"Toparlanıyoruz" elbette "kimseden korkmamalı!"

Acı ama gerçek!

İyi niyetli bir "halk girişimi" ya da "halk hareketi".

Aşağıdan yukarı bir "sivil toplum" oluşumu.

Demokrasi adına bir "ayıp" olarak algılamamız gereken "baskı" altında!

Kimse kamuyouna hitaben durup dururken "kimseden korkmuyoruz" açıklaması yapmaz. Yaptıranlar utansın! Ama maalesef utanmazlar!

Nihayet sokaktaki vatandaş: doktor, memur, serbest meslek sahibi, işçi, öğrenci, işsiz, ev kadını ve emekli, biraraya geldiler.

Sadece mevcut siyasetten "haklı olarak şikayetçi olmak" yeterli değil. Sistem çıkarları gereği kendi, kendini değiştirmeyecek. Bir şeyler değişecekse ki değişmek zorunda bunu duyarlı vatandaşlar sağlayacaklar.

KKTC'de gidişattan "çıkarı olan ufak bir azınlık" dışında hiç kimse "memnun değil". Aslında durumdan memnun bir tür "oligarşi de" bu gidişin bir geleceğinin olmadığının farkında.

Bir süredir twitter aracılığı ile "toparlanıyoruz" hareketini izlemekteyim.

Elbette her harekette olduğu gibi bu harekette de en azından öncü rolünü oynamak zorunda olanlar olacak. Kudret Özersay'ın sırtında önemli bir sorumluluk var şimdi.

Avrupa'da dünyanın en doğal olayı olan bu tarz "halk girişimleri" ne yazıkki KKTC'de hak ettiği desteği bulamıyor.

O "beğenmedimiz" Tunus ya da Mısır'da insanların sosyal medyayı ustaca kullanarak diktatörleri nasıl devirdiklerine şahit olduk. Mısır henüz sorunlu ama Tunus'ta demokrasi işliyor.

Almanya'da son iki yıldır "Korsanlar" adı altında örgütlenen genç insanlar sadece ve sadece sosyal medyayı savunarak ve de kullanarak her seçimde meclislerde yerlerini almaktalar. Alman Politikası da bu işe çok şaşırsa da demokrasilerde bu gelişmelere Yeşiller örneğinde olduğu gibi alışık olduğundan ayak uydurabilmekte.

Dikkatle izliyorum: "toparlanıyoruz" hareketine öncülük edenler "bir parti kurma ve var olan partiler mezarlığında son bulma" sevdalısı değiller. "Toparlanıyoruz" sayesinde mevcut partilerin de "toparlanıp, kendilerine çeki düzen vermesi" beklentileri.

KKTC'deki bu gelişmeyi Ankara da dikkatle izlemeli.

Muhalefetin tamamen iflas ettiği Türkiye'de de bir "toparlanıyoruz" hareketine ihtiyaç var bence.

Geçenlerde Bilgi Üniversitesi'nde AP Başkanı Martin Schulz'a verilen fahri doktora nedeniyle oraya gelen Avrupa Bakanımız Egemen Bağış THY grevi ile ilgili gecikmesini dile getirirken "Martin, görüyorsun, biz de artık tam size benzemeye başladık, sadece AB'de değil bizde de grevler yaşamı etkiliyor" diyordu.

Bence "toparlanıyor" tarzı vatandaşın kendi kaderine müdahale etmek amacıyla kurduğu "sivil topluma da" çok ihtiyacımız var.

Keşke bu konuda da "AB'den bir farkımız kalmasa".

"Toparlanıyoruz" kimseyi ürkütmemeli, tam tersine "toparlanıyoruz" sayesinde hepimiz bulunduğumuz alanlardaki dağınıklığımızı fark edip toparlanmak için harekete geçsek çok iyi olacak.