşması, alkol kullanma, kaçınma görülen bazı davranışsal tepkilerdir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu ( TSSB) Belirtileri
1-Yeniden Yaşama veya deneyimleme
Travma yaşayan kişide olaydan sonra yaşanılan anılar bugünmüş gibi göz önüne gelir. Bunlar görüntüler ( yıkıntılar, ceset görüntüleri, birinin yüzü), sesler (çığlıklar, yardım istediğini dile getiren sözler) olabilir. Kişi bu anıları istediği zaman değil spontane olarak hatırlar. Bu anılara beraberinde daha önce bahsettiğim fiziksel rahatsızlıklar da eşlik eder.
2-Kaçınma
Kişi olayı hatırlatan kişilerden, yerden, konuşmalardan uzaklaşır. Ruhsal travmadan sonra gelecek beklentisinin kaybolması da söz konusu olabilir. Birey, onun yaşadığını kimsenin anlayamayacağını düşündüğü için diğer insanlardan duygusal olarak kendisini çekebilir. Duygularında bir körelme yaşadığından sevinç veya üzüntü hissetmeyebilirler.
3-Aşırı uyarılma
Travmaya maruz kalmış bireyler her an bir şey olacakmış gibi diken üstündedirler. Bu bireylerin davranış ve düşünceleri duruma göre şekillenir. Örneğin, gidecekleri her ortamda herkesi ve her yeri incelerler; bina sağlam mı, etkinliğe gelmiş olan çok insan var mı, acil bir durumda çıkabilecek bir kapı var mı gibi kontroller yaparlar. Kısaca aşırı tedbirli olabilirler. 1999 depreminden sonra bir çok insan bir süre enkaz altında kalma olasılığına tedbir olarak yanlarında ufak bir erzak çantası ile uyumuştur. Toplumsal bir travmanın sonucunda bir süre böyle bir tepki beklenebilir ancak bu davranışı uzun bir süre devam ettirmiş bireylerde uzun süreli stres tepkileri gözlemlenebilir.