Teşvikler iyi ama...

HÜRRİYET ekonomi servisinin verilerine göre, devlet 5 milyon liralık yatırım yaparak 40 kişiye istihdam sağlayan bir “yatırımcı”ya 5.8 milyon lira teşvik verecek! Çok iyi ama bu teşvikler Güneydoğu’da hayata geçecek mi? Bu konu Kürt meselesiyle yakından ilgilidir.

Burada “yatırımcı” kavramına dikkat! Çünkü teşvikleri onlar hayata geçirecek. Yatırımcı, yani işadamı, yani girişimci sınıf...
Hatırlayalım, Özal’ın verdiği büyük teşvikler bazı illerimizde “Anadolu kaplanları”nın yetişmesinin yolunu açmış, ama bazı illerimizde teşvik paraları “töre” harcamalarında çarçur edilmişti. Orada girişimcilerin ve girişim kültürünün bulunup bulunmamasına göre.
Daha önce de yazmıştım, BDP’nin güçlü olduğu illerde “Anadolu kaplanları”nın çıkmaması, Anadolu kaplanlarının çıkmadığı illerde BDP’nin güçlü taban bulması arasındaki tavuk-yumurta ilişkisi sosyolojik niteliktedir. (Hürriyet 21 Mart)

PKK-BDP hareketinin temel ideolojik kaynaklarından biri, İsmail Beşikçi’nin 1991’de yayınlanan Uluslararası Sömürge Kürdistan adlı kitabıdır. Orada Beşikçi şunları yazar:
“‘Kürt egemen sınıfları’, devletin yanında yer almışlar, ajanlaşmışlardır... (Devlet) bunları banka kredileriyle, traktör kredileriyle, tohumluk kredileriyle veya bazı tüketim mallarının bayiliklerini vererek, benzin istasyonu açtırarak vs. bölgedeki etkinliklerini artırmaya çalışmaktadır...”
Beşikçi “ajan sınıf” adını verdiği bu kesimi sayarken, sadece “toprak ağası, şeyh” gibi unsurları değil, “tüccar, müteahhit, yüksek bürokrat, memur, öğrenci, yazar, gazeteci” gibi modern meslek ve faaliyetleri de sayıyor! (s. 63, 93)
Aynı kafanın devamı olarak, şimdi,  Mayıs 2007 tarihli ve halen uygulamaya çalıştıkları “KCK Sözleşmesi”ne bakalım; “Kendi ekonomik sistemimizi kuracağız” denilerek bunun tanımı aynen şöyle yapılıyor:
“Metalaşma ve kâra dayalı ekonomiden, kullanım değerine ve paylaşıma dayalı komünal ekonomiye geçişin sağlanması... Herkesin işyerinin emekçisi olması...”
Solcu iktisatçı Mustafa Sönmez de bunların “ekonomik ütopya” ve “akla ziyan cümleler” olduğunu yazdı. (Cumhuriyet, 27 Temmuz 2011)

Eski Marksist-Leninist propaganda broşürlerinden aktarılmış bu laflar, zihinsel spekülasyonlar değildir. Silahla dayatıldığı gibi, etnik milliyetçiliğin coşturucu heyecanıyla birlikte militan bir “ideoloji” haline gelmiş bulunmaktadır. Militanizm, ekonomik zihniyetin gelişmesini engellemektedir.
PKK hareketinin politikacılarından bir tek gün bile “yatırım, istihdam, ihracat” gibi sözler duydunuz mu?!
PKK’yı tavizci bulan İsmail Beşikçi şimdi de “Devlet, Kürt burjuvazisinin gelişmesini engelledi” diye konuşuyormuş. Devletin desteklediği bu kesime dün “ajan sınıf” diyen, “işbirlikçi” diye suçlayan kendisi değil miydi?

Mahmut Övür dostumun sütununda okudum, Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği GÜNSİAD’ın kurucusu ve halen Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Nesim Sevinç, Beşikçi için düzenlenen toplantıda şunları söylemiş:
“Sevgili Beşikçi de geçmişte petrol ofisi veya beyaz eşya bayilerini bile işbirlikçi olarak niteliyordu. Bu noktaya gelmesi elbette sevindirici ama işadamları sadece devletin değil örgütün de ciddi baskısını yaşadı. Baskı olan yerde üretim olmaz.”
Sosyolog Max Weber gibi birçok sosyal bilimcinin gösterdiği ve çağımızda “Anadolu kaplanları” ile “Asya kaplanları”nın ispat ettiği bir gerçek vardır: İktisadi gelişme için girişimcilik kültürü ve girişimci sınıf doğal kaynaklar kadar, hatta daha fazla önemlidir. Şimdi devlet yeni teşvik paketiyle büyük bir “kaynak” sunuyor. Bakalım hangi il nasıl değerlendirecek? Bakalım BDP’liler illerinin bundan yararlanması için kıpırdayacaklar mı?

(Hürriyet)